Milletimiz, ancak üçüncü dünya ülkelinde görülen "altyapı eksiklikleri" yüzünden yağmurla, selle, su baskınlarıyla boğuşurken, Amerika'nın güdümündeki "Şamar aşireti reisi"nin tezgâhtarlığıyla Ankara "dış politika skandal"larına sahne oldu.
Irak'ın "muvakkat Cumhurbaşkanı" Gazi el-Yaver'in ziyareti tam bir "skandallar zinciri"ne dönüştü.
Devlet töreniyle ve marşlarla karşıladık, uğurladık... Amerika'nın hatırına herhalde.
Yaver, Amerika'nın Yaveri çünkü.
Şamar aşireti reisi... Amerikan George Washington tezgâhından geçmiş bir Yaver.
Aşiret reisi Yaver, Ankara'nın göbeğinde dahi Amerikan conilerinin koruması altında gezindi.
Hakkında "ciddi bir meşruiyet sorunu" var Yaver'in...
Vatanlarına musallat olan işgalcilere karşı topraklarını ve namuslarını korumak üzere canlarını ortaya koyan Irak halkı nezdinde Yaver'in hüviyeti "Amerikan kuklası."
İmparatorlukların "yönetim geleneği"nin mirasçısı ve bölgedeki demokratik nümune ülke Türkiye, nasıl oluyor da "en stratejik konularda" böyle bir Yaver'i muhatap alıyor!?
Muhatap alması bir tarafa, karşılığında "Yaver'den şamar" görüyor.
Hani Türkiye'nin PKK/Kongra-Gel meselesinin muhatabı ve çözüm mercii Amerika idi!? Hani Kerkük'ün demografik yapısının korunacağını ve oranın yerleşik halkı Türkmenlerin asla mağdur edilmeyeceğini Amerika garanti etmişti!? Hani, kanayan yara halindeki Irak'ın ticaretinden "dolgun bir pay kapma"ya odaklanmış AKP hükümeti, Amerika ile "stratejik ortaklık hayalini"ni sürdürürken "kapı komşusu" olarak güya Irak'ta malı götürecekti?
Bırakın Türkmenlerin haklarını; "borç batağında boğulmamak için canları pahasına oralara giden" üç-beş şoförümüzün canlarını dahi kollayamıyoruz.
Muhatabımız kimdi, güya "stratejik ortağımız" kimdi?
Uğruna feda etmediğimiz politik, dış politik ve askeri değer ve ilke bırakmadığımız ABD...
ABD nerede? Şu karşımıza dikilen Yaver de kim? Bu, kimin Yaver'i?
ABD, bütün "elma şekeri taahhütleri"ni Yaver'ine havale etti, karşımıza dikti; buyurun meselelerinizi halledin, diyor.
Biz de Yaver'i muhatap alıyoruz.
Yaver ki, işgalcilerin hala "Necef'teki kendi insanları"na sağanak sağanak bomba yağdırmalarına kılı dahi kıpırdamıyor. Sanki Irak sütliman; şu pişkinliğe bak...
Böyle bir Amerika'nın Yaver'inden "en stratejik meselerimizde" himmet dileniyoruz; şu "omurgasız dış politik duruş"a bak...
Diyoruz ki Yaver'e; teröre barınak olmayın, PKK/Kongra-Gel varlığına son verin, Kerkük'ün demografik yapısını koruyun, ticari güvenliğimize de halel gelmesin.
Ne diyor Yaver; iç işlerimize müdahale anlamı taşıyacak girişimlerden uzak durun. İç işlerimize karışmama şartı önemli, karşılıklı iyi komşuluk ilişkileri içinde olalım o kadar... Güvenlik meselesine gelince, ben bile kendi güvenliğimi sağlamakta zorlanıyorum...
Böyle diyor. Başka?
"Türkiye'ye artık vize koyduğunu" açıklıyor.
Bu, tam bir "skandallar zinciri" değil de nedir?
