İslam'da evlenmesi yasak bir ruhban sınıfı yoktur

İslam evlenmeyi, evlenip çoğalmayı emreder. Hıristiyanlık inancında ise, evlenmesi yasak olan bir ruhban sınıf vardır bu anlayış hem insan fıtratına/yaradılışına terstir hem de İslam açısından haram olan bir anlayıştır.Ne akla ve nede mantığa uygun düşmeyen böylesi bir hayat anlayışının, bir süre sonra hangi ahlak dışı hallerin zuhur etmesine sebep olduğunu, çeşitli zamanlarda kamuoyuna yansıyan haberlerden okumadık mı?Şurası bir gerçektir ki, batı dünyasının en fazla korkutan şey Müslüman nüfusun katlanarak artmasıdır. Çünkü Hıristiyan Batı kültürüne göre "fakir olan Tanrı", "ihtiyaçları sonsuz" insanları doyurmaktan âciz olduğu için de kürtajı keşfettiler. Kürtaj fikrini ilk ortaya atan Maltus'un bir Kardinal olması sizce manidar değil mi? Evlenmeyi kendilerine yasaklayan bir ruhban sınıfını bünyesinde barındıran kilisenin -güya- kürtaja karşıyım demesi de pek inandırıcı olmasa gerektir.Muhterem Prof. Dr. Haydar Baş'ın sık sık ifade ettiği, "kaynaklar sınırsız, insanın ihtiyaçları sınırlıdır" aynı zamanda İslam'ın ölçüsüdür de.Oysa insanda bitmeyen ihtiyaç değil, ihtirastır.Hadiste geçtiği gibi, "İki vadi dolusu altını olsa bir üçüncüsünü istemesi" işte o ihtirastandır. Ama, "gözünü bir avuç toprağın doldurması" işin realitesidir. Ve bu realiteyi ölüyü gömerken daha yakinen müşahede edebiliyoruz:-Al şu toprağı ve göğsüne doğru serp!Bunun anlamı şudur; "Ala sana doyamadan ayrıldığın dünyadan payına düşen son hisse." Müslüman'ın inancında Allah, Gâni/zengindir. Kullarının rızkına kefildir ve rivayette göre ruhlarından dört yıl önce rızklarını taksim edip belirlemiştir.Bizim batıdan ayrıldığımız önemli hususlardan biri de işte budur.  Birer doyumsuz canavar hali sergileyen işte bu batılı tip, ihtiraslarının önünde engel kabul ettiği kendi dışında kalanları, ya kürtajla ana rahminde yok ediyor, ya da doğup büyüdüğü, yaşayıp, ömür sürdüğü kendi öz mülkünde onu öldürerek yok ediyor. Yani batılının kürtajı iki yönlüdür.Asıl konumuza dönersek.Müslüman'a yakışan Allah ve resulünün rızası istikametinde hayatını sürdürmesidir.Yani evlenip çoluk çocuğa karışmasıdır.Çünkü onun Peygamberi; "Tenâkhû tekâserû/nikahlanıp çoğalın" diye emrediyor.Bunun bir diğer manası ise şudur; "Nikahla çoğalın, nikahsız değil." Cinsî arzuların ihmal edilmesi anlayışına "tebettül/bekâr kalma" denir. Hz. Peygamber (as) bunu şiddetle yasaklamıştır. Bu tip hayatı benimsemeyi düşünen sahabeden Osman b. Maz'un'u bu kararından men etmiştir.Hz. Ömer'in (ra): "Üç gün sonra öleceğimi de bilsem bekâr gitmektense evlenmeyi tercih ederim" demiştir.Bu manadan olarak büyük İslam alimi Suyutî Al-i İmran Sûresi 102. ayette geçen; "Ancak Müslümanlar olarak ölün" ifadesine; "Ancak evli olduğunuz hâlde ölün, zira sizler o vakit kâmil olursunuz" manasını vermiştir."Nikâh benim sünnetimdir, ondan yüz çeviren/evlenmeyen benden değildir"hadis-i şerifi ortada iken, çocuklarının çokluğundan bir Müslüman'ı itham etmek, ancak Maltus kültürüyle yetişmiş birinin yapabileceği iştir. Burada sorgulanacak olan, Hz. Muhammed'in (as) emir ve tavsiyelerine uyarak "evlenip çoğalan" değil, aksine, İslam'ın şiddetle karşı olduğu bekarlığı/tebettülü hayat tarzı edinendir."Hizmet uğruna bekar kalmak" gibi bir iddia, Hz. Muhammed'i (as) hizmet yapmayan, dini için çalışıp gayret göstermeyen, sadece evlenip hayatın zevklerini tatmakla ömrünü geçirmiş kişi ilan etmek anlamına gelir ki, bu da ancak büyük bir iftira olur. Vatana, millete, dine hizmet eden evlattan daha büyük hizmet mi olur?O (as) her şeyin en mükemmelini yapmıştır.Evliliğin de, dine hizmetin de.Bekar kalmayı, cinsî arzuları engellemeyi şiddetle yasaklayan peygamberî ifadelerden bir kaçına yer verelim."Allah resulü, kadınlara benzemeye çalışan kadınsî erkeklere, erkeklere benzemeye çalışan erkeksi kadınlara ve bir de cinsel hayattan koparak -biz evlenmeyeceğiz- diyen erkeklerle -biz evlenmeyeceğiz- diyen kadınlara lanet etmiştir" (Dârimî, hn. 2170).Temim kabilesinden Ukkaf b. Bişr isimli kişi Allah'ın resulünün yanına geldiğinde Allah'ın resulü ona sordu:-Ya Ukkaf! Karın var mı?-Yok. -Cariyen?-Yok.-(Evlenmen için gerekli) malın var mı?-Var, ey Allah'ın resulü!-Bu durumda sen Şeytanların kardeşlerindensin. Hıristiyan olsaydın rahiplerine katılırdın. (Olmadığına göre bu bekârlık ne?).Bizim yaşayışımızın gereği evlenmektir. (Biliniz ki) sizin en kötüleriniz bekârlarınızdır. Şeytanlar (aralarında) şöyle konuşurlar:  İbadetli ve ahlaklı kulları saptırabilmek için şeytanların kadınlardan daha güçlü bir silahı yoktur. Şeytanlar ancak evli olan ibadetli ve ahlaklı kulları saptıramazlar. Onlar arınmış, cinsel hayattan, cinsel haramlardan korunmuş kullardır.Yazıklar olsun sana ey Ukkaf! (Sen kadınları nasıl değerlendiriyorsun?).Onlar Hz. Eyyup, Hz. Dâvud, Hz. Yusuf (gibi peygamberlerin) ve Kürsûf'un eşleridirler. Allah'ın Resulü'nün bu açıklamalarına şahid olan Bişr b. Atiyye sordu:-Kürsûf kimdir ey Allah'ın resulü?-Kürsûf deniz sahillerinden birinde üç yüz yıl gündüzleri oruç tutarak, geceleri namaz kılarak Allah'a ibadet eden bir kuldu. Âşık olduğu bir kadının saptırmasıyla büyük olan Allah'ı ilah olarak tanımaz, yaptığı ibadeti sürdürmez oldu. Fakat Allah, uzun süre yaptığı ibadetlerin içten olanların bereketiyle onu tövbeye muvaffak kıldı da bağışladı.Yazılar olsun sana ey Ukkaf! (hemen) Evlen! Yok, evlenmezsen gidip gelenlerden; bocalayanlardan olursun.Ukkaf:-Beni evlendir ey Allah'ın resulü! Diyerek ricada bulundu.  Allah'ın resulü:-Seni Gülsüm kızı Kerîme ile evlendirdim buyurdu. (Müsnet, 5/163)."Evleniniz. Ben sizin çokluğunuzla diğer ümmetlere övünürüm. (Sakın ha!) Hıristiyan rahipleri gibi (bekârlığa yapışır) olmayınız" (Camiü's-Sağır, 1/130)."...Allah'a yemin ederim ki, ben sizin Allah'tan en çok korkanınız ve en çok takva sahibi olanınızım. Bununla beraber ben bazen oruç tutarım, bazen de oruçsuz bulunurum. Nafile namaz kılarım, (gecenin bir kısmında da) uyurum. Kadınlarla da evlenirim. (İşte bu benim sünnetimdir, benim hayat tarzımdır.) herkim benim bu sünnetimden (hayat tarzımdan) yüz çevirirse, o benden değildir." (Buharî, Nikâh, 1; Müslim, Nikâh, 5; Nesâî, Nikâh, 4)