İsrail'in "Bağımsızlık Günü", Filistin'in "Felaket Günü"

Yıllardır Ortadoğu'nun göğsüne saplanmış bir hançer gibi duran İsrail kuruluşunun 60. yılını kutladı.Abdülhamit Han'dan İsrail devletini kurmak için Filistin'den toprak isteyen ve hiç ummadığı bir şekilde ağzının payını alarak huzurdan kovulan Siyonizm'in kurucusu Theodore Herzl'in adıyla anılan Herzl dağında Cumhurbaşkanı Şimon Peres, Başbakan Ehud Olmert ve Knesset Başkanı Dalia İtzik'in katılımıyla kutlamalar başladı. Kutlamalar gelecek hafta da devam edecek. Haftaya İsrail Bush, Tony Blair, Mikhail Gorbaçov, medya patronu Murdoch, Google ve Facebook'un kurucuları ve daha pek çok ismin katılacağı bir uluslararası konferans düzenleyecek. Herzl dağındaki törende konuşan Knesset Başkanı İtzik tehdit içeren, "bizim çocuklarımız, gerektiğinde savaş sanatını çok iyi bilirler" ifadelerini kullandı. İtzik'in sözlerinden de anlaşılacağı gibi İsrail, savaş çığırtkanlığından, Filistin halkına zulmetmekten ve Nil'den Fırat'a kadar uzanan Büyük İsrail hayalinden hiç vazgeçmeyecek.Ortadoğu'ya işgal ve zulüm getiren huzur ve güven içinde yaşamayı unutturan İsrail, Filistin'de 14 Mayıs 1948 yılında devlet olarak kuruluşunu ilan etmişti. İsrail İbrani takvimine göre 14 Mayıs'ı "Bağımsızlık Günü" olarak bayram havasında kutlarken, toprakları işgal edilerek 60 yıldır zulme mahkûm edilen Filistinliler ise bu günü "Felaket Günü" (El Nakba) olarak değerlendirip, gösteriler düzenleyerek protestolarını ettiler.İsrail hançeri İslam coğrafyasının göğsüne saplandıktan sonra kimse bir şey yapamadı/yapmadı. Oysa bir lider önceden hem de çok önceden uyarmıştı. İsrail hançerinin saplanacağını on bir yıl önce 1937'de tespit etmiş ve buna engel olunacağını açıkça dile getirmişti. Bu lider Mustafa Kemal Atatürk'ten başkası değildi. Şaşırdınız mı? Şaşırmayın, Atatürk birilerinin istismar ettiği veya diğerlerinin düşman olduğu gibi birisi değildi. Atatürk, Yahudileri Siyonist diye eleştirip iktidara geldiklerinde İsrail'le Türkiye tarihinin en kapsamlı askeri ve istihbarat anlaşmalarını imzalayan sözde muhafaza(kâr) ve pabucu dama atılmış politikacı gibi de değildi. Atatürk bu sözde muhafaza(kâr) politikacılardan çok daha fazla Filistin'e sahip çıkmıştır. Atatürk ne demişti?Ankara'da Milli Arşiv'de 030 10 266 793 25 numaralı dosyada bulunan bir belgeye göre, Atatürk'ün Kutsal Topraklarla ilgili olarak TBMM'de yaptığı bu konuşmanın metni şöyle:"...Biz vakıa birkaç sene Araplardan uzak kaldık. Fakat şimdi kendimize kâfi derecede güvenip ve kudretimizi bildiğimiz için İslamiyet'in mukaddes yerlerinin Musevilerin ve Hıristiyanların nüfuzunun altına girmesine mani olacağız. Binaenaleyh şunu söylemek istiyoruz ki; buraların Avrupa emperyalizminin oyun sahası olmasına müsaade etmeyeceğiz. Biz şimdiye kadar dinsiz ve İslamiyet'e lakayt olmakla itham edildik. Fakat bu ithamlara rağmen peygamberin son arzusunu yani, mukaddes toprakların daima İslam hâkimiyetinde kalmasını temin için hemen bugün kanımızı dökmeye hazırız. Cedlerimizin, Selahaddin'in idaresi altında, uğrunda Hıristiyanlarla mücadele ettikleri toprakların yabancı hâkimiyet ve nüfuzunun altında bulunmasına müsaade etmeyeceğimizi beyan edecek kadar bugün, Allahın inayeti ile kuvvetliyiz. Avrupa bu mukaddes yerlere temellük etmek için yapacağı ilk adımda bütün İslam âleminin ayaklanıp icraata geçeceğine şüphemiz yoktur."18.07.2006 tarihli Yeni Mesaj gazetesinde bu köşede yine yer verdiğim Atatürk'ün Filistin'le ilgili yukarıdaki sözlerini lütfen dikkatlice bir kez daha okuyunuz. Bugün Filistin'deki insan hakları ihlallerine bir taraftan timsah gözyaşları döküp diğer taraftan İsrail'le anlaşma imzalayan sözde muhafaza(kâr) politikacılarla Atatürk arasındaki ne kadar büyük bir kalite farkı olduğunu umarım bu yazı ortaya koyabilmiştir.