Irak'taki yağmalama, tapu ve nüfus kayıtlarını imha olaylarının planlı olduğuna dikkat çeken BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş, Irak'ın gerçek sahiplerinin böylece zail kılınarak yerleştirilecek olan Yahudi kökenli insanlara ve dolayısıyla İsrail'e zemin hazırlanmakta olduğunu söyledi
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, Irak'taki son gelişmeler konusunda önemli açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Haydar Baş, Türkiye'nin, ABD'nin asker talebine kesinlikle olumlu cevap vermemesi gerektiğini belirtti.
ABD hesaba çekilmeliYazarımız Muharrem Bayraktar'ın sorularını cevaplandıran BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş, kimyasal, biyolojik silah iddiası ve Irak halkını özgürleştirme bahanesiyle Irak'a saldıran ABD'nin, ne kimyasal, ne biyolojik silah bulabildiğini, özgürlükten kastının da Irak petrolünün Amerikalılar tarafından özgürce talan edilmesi olduğunun ortaya çıktığını söyledi. Prof. Dr. Haydar Baş, ABD'nin Irak'ta bir savaş suçu işlediğini belirterek, "BM'nin en kısa zamanda ABD'yi hesaba çekmesi lazım. Aksi takdirde BM'nin varlığı ile yokluğu arasında bir fark kalmayacaktır" dedi.
İsrail'e zemin hazırlanıyorİstilâdan sonra Irak'taki yağmalara, tapu, nüfus dairelerindeki evrakların imhasına dikkat çeken Prof. Dr. Haydar Baş, bunların planlı olaylar olduğunun altını çizerek şöyle dedi:
"Yapılmak istenen, 'Burada Arap vardır, şu millet vardır' iddiasını zail kılıp daha sonra yerleştirilecek olan Yahudi kökenli insanlara zemin hazırlamaktır. Irak, güçlü bir devlet olarak İsrail'i tehdit ediyordu. İsrail'in bu tehdit algılamasının sona ermesi lazımdı. Erdi gözüküyor ama Irak'taki harekâtın sona erdiğini söylemek de mümkün değil. O toplumun % 65'i Şiî'dir. İçinden milli bir kahraman çıkartabilir. Bu mücadele yeniden başlayabilir. Bütün bunlar olmasın diye nüfus kütüklerinin yok edilmesi edilmesi lazımdı. Oraya tekrar konuşlanacak olan insanların kökeninin Arap olmaması, Yahudi asıllı olması ihtimali, yarın gündeme gelirse hiç şaşmayın."
Türkiye'nin takınması gereken tavırTürkiye'ye, "sakın Kuzey Irak'a girme" diyen ABD'nin, diğer taraftan "Bağdat'a gel" demesini değerlendiren Prof. Dr. Haydar Baş, takınmamız gereken tavrı şöyle dile getirdi:" Bağdat'taki vatandaş Müslüman. ABD'nin silahlı gücüne tepki koyacaktır, isyan edecektir, taşlayacaktır. Bu hadiseleri önlemek için Türk Silahlı Kuvvetlerini kullanmak ister. Müslüman halk, Müslüman Türk askerine, Amerikan askerine baktığı nazarla bakmaz. Bu sebepten dolayı bizden asker istemesi tabiidir. Bu noktada Türk siyasetinin vereceği cevap 'hayır' olmalıdır."
