İran’ın misillemesi ABD’yi ürküttü

Sömürü sistemini, parasının gücünü, kâğıttan imparatorluğunu kaybeden ABD, her sahada ciddi mağlubiyetler yaşamaya devam ediyor.

ABD'nin Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani'yi hunharca, hukuksuzca katletmesinin ardından, İran'ın 22 füzeyle Irak'taki ABD üslerini vurması bu kapsamda son derece önemli bir gelişme… Çünkü ABD bir imaj devleti… 

Gücünü karşısındakinin acziyetinden, zayıflığından, onda oluşturabildiği imajdan alan bir devlet…

Nasıl Milli Paralarla Ticaretin devreye girmesiyle kâğıttan imparatorluğu bir anda yerle bir olduysa, üslerine füze atılmasıyla da askeri güç imajı yerle bir oldu. Bundan sonraki süreç, ABD'nin dokunulmazlığının sonudur.

Özellikle de "ABD'siz olmaz" diyerek ABD'ye bir tanrı gibi tapanların coğrafyasında bu dokunulmazlığın yerle bir olması oldukça önemli… Çünkü taptıkları tanrı öldü.

ABD'nin başını çektiği Batıya bir de şu açıdan bakmak lazım: Her ne kadar bir dine inandıklarını söyleseler de, aslında her şeyleri sadece bu dünyadan ibarettir.

İslam coğrafyası bugüne kadar inandığı İslam değerlerinden ve Ehl-i Beyt çizgisinden çok uzak olduğu için, sadece dünyaları için yaşayan bu Batılılara bir tanrı gibi taptılar.

Bir de Mekkeli müşrikleri eleştirirler, Allah'a ibadet etmeyip, putlara taptıkları için…

Değerlerini kaybeden İslam coğrafyasının putlarını saymaya kalkarsanız, müşriklerin Kâbe'ye koydukları putlardan çok daha fazla sayıda olduğunu görürsünüz.

Sadece dünyaları için yaşayan Batılı emperyalist güçlerin, şehit olarak Allah'a vuslat etmek isteyenlerin olduğu bir İslam coğrafyasına karşı yapabileceği hiçbir şey yoktur.

Bu seviyeye gelebilmek için de Ehl-i Beyt'in yolunda yürümek gerekiyor, kaybolan milli ve manevi değerlerimizle yeniden buluşmamız gerekiyor.

İşte Süleymani bu değerlere sahipti ve hayatı boyunca arzu ettiği şehadete ulaştı.

Allah, Peygamber ve Ehl-i Beyt aşığı bir Süleymani'nin emperyalist Batı'da oluşturduğu korkuyu görebiliyor musunuz? İşte hakiki iman böyle bir şey…

Bir kişinin sevgisi kıtalar dolaştığı gibi, yine bir kişinin korkusu da kıtalar dolaşır.

Diplomaside son derece başarılı olan İran'a, bu misilleme cesaretini veren de esasen Süleymani'nin bu imanı oldu. Allah gani gani rahmet eylesin.

Sürekli "İran'la savaş" tellallığı yapan ABD Başkanı Trump, İran'ın 22 füzeyle misillemesinden sonra bir anda söylemlerini değiştiriverdi.

Ulusa Sesleniş konuşmasında "ABD barış için çabalayan herkesle barışa hazırdır", "İran'la anlaşma yapmaya hazırız" demeye başladı. Ortadoğu'daki sorunların çözümünün kolay olmadığını vurgulayan Trump, "NATO'nun bundan sonraki süreçte Ortadoğu'ya daha fazla müdahil olmasını isteyeceğim" ifadesini kullandı.

İran'a bir şey yapamayacağını gören Trump yönetiminin, "Ey NATO bizi bu durumdan kurtar" demesinin farklı bir versiyonu bu…

Bundan sonra Trump NATO Genel Sekreteri Stoltenberg'le telefon görüşmesi yaptı ve yapılan açıklamada, "NATO'nun daha fazla müdahil olması konusunda mutabık kalındığı" ifade edildi. İfade edildi ama sonrası çok ilginç… 

Stoltenberg, İran'ı daha fazla şiddet kullanmamaya davet etti ve NATO, Irak'taki bazı görevlileri güvenlik önlemleri kapsamında ülkeden çekeceğini açıkladı.

Yani ABD topu NATO'ya atıyor, NATO da taca atıyor.

ABD ayrıca, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne (BMGK) bir mektup gönderdi ve mektupta İran'la ön koşulsuz ciddi müzakerelere başlamaya hazır olduklarını belirtti. 

Süleymani suikastı ve İran'ın misillemesinden önce İran konusunda asıp kesen, görüşmeler için koşul üstüne koşul sayan ABD, tokadı yiyince ön koşulsuz müzakere daveti yapıyor. 

BOP'un hedefinde olan 22 İslam ülkesi, İran'ın bu hamlesiyle "ABD'nin anladığı dili" net olarak öğrenmiş oldu.

Hatırlarsanız, Prof. Dr. Haydar Baş Bey, "Süleymani'nin şehit edilmesiyle ABD'nin Ortadoğu'daki hâkimiyeti bitmiştir" ifadelerini kullanmıştı. İşte yapılan bu tespitin adım adım gerçekleştiğini görüyoruz.

Temsilciler Meclisi Dışişleri Komisyonu Başkanı Eliot Engel, Süleymani için söylenen iddiaların şüpheli olduğunu belirterek, "ABD'ye yönelik açık ve yakın bir tehdidin olduğu bize söylendi. Bundan pek emin değilim. Bakın, öldürdüğümüz kişi elbette canımız ciğerimiz değil. Ben onun ya da İran rejiminin hayranı değilim" dedi. 

Bu ifadeler, Süleymani suikastının yanlışlığının ABD'de çok tartışılacağını ve çok ciddi etkiler oluşturacağını gösteriyor. Süleymani suikastıyla ABD kendi kafasına kurşun sıktı dedik, bunun da her geçen gün sonuçlarını göreceğiz.

ABD'nin bu tür stratejik hatalar yapmasında elbette ki en büyük etken, başta da belirttiğimiz gibi ekonomik gücünü kaybetmesidir. Çaresizlik, hata yapmaya sevkediyor.

Kapitalizmi bitiren Milli Ekonomi Modeli'nin, dünyadaki dolar hâkimiyetini bitiren Milli Paralarla Ticaret projesinin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş, bakın bu konuda neler söylüyor:

"İstanbul'da yaptığımız kongrede 'milli para uygulamasıyla ABD bitebilir' dedim. Tabii bize kimse inanmadı. Zaman içerisinde baktılar ki hakikaten ABD erimeye başladı. 

Niye? Çünkü dünya ülkeleri paralarının karşılığında ABD dolarına yer vermemeye, milli para uygulamasını hayata geçirmeye başladı. Daha önce yüzde 100 piyasaya hâkim olan dolar, şimdi yüzde 10'lar seviyesine düştü. 

Böylece istese de istemese de ABD devamlı geriye gitti. Olayın özü aslı budur." 

Yine Sayın Baş'ın ifadesiyle, "Şimdi ABD, istese de bir daha o dolar hâkimiyetini asla elde edemez."

O halde başta Türkiye olmak üzere İslam ülkeleri artık uyanmalı ve Ortadoğu'da kan ve gözyaşının asıl sebebi olan ABD'nin buradaki işgallerine son vermelidir.