İstanbul'da tarihi zirve
Türkiye'nin ev sahipliğinde düzenlenen Suriye konulu dörtlü zirvede ana gündem, İdlib'deki ateşkesin sağlamlaştırılması ve Suriye krizine siyasi çözüm için ortak çabalar oldu.
İstanbul'da Vahdettin Köşkü'ndeki dörtlü zirveye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ev sahipliği yaptı. Başta Rus, Alman, Fransız basını olmak üzere yerli ve yabancı birçok basın mensubu zirveyi takip etmek için Vahdettin Köşkü'nde mevzilendi.
Zirve dolayısıyla konuk ülkelerin bayrakları Vahdettin Köşkü'nde göndere çekildi. Zirveye Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Almanya Başbakanı Angela Merkel ve BM Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura da katıldı.
Ana gündem İdlib
Sahadaki gelişmeler, Soçi mutabakatının ardından İdlib'deki durum ve Astana ve Cenevre platformlarında sürdürülen siyasi çözüm süreci, zirvenin ana gündemini oluşturdu.
Suriye krizine kalıcı çözüm bulunmasına yönelik ortak çabaların uyumlulaştırılmasının hedeflendiği zirvenin sonunda dört ülke lideri ortak bildiriyi kabul etti.
BM Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura ve Astana platformunun Cenevre'de oluşturduğu 'küçük grup'tan temsilciler, bu zirvede ilk kez bir araya geldi.
Zirve, İdlib için gündeme gelmişti
Zirvenin ilk duyurusunu Cumhurbaşkanı Erdoğan, 29 Temmuz'da, Suriye'nin kuzeyindeki İdlib'de bir insani felaket olasılığı gündeme geldiği dönemde yapmıştı.
Beşşar Esad yönetimi, Suriye'nin orta ve güney cephelerini abluka ve tehcir yoluyla ele geçirmelerinin ardından İdlib'e yığınak yapmaya başlamıştı. Türkiye, bu süreçte yaklaşık 4 milyon sivilin barındığı İdlib'de çatışma olması durumunda katliam, insani kriz ve yeni göç dalgasıyla karşılaşılma tehlikesine karşın diplomasi trafiğine hız verdi.
İdlib için Tahran'da Türkiye, İran ve Rusya'nın katıldığı Suriye konulu zirvelerin üçüncüsü gerçekleştirilmişti.
Başkan Erdoğan, Tahran zirvesinde İdlib'de ateşkes çağrısı yapmış, 17 Eylül'de ise Rus mevkidaşı Putin ile Soçi'de ateşkesin korunması için ek önlemler üzerinde anlaşmıştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 23 Ekim'deki açıklamasında, "Özellikle İdlib başta olmak üzere birçok konuyu ele alma fırsatını yakalayacağız. Temennim odur ki Suriye'de özellikle İdlib başta olmak üzere buraya huzurun gelmesi konusunda burası ciddi bir adım olsun" ifadelerini kullanmıştı.
Fransa, Almanya ve Rusya ne düşünüyor?
Alman yetkililer, zirveye ilişkin açıklamalarında Türkiye'nin Soçi mutabakatıyla oldukça özel bir sorumluluk üstlendiği, mutabakatı destekledikleri ve İstanbul zirvesinin mutabakatın uygulanmasına katkıda bulunacağını umduklarını vurguladı.
Fransa ise İdlib'deki ateşkesin kırılgan olduğuna, hızlı bir şekilde sağlamlaştırılması gerektiğine işaret ederek, zirveyi anayasa komitesi kurulmasını hızlandırmak ve siyasi süreci başlatmak için bir fırsat olarak niteledi.
Alman ve Fransız yetkililerin mesajlarında, Rusya'ya tavrını açıkça ortaya koyma ve Esad yönetiminin müttefiki olarak sorumluluk üstlenme çağrısı yapıldı.
Rusya ise İstanbul zirvesinden dönüm noktası niteliğinde karar çıkmasının beklenmemesi gerektiğine işaret ederek, zirvenin dört ülke arasında iş birliği alanları için fikir teatisi yapmak için önemli bir platform olacağına dikkati çekti.
İdlib'de son durum
Türkiye ve Rusya'nın 17 Eylül'de vardığı mutabakatın ardından askeri muhalifler, belirlenen silahsızlanma bölgesinden ağır silahlarını çekme işlemini 10 Ekim'de tamamladı.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar yaptığı açıklamada, radikal grupların büyük bir kısmının da çekildiğini bildirmişti.
Ancak Suriye ordu güçleri, 17 Eylül'den bu yana İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi ve muhaliflerin ağır silahlarını çektiği bölgelere topçu saldırılarını aralıklarla sürdürüyor.