Amerikan işgal yönetimi, Irak'ta uygulamaya koyduğu politikanın iflas etmekte olduğunu bile bile kendi askerini ateşe atıyor.
Irak'ta son üç günde ölen Amerikan askeri sayısı elliyi geçti.
Bölge tam bir kan gölü.
Ölenler sadece Amerikan askeri mi?
İspanyollar, İngilizler ve Latin ülke askerleri de şiddetten nasibini alıyor.
Ve de siviller.
Onlarca kadın ve çocuk canından oldu.
Şii Lider Mukteda El Sadr yandaşlarının başlattığı direniş, Sünni Üçgeni denen bölgeyle eşanlı olarak ateş kusuyor.
"Irak Geçici Yönetimi'nin Irak'ın geleceği üzerinde söz sahibi olmasının kabul edilemez olduğunu ve Irak'ı namussuzların yönetmesinin önüne geçilmesi gerektiğini'' söyleyen Şii Lider Sadr'a ülke içerisinden destek giderek artıyor.
Sünni direnişten dert yanan Amerikan yönetimi, Şii direnişiyle köşeye sıkışmış bulunuyor.
Irak'ın savunmasını Kürtler'e temsil eden ve Şiiler'e temsil yeteneği kazandıran Bush yönetimi Araplar ve Türkmenler'i de tahrik ederek sosyal dokuyu hasara uğratmıştı hatırlayacak olursanız.
Kürtler'e Federasyon yolunu açan Paul Bremer başkanlığındaki yeni yönetimin bundan sonra daha dengeli kararlar alması gerek.
Bugün patlak veren Şii olayları ileride daha büyük çatışmalara neden olabilecek.
Saddam sonrası bastırılmış milliyetçi duyguları kaşıyan Amerikan yönetimi, etnik hassasiyetleri tamammen gözardı etti.
Dini konularda çok hassas olan Şiilere bölgede yapılan insanlık dışı uygulamalar ve Şii liderlerin birer ikişer tutuklanması mevcut şiddeti alevlendirdi.
Evlere zamanlı zamansız baskınlar düzenleyerek çocukları dahi kelepçelemekten geri kalmayan, sivillere potansiyel intihar eylemcisi muamelesi yaparak tartaklayan işgal gücü askerlerinin en son marifeti uluslararası insan hakları örgütlerince onaylandı.
Iraklı kadınları kaçırarak toplu tecavüz eden askerlerin yargıya intikal ettirilmesi sözkonusu. Savunma Bakanlığı Pentagon da bunu doğruladı.
Irak'ta son üç günde yüzlerce insan canından oldu.
Kasım seçimleri yaklaşırken patlayan Irak olayları en fazla Bush'un canını sıkıyor.
Kendini Kasım seçimlerine angaje eden Bush'un biran evvel aklını başına alması lazım.
Şapkasını önüne koyup düşünmesi gereken Bush, aldığı ya da alacağı kararlarla hem kendinin hem Amerika'nın Irak'taki konumunu belirleyecek.
Irak'ta sancılı bir dönem yaşanırken Türk kamuoyunun Kıbrıs'taki "Evet-Hayır"a kilitlenmesi bizi bu bölgeye ilgisiz kılmamalı.
İsrailli yetkililerin bundan 20 yıl önce söyledikleri gibi Irak, kuzey-orta-güney olmak üzere üç ayrı devlet mi çıkaracak?
Geçici yönetimin devrini İsrail'in bu öngörüsü mü alacak?
Şiddet kasıtlı mı tırmandırılıyor?
Sorularını sormadan edemiyoruz.
Kıbrıs ne kadar bizimse Irak da o kadar bizden sayılır.
Irak'ta son üç günde ölen Amerikan askeri sayısı elliyi geçti.
Bölge tam bir kan gölü.
Ölenler sadece Amerikan askeri mi?
İspanyollar, İngilizler ve Latin ülke askerleri de şiddetten nasibini alıyor.
Ve de siviller.
Onlarca kadın ve çocuk canından oldu.
Şii Lider Mukteda El Sadr yandaşlarının başlattığı direniş, Sünni Üçgeni denen bölgeyle eşanlı olarak ateş kusuyor.
"Irak Geçici Yönetimi'nin Irak'ın geleceği üzerinde söz sahibi olmasının kabul edilemez olduğunu ve Irak'ı namussuzların yönetmesinin önüne geçilmesi gerektiğini'' söyleyen Şii Lider Sadr'a ülke içerisinden destek giderek artıyor.
Sünni direnişten dert yanan Amerikan yönetimi, Şii direnişiyle köşeye sıkışmış bulunuyor.
Irak'ın savunmasını Kürtler'e temsil eden ve Şiiler'e temsil yeteneği kazandıran Bush yönetimi Araplar ve Türkmenler'i de tahrik ederek sosyal dokuyu hasara uğratmıştı hatırlayacak olursanız.
Kürtler'e Federasyon yolunu açan Paul Bremer başkanlığındaki yeni yönetimin bundan sonra daha dengeli kararlar alması gerek.
Bugün patlak veren Şii olayları ileride daha büyük çatışmalara neden olabilecek.
Saddam sonrası bastırılmış milliyetçi duyguları kaşıyan Amerikan yönetimi, etnik hassasiyetleri tamammen gözardı etti.
Dini konularda çok hassas olan Şiilere bölgede yapılan insanlık dışı uygulamalar ve Şii liderlerin birer ikişer tutuklanması mevcut şiddeti alevlendirdi.
Evlere zamanlı zamansız baskınlar düzenleyerek çocukları dahi kelepçelemekten geri kalmayan, sivillere potansiyel intihar eylemcisi muamelesi yaparak tartaklayan işgal gücü askerlerinin en son marifeti uluslararası insan hakları örgütlerince onaylandı.
Iraklı kadınları kaçırarak toplu tecavüz eden askerlerin yargıya intikal ettirilmesi sözkonusu. Savunma Bakanlığı Pentagon da bunu doğruladı.
Irak'ta son üç günde yüzlerce insan canından oldu.
Kasım seçimleri yaklaşırken patlayan Irak olayları en fazla Bush'un canını sıkıyor.
Kendini Kasım seçimlerine angaje eden Bush'un biran evvel aklını başına alması lazım.
Şapkasını önüne koyup düşünmesi gereken Bush, aldığı ya da alacağı kararlarla hem kendinin hem Amerika'nın Irak'taki konumunu belirleyecek.
Irak'ta sancılı bir dönem yaşanırken Türk kamuoyunun Kıbrıs'taki "Evet-Hayır"a kilitlenmesi bizi bu bölgeye ilgisiz kılmamalı.
İsrailli yetkililerin bundan 20 yıl önce söyledikleri gibi Irak, kuzey-orta-güney olmak üzere üç ayrı devlet mi çıkaracak?
Geçici yönetimin devrini İsrail'in bu öngörüsü mü alacak?
Şiddet kasıtlı mı tırmandırılıyor?
Sorularını sormadan edemiyoruz.
Kıbrıs ne kadar bizimse Irak da o kadar bizden sayılır.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005