Irak'ta muhatabımız Maliki olmalıdır

Barzani'nin(!) petrolleri Türkiye'nin başını çok ağrıtacak.Diyarbakır'da Erdoğan ve Barzani arasında Türkiye üzerinden batıya petrol nakli konusunda mutabakat sağlanmış ardından da Enerji Bakanı Taner Yıldız, 2 Ocak'ta yaptığı açıklamada Irak'tan Ceyhan'a petrol akışının başladığını açıklamıştı. Ceyhan'da tanklara doldurulan petrolün Ocak ayı sonu itibarıyla batıya ihracata başlanacağı, Şubat ve Mart aylarında da bu ihracatın artacağı belirtilmişti.Bizler de 4 Ocak'ta gazetemizde yayınlanan "Türkiye'nin başına Barzani çorabı" başlıklı yazımızda petrollerin Irak Devleti'ne ait olduğunu merkezi hükümetle bir anlaşma yapılmadığı müddetçe sadece Barzani ile mutabakata varılarak yapılacak bir naklin ya da ihracatın Türkiye'yi uluslar arası arenada suçlu pozisyonuna iteceğini, bunun neticesinde de taşınan petrol kadar tazminata mahkum edileceğimizi ifade etmiştik.Ve maalesef düşündüğümüz şekilde de olmaya başladı.Önce Irak Başbakanı Nuri el-Maliki, "Türkiye, Irak'ın egemenliğine zarar veren bir konuya müdahale etmemelidir" uyarısında bulundu ardından da enerjiden sorumlu Irak Başbakan Yardımcısı Hüseyin el-Şehristani, Türkiye'nin Bağdat maslahatgüzarını çağırdı ve merkezi hükümetin Türkiye'nin Kürt bölgesinden petrol ithalatına karşı olduğunu ifade etti.Şehristani, Türkiye ile Ceyhan limanından yapılan petrol ihracatının Irak Petrol Bakanlığı görevlilerince denetlenmesi konusunda anlaştıklarını, fakat Türkiye'nin bu anlaşmaya uymadığını belirtti.Ve burası çok önemli: Şehristani, "Burada Türkiye'nin yasal sorumluluğu vardır. Irak hükümeti meydana gelen zararlar için tazminat talep etme hakkını saklı tutmaktadır" uyarısında bulundu.Esasen Irak'a ait olan petrollerin uluslar arası arenada ihracat yapma yetkisi olmayan Barzani'nin onayıyla Türkiye üzerinden batıya aktarılmaya çalışılması Türkiye'nin dış politikasında ciddi krizlere neden olacaktır.Peki, siyasi irade böyle bir adımı Türkiye'nin ve Türk milletinin menfaati için mi atmaktadır? Elbette ki hayır? Türkiye'nin bundan en ufak bir menfaati yoktur. Bu hadiseden fayda elde edecek olanlar Barzani ve Irak'ın petrollerini, gayri resmi, alternatif yollardan ele geçirecek olan Batılı ülkeler ve küresel şirketler olacaktır.ABD, çok ilginçtir ki bir taraftan Barzani'nin Türkiye üzerinden petrol ihraç etmesine perde arkasında yeşil ışık yakmaktadır, diğer taraftan da resmi olarak Irak merkezi hükümetine Suriye ve İsrail üzerinden petrol nakletmesini desteklemektedir.ABD her zaman olduğu gibi ikili oynamaktadır. İşin suç kısmını Türkiye'ye işlettirmektedir, kendisi ise resmiyette Irak'ın yanındaymış imajını vermektedir.Suriye konusunda da benzer bir politika uygulayan ABD, ısrarla Türkiye'ye uluslar arası arenada suçlu gösterecek adımlar attırmaktadır.Siyasilerimizin bu noktada da ayıkması gerekmektedir.Sadece ABD'nin yerli uzantısı cemaate operasyon yaparak, deliğe süpürülme hadisesini bertaraf ettiğini düşünmek, gerek iç politikada gerekse dış politikada bugüne kadar ABD menfaatleri uğruna yapılan yanlışlara devam etmek, hiç ders alınmadığının göstergesi olacaktır. Kuklayı görüp arkasındaki eli görmemek hiçbir neticeye ulaştırmaz. Siyasi iradenin yapması gereken, dış politikada da milli bir rota belirlemektir. Bu çerçevede, Irak merkezi hükümetle oturulup başta petrol konusu olmak üzere bütün konular karşılıklı çıkarlar doğrultusunda düzenlenmelidir. Irak politikasında Barzani değil, Maliki muhatap alınmalıdır. Bütün Batılı ülkeler bile resmiyette böyle davranırken, bizim tam tersini, Barzani'yi muhatap almayı devam etmemiz başımızı çok ağrıtacaktır.