Stratejik müttefik oyunuABD'nin, Irak'tan hemen sonra Suriye ve İran'ı hedef göstermesinin, Irak'ta yaptıklarını gizleme yönünde kamuoyunu yönlendirme olduğunu söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, şöyle konuştu: "Bu demek değildir ki Suriye, İran, onun projesinde yok. Vardır. Çünkü, İsrail'e göre tehdit unsuru sadece Irak değildi; Suriye ve İran da tehdit unsurudur. Gelecek zaman içerisinde bu devletlerin ABD'nin ilgi alanına girmesi çok tabiî ve normaldir. Bu ilgi alanından bir tanesinin kesinlikle Türkiye Cumhuriyeti Devleti olduğunu unutmayalım. Burası bir bölge olduğuna göre kendimizi bu olayın dışında görmemiz, kendimizi kandırmak olur. Stratejik müttefik bir bakıyorsun İsrail'e 10 milyar dolar yardım ediyor, seninle ise '1 milyar doları vereceğim' diye adeta kedinin kuyruğu ile oynar gibi oynuyor. Nihai hedef bu bölgede Türkiye'dir. Çünkü, bu coğrafyanın kültürü, medeniyeti, maneviyatı ve de siyaseti bir devletten sorulur; o da Türkiye Cumhuriyeti Devletidir. 'Ben bunu kabul etmiyorum' dersen şamarı yediğin zaman kabul etme ile etmeme arasındaki farkı yaşarsın."
"Casus Belli"nin kalkması içinProf. Dr. Haydar Baş, Kerkük ve Musul'da yaşananlar karşısında Türkiye'nin yanlış tavrına dikkat çekti. Buradaki olayların sıradan olaylar olmadığını, müdahil olmamakla ortaya çıkacaklardan mes'ul kim olursa olsun tarih önünde hesabını verme mükellefiyetinde kalacağını söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, Türk Silahlı Kuvvetlerinin müdahil olma durumunun ortadan kalkmasını, peşmergelerin tamamının oradan çıkartılarak bölgenin tamamına Türkmenleri yerleştirme şartına bağladı. "Aksi taktirde, silahlı kuvvetlerimizin oraya müdahale etmesi zarureti vardır" diyen Prof. Dr. Haydar Baş, "Musul ve Kerkük hem Osmanlı hanedanının tapulu arazisidir. Hem, misak-ı milli hudutlarımızdadır. Hem de oradaki Türkmenlerin can ve mal emniyetini temin açısından müdahale hakkımızdır. Ümit ederiz ki bundan sonraki icraatlar bunları da telafi edecek nitelikte olur da oradaki kardeşlerimiz burnu kanamadan hak ve hukuklarını korurlar" şeklinde konuştu.
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, Irak'taki son gelişmeler konusunda önemli açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Haydar Baş, Türkiye'nin, ABD'nin asker talebine kesinlikle olumlu cevap vermemesi gerektiğini belirtti.
ABD hesaba çekilmeliYazarımız Muharrem Bayraktar'ın sorularını cevaplandıran BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş, kimyasal, biyolojik silah iddiası ve Irak halkını özgürleştirme bahanesiyle Irak'a saldıran ABD'nin, ne kimyasal, ne biyolojik silah bulabildiğini, özgürlükten kastının da Irak petrolünün Amerikalılar tarafından özgürce talan edilmesi olduğunun ortaya çıktığını söyledi. Prof. Dr. Haydar Baş, ABD'nin Irak'ta bir savaş suçu işlediğini belirterek, "BM'nin en kısa zamanda ABD'yi hesaba çekmesi lazım. Aksi takdirde BM'nin varlığı ile yokluğu arasında bir fark kalmayacaktır" dedi.
İsrail'e zemin hazırlanıyorİstilâdan sonra Irak'taki yağmalara, tapu, nüfus dairelerindeki evrakların imhasına dikkat çeken Prof. Dr. Haydar Baş, bunların planlı olaylar olduğunun altını çizerek şöyle dedi:
"Yapılmak istenen, 'Burada Arap vardır, şu millet vardır' iddiasını zail kılıp daha sonra yerleştirilecek olan Yahudi kökenli insanlara zemin hazırlamaktır. Irak, güçlü bir devlet olarak İsrail'i tehdit ediyordu. İsrail'in bu tehdit algılamasının sona ermesi lazımdı. Erdi gözüküyor ama Irak'taki harekâtın sona erdiğini söylemek de mümkün değil. O toplumun % 65'i Şiî'dir. İçinden milli bir kahraman çıkartabilir. Bu mücadele yeniden başlayabilir. Bütün bunlar olmasın diye nüfus kütüklerinin yok edilmesi edilmesi lazımdı. Oraya tekrar konuşlanacak olan insanların kökeninin Arap olmaması, Yahudi asıllı olması ihtimali, yarın gündeme gelirse hiç şaşmayın."