İçişlerimize karışmayın, diyen şu Yaver'e, "İçin-dışın mı kaldı, her tarafın Amerikan conisi oldu, görmuyor musun; bak şu konuşana!" diyecek bir yiğit lazım Ankara'ya... Amerikan bağımlıları bunu söyleyemez Yaver'e.
Bu skandallar karşısında Başbakan Tayyip Erdoğan "Sinek küçük ama mide bulandırır" diyor.
Hayret, bu "küçük bir sinek" mi?
Bak, şu Amerikan kuklası bir aşiret reisi karşısında "imparatorlukların varisi" Türkiye'nin "omurgasız" dış politik duruşuna!
Erdoğan, "küçük sinek nitelemesi"yle kendini avutabilir; ama "Yaver skandalları"nın üstünü örtemez, hele de "imparatorlukların varisi" Türkiye'nin "bağımsızlık karakterli" sahiplerini avutamaz.
İşgaline Türkiye'yi ortak ettiği süreçteki taahhütlerinin hiçbirini tutmayan ABD, şimdi de Yaver'le burnumuzu sürtüyor; Ankara'daki Amerikan kara sevdalıları bunu bile görmüyor.
Bu arada ilginçtir, enişte sol yanaktan da Türkiye'yi öpüyor. Yaver'in Ankara'da ağırlandığı önceki gün, ABD Ankara Büyükelçiliği "bizden iyi dostunuz yok" açıklaması yapıyor. Bayram değil seyran değil enişte niye Ankara'yı öpüyor; düşünün bakalım.
Bir iş daha var; Büyükelçilik, kendi vatandaşlarına PKK/Kongra-Gel terör örgütü militanlarının Türkiye'de başta turistik yöreler olmak üzere muhtemel saldırılar planladıkları, karada-havada ve denizde bombalama, uçak kaçırma ve intihar saldırıları düzenleyebilecekleri ikazında bulunuyor.
Bir şeyler anladınız değil mi bu işlerden!?
Bu Yaver tezgâhlı dış politik gelişmeler, şayet "skandal" değil de "küçük sinek" ise, skandal olması için daha neleri yaşamamız lazım? Türkiye'nin, Irak'takinin benzeri bir "BOP işgali"ni bilfiil yaşaması mı lazım skandal olması için?
Irak'ın "muvakkat Cumhurbaşkanı" Gazi el-Yaver'in ziyareti tam bir "skandallar zinciri"ne dönüştü.
Devlet töreniyle ve marşlarla karşıladık, uğurladık... Amerika'nın hatırına herhalde.
Yaver, Amerika'nın Yaveri çünkü.
Şamar aşireti reisi... Amerikan George Washington tezgâhından geçmiş bir Yaver.
Aşiret reisi Yaver, Ankara'nın göbeğinde dahi Amerikan conilerinin koruması altında gezindi.
Hakkında "ciddi bir meşruiyet sorunu" var Yaver'in...
Vatanlarına musallat olan işgalcilere karşı topraklarını ve namuslarını korumak üzere canlarını ortaya koyan Irak halkı nezdinde Yaver'in hüviyeti "Amerikan kuklası."
İmparatorlukların "yönetim geleneği"nin mirasçısı ve bölgedeki demokratik nümune ülke Türkiye, nasıl oluyor da "en stratejik konularda" böyle bir Yaver'i muhatap alıyor!?
Muhatap alması bir tarafa, karşılığında "Yaver'den şamar" görüyor.
Hani Türkiye'nin PKK/Kongra-Gel meselesinin muhatabı ve çözüm mercii Amerika idi!? Hani Kerkük'ün demografik yapısının korunacağını ve oranın yerleşik halkı Türkmenlerin asla mağdur edilmeyeceğini Amerika garanti etmişti!? Hani, kanayan yara halindeki Irak'ın ticaretinden "dolgun bir pay kapma"ya odaklanmış AKP hükümeti, Amerika ile "stratejik ortaklık hayalini"ni sürdürürken "kapı komşusu" olarak güya Irak'ta malı götürecekti?
