Irak petrolleri mayınlı saha

Kuzey Irak petrolleri konusunda Irak merkezi hükümetinin onayı alınmadan atılan adımların Türkiye'nin başını çok ağrıtacağını Ocak ayında yazdığımız, "Türkiye'nin başına Barzani çorabı" ve "Irak'ta muhatabımız Maliki olmalıdır" başlıklı makalelerimizde detaylı olarak ifade etmiştik.Ve maalesef korkulan oldu.Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız önceki gün Kuzey Irak petrolünün Türkiye üzerinden uluslar arası piyasalara sevkıyatının başladığını ilan etti ve bu ilanın hemen ardından da Bağdat yönetimi Türkiye'ye dava açtı.Irak Petrol Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, "Türkiye Cumhuriyeti ve devlete ait boru hattı işletmecisi BOTAŞ hakkında Uluslararası Ticaret Odası (ICC) nezdinde tahkime dava açılması başvurusunda bulunulduğu" belirtildi. Irak Merkezi Yönetimi, bu şekilde Irak Bölgesel Kürt Yönetimi tarafından Irak-Türkiye boru hattından pompalanan ham petrolün izinsiz taşınması, depolanması ve yüklenmesini durdurmayı amaçladığını belirtti.Tabii, taşınan petrolün bedeli ve izinsiz taşınmasının tazminatını da göz ardı etmemek gerek?Taner Yıldız'ın açıklamasının hemen ardından ABD'den gelen tepki de oldukça dikkat çekici? ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Marie Harf, Irak Federal Hükümeti'nin onayı olmaksızın, Kuzey Irak petrolünün Türkiye'den uluslararası piyasaya sevkıyatına karşı olduklarını söyledi. Harf, "Anlaşma olmaksızın adımlar atılmakta olduğunu görüyoruz ve buna destek vermeyeceğiz. Bu konuda çok uzun süredir açık olduk" dedi.Şu bir gerçek ki, siyasilerimiz, Türkiye ve Türk milleti için hiçbir faydası olmayan böyle tehlikeli bir girişimi ABD'nin perde arkası izni olmadan yapamaz.O halde ABD'den gelen bu tepki de neyin nesi?ABD ve Barzani petrollerinin alıcısı diğer batılı ülkeler, bu işin uluslar arası hukuka aykırı olduğunu gayet iyi biliyorlar ve kendilerini sorumluluktan kurtarıp Türkiye'yi topun ucuna koyuyorlar.Irak Başbakanı Nuri el- Maliki, petrol akışının başladığı Ocak ayında yaptığı açıklamada, "Türkiye, Irak'ın egemenliğine zarar veren bir konuya müdahale etmemelidir" uyarısında bulunmuştu.Yine aynı günlerde Irak Başbakan Yardımcısı Hüseyin el-Şehristani ise Türkiye'nin Bağdat maslahatgüzarını çağırmış ve merkezi hükümetin Türkiye'nin Kürt bölgesinden petrol ithalatına karşı olduğunu ifade etmişti.Şehristani'nin o günlerde yaptığı uyarılar, sürecin devam etmesi durumunda Irak'ın hukuki yollara yöneleceğinin de birer ikazı şeklindeydi.Şehristani, "Burada Türkiye'nin yasal sorumluluğu vardır. Irak hükümeti meydana gelen zararlar için tazminat talep etme hakkını saklı tutmaktadır" uyarısında bulunmuştu.Siyasilerimizin her türlü uyarılara rağmen Irak'ın petrollerini taşıma ve de uluslar arası piyasalara sevk etme konusundaki ısrarı, uluslar arası hukuka göre Türkiye'ye ciddi tazminatlara maruz bırakacak.ABD'nin ise resmi olarak Irak'ın yanında yer alıp ?perde arkasında nasıl bir tavır takındığını ispatlamak mümkün değildir- Türkiye'yi eleştirmesi ise siyasilerimizin Şerif Hüseyin'in kaderini yaşayacağının sinyalleridir.Türkiye'nin Irak konusunda takınması gereken tavır, bu tür konularda Irak merkezi hükümetle, Irak Başbakanı Maliki ile mutabık olmasıdır.Sadece Barzani ile yapılan mutabakat, Türkiye'yi uluslar arası hukuka göre sorumlu olmaktan ve tazminatlardan kurtaramaz.