Refi Cevat Ulunay (1890-1968), Millî Mücadele'ye karşı durmuş bahtsız yazarlardan, gazetecilerden biridir. Bu yüzden yüzellilikler arasında 20 yıl yurt dışında sürgün hayatı yaşamıştır. Fakat 1938'de afla memlekete dönünce Atatürk için "Atatürk gibi adamlar milletlerin tarihinde ender yetişir." diyerek Türk'ün özgürlük ve bağımsızlığı adına ortaya konan destanî millî direnişimizin simgesi olan büyük Atatürk'ün değerini sonradan anlamıştır.Refi Cevat, İstanbul'dan Anadolu'ya neden geçmeyip Millî Mücadele'ye destek vermediğini şöyle anlatır:"Vagonum Haydarpaşa'da hazırdı. Anadolu'ya gidecektim. Kararlı idim. O sırada padişah çağırttı beni. Huzura çıktım. Gözlerimin içine baka baka tek kelime konuştu. "Sen de mi?" dedi. Kalakaldım. Bu tek kelimenin üzerimdeki ağırlığını hayatım boyunca hiç kimseye anlatamadım."Bu davranış biçimi ve bu sözler, evrensel bir gerçeğin çok yakıcı bir örneğini verir. O da millî sorumluluğun tam yerinde ve zamanında üstlenilmesinin ne kadar hayatî olduğudur. 1918'de son Haçlı orduları mukaddes Türk vatanını işgal ve istila etmiş, Türk milletini yok etmek için hançerini bağrımıza dayamıştı. Son öldürücü darbeyi vurmak üzereyken, sorumluluk bilincini tam olarak idrak etmiş olan halis Türk aydınları ve önderleri, Kuva-yı Milliye saflarında tereddütsüz yerlerini alarak, Türk'ün istiklâl mücadelesinde kararlı bir duruş sergilemişler ve "ya istiklâl ya ölüm" kararlılığıyla destanî bir mücadele vermişlerdir. Ama milliyet ruh ve şuuru gelişmemiş, zayıf iradeli kişiler, hem bu kutsal vatan, millet ve din müdafaasına katılmamış, hem de düşmanla işbirliği halinde karşı olmuşlardır.Millî Mücadele dönemlerinde bunun birçok örneğini görebiliriz. Refi Cevat, Refik Halit, Cenap Şehabeddin gibi işgalcilerin yanında ama Millî Mücadelenin karşısında konumlanan kişiler, millî sorumluluk adına irade beyan etmede çok kötü sınav vermiş zavallı örneklerdir.Bugün de biz Türk milleti olarak aynı süreci modern şartlarda kılık değiştirmiş olarak yaşıyoruz. Bugün de Türk milleti Haçlı ve Siyonist dünyanın siyaset, ekonomi, kültür orduları tarafından işgal ve istilası altındadır. O gün Haçlı orduları vatanı, milleti ve dini çizmeleri altında ezerek yok etmek için doğrudan doğruya bizzat gelmişlerdi. Şimdi ise karanlık politikalarıyla, kirli paralarıyla, kokuşmuş kültürleriyle, alavere dalavereleriyle içerden ayarladıkları liberal, İslamcı, cemaatçi, tarikatçı, Komünist, Türk düşmanı etnikçi nitelikleri olan taşeron sözcüleri ve temsilcileriyle Türk millet varlığını bütün değerleri ve kurumlarıyla yok etmek üzere örümceğin ağı gibi kıskıvrak kuşatmışlardır. Bu dolaylı, modern, kalleşçe hile, aldatma ve propagandaya dayalı siyasi, ekonomik ve kültürel kuşatmanın hedefi, bu vatanda Türk-İslam varlığını bütün unsurlarıyla yok etmektir. Helâl süt emmiş bütün tam istiklâlci Müslüman Türk aydınları ve önderleri, bu modern işgal ve istilaya karşı her türlü engellemeye, yokluğa, imkânsızlığa rağmen canla başla mücadele veriyorlar. Avrupa Birliği ve Büyük Orta Doğu adlı iki ana işgal, istilâ ve kuşatma projelerini yarma harekâtını kişisel