Bırakın Türkmenlerin haklarını; "borç batağında boğulmamak için canları pahasına oralara giden" üç-beş şoförümüzün canlarını dahi kollayamıyoruz.
Muhatabımız kimdi, güya "stratejik ortağımız" kimdi?
Uğruna feda etmediğimiz politik, dış politik ve askeri değer ve ilke bırakmadığımız ABD...
ABD nerede? Şu karşımıza dikilen Yaver de kim? Bu, kimin Yaver'i?
ABD, bütün "elma şekeri taahhütleri"ni Yaver'ine havale etti, karşımıza dikti; buyurun meselelerinizi halledin, diyor.
Biz de Yaver'i muhatap alıyoruz.
Yaver ki, işgalcilerin hala "Necef'teki kendi insanları"na sağanak sağanak bomba yağdırmalarına kılı dahi kıpırdamıyor. Sanki Irak sütliman; şu pişkinliğe bak...
Böyle bir Amerika'nın Yaver'inden "en stratejik meselerimizde" himmet dileniyoruz; şu "omurgasız dış politik duruş"a bak...
Diyoruz ki Yaver'e; teröre barınak olmayın, PKK/Kongra-Gel varlığına son verin, Kerkük'ün demografik yapısını koruyun, ticari güvenliğimize de halel gelmesin.
Ne diyor Yaver; iç işlerimize müdahale anlamı taşıyacak girişimlerden uzak durun. İç işlerimize karışmama şartı önemli, karşılıklı iyi komşuluk ilişkileri içinde olalım o kadar... Güvenlik meselesine gelince, ben bile kendi güvenliğimi sağlamakta zorlanıyorum...
Böyle diyor. Başka?
"Türkiye'ye artık vize koyduğunu" açıklıyor.
Bu, tam bir "skandallar zinciri" değil de nedir?
İçişlerimize karışmayın, diyen şu Yaver'e, "İçin-dışın mı kaldı, her tarafın Amerikan conisi oldu, görmuyor musun; bak şu konuşana!" diyecek bir yiğit lazım Ankara'ya... Amerikan bağımlıları bunu söyleyemez Yaver'e.
Bu skandallar karşısında Başbakan Tayyip Erdoğan "Sinek küçük ama mide bulandırır" diyor.
Hayret, bu "küçük bir sinek" mi?
Bak, şu Amerikan kuklası bir aşiret reisi karşısında "imparatorlukların varisi" Türkiye'nin "omurgasız" dış politik duruşuna!
Erdoğan, "küçük sinek nitelemesi"yle kendini avutabilir; ama "Yaver skandalları"nın üstünü örtemez, hele de "imparatorlukların varisi" Türkiye'nin "bağımsızlık karakterli" sahiplerini avutamaz.
İşgaline Türkiye'yi ortak ettiği süreçteki taahhütlerinin hiçbirini tutmayan ABD, şimdi de Yaver'le burnumuzu sürtüyor; Ankara'daki Amerikan kara sevdalıları bunu bile görmüyor.
Bu arada ilginçtir, enişte sol yanaktan da Türkiye'yi öpüyor. Yaver'in Ankara'da ağırlandığı önceki gün, ABD Ankara Büyükelçiliği "bizden iyi dostunuz yok" açıklaması yapıyor. Bayram değil seyran değil enişte niye Ankara'yı öpüyor; düşünün bakalım.
Bir iş daha var; Büyükelçilik, kendi vatandaşlarına PKK/Kongra-Gel terör örgütü militanlarının Türkiye'de başta turistik yöreler olmak üzere muhtemel saldırılar planladıkları, karada-havada ve denizde bombalama, uçak kaçırma ve intihar saldırıları düzenleyebilecekleri ikazında bulunuyor.
Bir şeyler anladınız değil mi bu işlerden!?
Bu Yaver tezgâhlı dış politik gelişmeler, şayet "skandal" değil de "küçük sinek" ise, skandal olması için daha neleri yaşamamız lazım? Türkiye'nin, Irak'takinin benzeri bir "BOP işgali"ni bilfiil yaşaması mı lazım skandal olması için?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019