İstanbul'un fethini Atatürk'le kutlamak

Tarihte gerçekleşen fetihler ve zaferler, elde tutulabilen coğrafyalarda bir anlam taşır ve kutlanabilir.

Bugün İstanbul'un fethini 567. yıldönümünde kutlayabiliyoruz, Malazgirt zaferini anabiliyoruz, çünkü kutlayabilecek bir vatan var, millet var.

Eğer İstanbul elimizden çıksaydı, Gazi Mustafa Kemal İstanbul'u İngilizlerin işgalinden kurtarmasaydı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni kurmasaydı, Türk Milletinin değerlerini, namusunu, şerefini korumamış olsaydı, söyler misiniz, neyi kutlayacaktık, nerede ve kiminle kutlayacaktık?

Fethin 567. yıldönümünde bu gerçekleri ilk kez hatırlayan ve hatırlatan lider Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Av. Hüseyin Baş oldu.

İstanbul'un fethinin yıldönümü için sosyal medya hesabında yayınladığı mesajında Sayın Baş önce ünlü şair Necip Fazıl Kısakürek'in, "Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar, onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar" mısralarına yer verdi ve ardından şu ifadeleri kullandı:

"Bir gencin neler başarabileceğinin göstergesi olan fethin 567. yıldönümünü kutlar, İstanbul'u işgalden kurtararak fethi anlamlı ve baki kılan Mustafa Kemal Atatürk'ü rahmetle ve minnetle anarım."

Bir cümleyi bu kadar anlamlı kılabilmek ve aynı cümlede birçok önemli mesajı verebilmek çok farklı bir kabiliyet ve bu özellik Hüseyin Baş'ta fazlasıyla var.

Fetih kutlamasında, fethi taçlandıran, baki kılan Atatürk'e yer veren ilk lider Hüseyin Baş oldu dedik.

Hemen ardından Kılıçdaroğlu da benzer bir mesaj yayınlayıverdi.

Türkiye'de yıllarca siyaset yapmış olan siyasiler dün Prof. Dr. Haydar Baş'ın söylemlerinden, projelerinden kopya çekiyorlardı, bugün de BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş'tan kopya çekiyorlar.

Gelenek bozulmadı.

İktidarıyla, muhalefetiyle her seçimde siyasiler Prof. Dr. Baş'ın ağzına bakıyorlardı, seçim projelerini buna göre belirliyorlardı.

Şimdi de aynen devam ediyor.

BTP, merhum Lideriyle olduğu gibi, yeni genç Lideriyle de çözümün tek adresi olmaya, kopya çekilen siyasi hareket olmaya devam ediyor.

Türkiye'nin çözümle buluşup, sorunlarından kurtulabilmesi için değişmesi gereken tek şey milletimizin tercihi...

Türkiye'de iki temel siyaset anlayışı var, "Ne AB ne ABD, tek çözüm bağımsız Türkiye" diyen, "Bu vatan bizimdir, bizim kalacaktır" diyen sözde değil, özde Atatürkçü olan ve bu hedefler doğrultusunda mükemmel projeler, modeller üreten tek kadro olan BTP; ve diğerleri...

Milletimiz bugüne kadar hep diğerlerini tercih etti, sonra bekledi ki çözüm gelsin.

İcazetini okyanus ötesinden, Brüksel'den alanlar, Okyanus Ötesi'ne ve Brüksel'e hizmet ederler; icazeti gerçekten milletten alanlar ise millete hizmet eder.

Biz Türk Milleti olarak Ata'mızın vefatından sonraki dönemde tercihlerimizde hep Okyanus Ötesi'nin ve Brüksel'in icazetini aradık; kayıkçı kavgalarına göre, Soros basınının gündem etmesine göre, caddelerdeki bayrak sayısına, dağıtılan erzak ve kömürlere göre seçimimizi yaptık...

Sonuç ortada...

Bu şekilde yapılan tercihlerle bir çözüme ulaşamadığımızı anlamamız lazım.

Millet olarak artık bakışımızı değiştireceğiz ve de proje ve çözüm odaklı bir siyaset anlayışını benimseyeceğiz.

Seçimlerde projeler yarışacak.

İşte o zaman her gelen siyasi bir öncekinin bayrağını daha yukarılara dikmek için çalışır.

Gelen siyasiler tiyatro oynamak için değil, milletine hizmet etmek için gelir.

Bugüne kadar bu anlayışı ortaya koyan, seçimlere ve siyasete bu gözle bakan tek siyasi hareket BTP oldu.

Dikkat edin, kurulduğu 2001 yılından bugüne ortaya koyduğu projelere, Türkiye'de dünyada başardıklarına bakın, ne iktidar ne de muhalefet partileri birçok imkana sahip olmalarına rağmen bunları ortaya koyamadı.

Hatta daha ötesi, Sayın eski vali Nuri Okutan'ın ifadesiyle Prof. Dr. Haydar Baş devletin başaramadığını başardı.

Meclis'te bile değilken bu kadar dünya çapında başarılara imza atan BTP, söyler misiniz, iktidar olduğunda neler başarmaz.

İşte yanlış tercihlerimiz sebebiyle bugüne kadar bu fırsatı kaçırdık, bundan sonra ayıkalım.

Millet olarak bir ve beraber olalım, tercihimizi çözümden yani BTP'den yana kullanalım.

Ki böylece egemenlik gerçekten millete ait olabilsin.

Milli İrade tecelli edebilsin.