Türkiye'nin takınması gereken tavırTürkiye'ye, "sakın Kuzey Irak'a girme" diyen ABD'nin, diğer taraftan "Bağdat'a gel" demesini değerlendiren Prof. Dr. Haydar Baş, takınmamız gereken tavrı şöyle dile getirdi:" Bağdat'taki vatandaş Müslüman. ABD'nin silahlı gücüne tepki koyacaktır, isyan edecektir, taşlayacaktır. Bu hadiseleri önlemek için Türk Silahlı Kuvvetlerini kullanmak ister. Müslüman halk, Müslüman Türk askerine, Amerikan askerine baktığı nazarla bakmaz. Bu sebepten dolayı bizden asker istemesi tabiidir. Bu noktada Türk siyasetinin vereceği cevap 'hayır' olmalıdır."
Stratejik müttefik oyunuABD'nin, Irak'tan hemen sonra Suriye ve İran'ı hedef göstermesinin, Irak'ta yaptıklarını gizleme yönünde kamuoyunu yönlendirme olduğunu söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, şöyle konuştu: "Bu demek değildir ki Suriye, İran, onun projesinde yok. Vardır. Çünkü, İsrail'e göre tehdit unsuru sadece Irak değildi; Suriye ve İran da tehdit unsurudur. Gelecek zaman içerisinde bu devletlerin ABD'nin ilgi alanına girmesi çok tabiî ve normaldir. Bu ilgi alanından bir tanesinin kesinlikle Türkiye Cumhuriyeti Devleti olduğunu unutmayalım. Burası bir bölge olduğuna göre kendimizi bu olayın dışında görmemiz, kendimizi kandırmak olur. Stratejik müttefik bir bakıyorsun İsrail'e 10 milyar dolar yardım ediyor, seninle ise '1 milyar doları vereceğim' diye adeta kedinin kuyruğu ile oynar gibi oynuyor. Nihai hedef bu bölgede Türkiye'dir. Çünkü, bu coğrafyanın kültürü, medeniyeti, maneviyatı ve de siyaseti bir devletten sorulur; o da Türkiye Cumhuriyeti Devletidir. 'Ben bunu kabul etmiyorum' dersen şamarı yediğin zaman kabul etme ile etmeme arasındaki farkı yaşarsın."
"Casus Belli"nin kalkması içinProf. Dr. Haydar Baş, Kerkük ve Musul'da yaşananlar karşısında Türkiye'nin yanlış tavrına dikkat çekti. Buradaki olayların sıradan olaylar olmadığını, müdahil olmamakla ortaya çıkacaklardan mes'ul kim olursa olsun tarih önünde hesabını verme mükellefiyetinde kalacağını söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, Türk Silahlı Kuvvetlerinin müdahil olma durumunun ortadan kalkmasını, peşmergelerin tamamının oradan çıkartılarak bölgenin tamamına Türkmenleri yerleştirme şartına bağladı. "Aksi taktirde, silahlı kuvvetlerimizin oraya müdahale etmesi zarureti vardır" diyen Prof. Dr. Haydar Baş, "Musul ve Kerkük hem Osmanlı hanedanının tapulu arazisidir. Hem, misak-ı milli hudutlarımızdadır. Hem de oradaki Türkmenlerin can ve mal emniyetini temin açısından müdahale hakkımızdır. Ümit ederiz ki bundan sonraki icraatlar bunları da telafi edecek nitelikte olur da oradaki kardeşlerimiz burnu kanamadan hak ve hukuklarını korurlar" şeklinde konuştu.