Birleşmiş Milletler Filistinliler'e Yardım Kuruluşu (UNRWA), İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki Refah mülteci kampındaki Filistinliler'e ait evleri yıkmasının ardından, 1000'den fazla Filistinlinin evsiz kaldığını açıkladı.
Filistin İnsan Hakları Merkezi Başkanı Raci El Surani de İsrail ordusunun bölgeden çekilmesinin ardından yaptığı açıklamada, İsrail askerlerinin yıktığı ev sayısının 100'ü geçtiğini söylemişti.
İsrail girerken de yıkıyor, çıkarken de.
Sözde geri çekilme adına yapılan askeri eylemler sırasında terör estiren İsrailliler, Filistin direnişini kırabilmek için yine direnişin liderlerini hedef almaya başladılar.
Önceki gün İslami Cihad liderine başarısız bir suikast düzenlendi. Hamas'ın ardından İslami Cihad'ı hedef alan saldırılar başta Filistin olmak üzere tüm Ortadoğu'nun ateşini daha da yayacak.
Uluslararası tüm baskılara rağmen bildiğini okuyan İsrail yönetiminin saldırıları frenlenemiyor.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan dün de bu saldırıları kınadı.
Bölgesel güvenliğin tehdit olduğunu söyleyen Annan her defasında aynı yolu izliyor.
Uluslararası barış ve güvenliği sağlama niyetini güden bir uluslararası örgütün sekreterinin elinde mevcut örgütü harekete geçirmek için yasal bir dayanak bulunurken Annan'ın neden bu yolu denemediği hala bilinmiyor.
Büyük devletlerin menfaatleri sözkonusu olduğunda en ince ayrıntıya kadar düzenlemeye giden uluslararası örgütlerin bu bağlamda saygınlığı kalmıyor.
Afganistan ve Irak'taki insanlık dışı eylemlerin tırmanış gösterdiği bir zamanda Filistin'de yayılan dramın bitirilmesi gerekiyor.
İsrail'in vuruşlarına göz yuman uluslararası demokrasi çevrelerinin esamesi okunmuyor.
Fokların korunması, çevre kirliliğinin engellenmesi gibi tali konularda feryadı basanların sözkonusu insan hayatı olduğunda köşelerine kapanmalarını anlamak mümkün değil.
Yıllardan beri kan ve gözyaşının hakim olduğu Ortadoğu'da Filistin sorunu halledilmedikçe uluslararası barış da zor temin edilecek.
Irak, Afganistan ve Filistin'deki direnişin backraundunu bilmeden atılan adımlar ise anlamsız kalacak.
Tanklarla karadan, savaş uçakları ve helikopterler ile havadan saldıran İsrail'in yoksul Filistin kentlerindeki masum sivilleri vurması insanlığın civdanında kara bir leke olarak düğümleniyor.
Irak'ta ve Afganistan'da yapılan işkecenin faillerinden umut beklemek ne derece mantıksız ise bölgede yaşanan dramı umarsız izlemek o derece hazin.
Filistin İnsan Hakları Merkezi Başkanı Raci El Surani de İsrail ordusunun bölgeden çekilmesinin ardından yaptığı açıklamada, İsrail askerlerinin yıktığı ev sayısının 100'ü geçtiğini söylemişti.
İsrail girerken de yıkıyor, çıkarken de.
Sözde geri çekilme adına yapılan askeri eylemler sırasında terör estiren İsrailliler, Filistin direnişini kırabilmek için yine direnişin liderlerini hedef almaya başladılar.
Önceki gün İslami Cihad liderine başarısız bir suikast düzenlendi. Hamas'ın ardından İslami Cihad'ı hedef alan saldırılar başta Filistin olmak üzere tüm Ortadoğu'nun ateşini daha da yayacak.
Uluslararası tüm baskılara rağmen bildiğini okuyan İsrail yönetiminin saldırıları frenlenemiyor.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan dün de bu saldırıları kınadı.
Bölgesel güvenliğin tehdit olduğunu söyleyen Annan her defasında aynı yolu izliyor.
Uluslararası barış ve güvenliği sağlama niyetini güden bir uluslararası örgütün sekreterinin elinde mevcut örgütü harekete geçirmek için yasal bir dayanak bulunurken Annan'ın neden bu yolu denemediği hala bilinmiyor.
Büyük devletlerin menfaatleri sözkonusu olduğunda en ince ayrıntıya kadar düzenlemeye giden uluslararası örgütlerin bu bağlamda saygınlığı kalmıyor.
Afganistan ve Irak'taki insanlık dışı eylemlerin tırmanış gösterdiği bir zamanda Filistin'de yayılan dramın bitirilmesi gerekiyor.
İsrail'in vuruşlarına göz yuman uluslararası demokrasi çevrelerinin esamesi okunmuyor.
Fokların korunması, çevre kirliliğinin engellenmesi gibi tali konularda feryadı basanların sözkonusu insan hayatı olduğunda köşelerine kapanmalarını anlamak mümkün değil.
Yıllardan beri kan ve gözyaşının hakim olduğu Ortadoğu'da Filistin sorunu halledilmedikçe uluslararası barış da zor temin edilecek.
Irak, Afganistan ve Filistin'deki direnişin backraundunu bilmeden atılan adımlar ise anlamsız kalacak.
Tanklarla karadan, savaş uçakları ve helikopterler ile havadan saldıran İsrail'in yoksul Filistin kentlerindeki masum sivilleri vurması insanlığın civdanında kara bir leke olarak düğümleniyor.
Irak'ta ve Afganistan'da yapılan işkecenin faillerinden umut beklemek ne derece mantıksız ise bölgede yaşanan dramı umarsız izlemek o derece hazin.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005