menfaat kaygısı gütmeden sürdürüyorlar. Yerli, millî, İslamî değerlere bağlı korkusuz, yiğit yeni Kuva-yı Milliye fedaileri, Allah'tan başka hiçbir kişi ve kurumdan korkmayarak millî sorumluluklarının gereği olan istiklâlci mücadelelerini sürdürüyorlar.Ama öbür taraftan günümüzdeki modern Haçlı-Siyon kuşatmasına karşı yeni Millî Mücadeleye katılması beklenen kimi zayıf iradeli kişiler, aynen Refi Cevat gibi bir tavır takınıyorlar. Türk'ün Amerika, Avrupa Birliği ve PKK karşısında bağımsızlık mücadelesine girmeye mütemayil aydınları, kişisel menfaatleri, karıları, çocukları, mal varlıkları, makam, mevki ve şöhretleri çağırıyor. Bu kişisel çıkar unsurları, bu zayıf iradeli aydınlara: "Beni bırakıp nereye gideceksin?" diye gözlerinin içine bakınca aydınlarımız kalakalıyor. Kişisel menfaatleri adına teslimiyetçilerin, Amerikancıların, Dinlerarası diyalogcuların, liberallerin, PKK'cıların safında yer alıyorlar.Bu zayıf iradeli, yüreksiz, kişisel zevk ve menfaatlerinin esiri olmuş aydınlar, bugünkü Türk'ün istiklâl mücadelesine katılmayıp, tam tersine karşısında yer alarak, hem kişisel hem de millî anlamda çok büyük bir vebal altına girdiklerinin farkına yıllar sonra varacaklar, ama iş işten geçmiş olacak. Refi Cevat gibi onlar da millî sorumluluk riski almayışlarının ağırlığını hayatları boyunca hiç kimseye anlatamayacaklar. Refi Cevat, kişisel menfaatini millî menfaate üstün tutuş; hatta Millî Mücadele'ye karşı oluş tavrını doğuran bu zayıf iradesinin cezasını salt beden olarak, maddi anlamda 20 yıl çekti.Bugünün Amerikancı, Avrupa Birlikçi, PKK'cı, şucu bucu sınıfına giren, Türklük ve Müslümanlık düşmanı, teslimiyetçi, mandacı, kişisel menfaat düşkünü karanlık aydınları, bu gaflet ve ihanetlerinin cezasını, ömürleri boyunca ruhlarının ve vicdanlarının esirliğiyle çekecekler. Yazıklar olsun, bedenleri adına ruhlarını Türk düşmanı odakların esir kamplarına hapsedip kilitleyenlere. Selam olsun, bedenlerinin maddi esaretine rağmen ruhlarını özgür yaşatan istiklâlci, cesur Müslüman Türk aydın ve önderlerine.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Nurullah Çetin / diğer yazıları
- Dayatılan kapitalist stil / 26.12.2015
- "Karıştır barıştır"a karşı "birleştir savuştur" / 30.11.2015
- Öğretmenler Günü'nü kutlamak / 26.11.2015
- İşin sırrı dengede / 20.11.2015
- IŞİD terörist peki Fransa nedir? / 18.11.2015
- Anaları ağlamasın diye Fransa'ya çözüm süreci desteği / 17.11.2015
- Bir 10 Kasım yazısı / 12.11.2015
- Ölmek ve köle olmak dışında üçüncü bir seçenek / 11.11.2015
- Türk sosyalistlerini marabalıktan kurtulmaya davet / 09.11.2015
- Yandakların istilası / 05.11.2015
- "Karıştır barıştır"a karşı "birleştir savuştur" / 30.11.2015
- Öğretmenler Günü'nü kutlamak / 26.11.2015
- İşin sırrı dengede / 20.11.2015
- IŞİD terörist peki Fransa nedir? / 18.11.2015
- Anaları ağlamasın diye Fransa'ya çözüm süreci desteği / 17.11.2015
- Bir 10 Kasım yazısı / 12.11.2015
- Ölmek ve köle olmak dışında üçüncü bir seçenek / 11.11.2015
- Türk sosyalistlerini marabalıktan kurtulmaya davet / 09.11.2015
- Yandakların istilası / 05.11.2015