Son asgari ücret artışından sonra işten çıkarmaların arttığına şahit oluyoruz.
En son İstanbul'da bir okulda 3 hademe bu yüzden işinden oldu.
Devletin verdiği müstahdem yeterli gelmediği için her okul, ailelerden topladığı aidatlarla ilave personel alır. Bu personel koca okulun bütün temizlik işlerini görür. Fakat asgari ücretin artması ve beraberinde sigorta maliyetlerinin de yükselmesiyle okullar bu yükü taşıyamaz hale geldi.
Zaten üzerlerinde yeterince yük bulunan aileler, okullardan gelen bu ekstra talebi kaldıramıyorlar artık. Bundan dolayı da okullardaki müstahdemler işten çıkartılıyor.
Bir başka örnek de yine İstanbul'dan, bir siteden?
Güvenliği ve temizlik görevlileri bulunan 300 daireli bir sitede asgari ücret artışından dolayı site yönetimi aidatları yükseltir. Fakat kat malikleri bu aidat artışından son derece rahatsız olurlar. Kimisi, böyle bir aidat artışını gereksiz gördüğü için kimisi de site yönetiminin böyle bir zam yapma yetkisinin olmadığını öne sürerek aidat artışlarına itiraz ederler. Hatta imzalar toplanır. Site yönetimi de aidat artışının zorunlu olduğunu belirtir ve haklı olduklarında ısrar eder.
Şuan için sözü edilen sitede henüz işten çıkarma olmadı ama bu iş eğer uzarsa birkaç kişi de burada işinden olacak.
Eskişehir'de, Denizli'de, Bursa'da ve daha birçok ilde organize sanayi bölgelerinde de işten çıkarmaların yaşandığını duyuyoruz.
Alışveriş merkezlerine gittiğimizde gözümüze ilk çarpan şeyin kiralık boş dükkanlar olduğunu da görüyoruz.
Henüz asgari ücretin artmadığı ve terörün şehirleri harabeye çevirmediği 2015 dönemini ele alan TÜİK'in istatistiklerinde bile işsizlik oranı bir önceki yıla göre arttı. Özellikle genç işsizlik oranı ürkütücü boyutlara ulaştı.
Bunun yanında hukuk mahkemelerine aralarında birçok ünlü şirketin de bulunduğu 1000'i aşkın şirket iflas erteleme başvurusunda bulundu.
Ayrıca Ege ve Akdeniz sahillerinde de toplan 1.300 otel satılığa çıkarıldı.
Şimdi geldik zurnanın 'zırt' dediği yere?
Demek ki neymiş; Prof. Dr. Haydar Baş'tan esinlenerek asgari ücreti artırmak marifet değilmiş. Senin yönettiğin Türkiye'nin koşulları buna imkan vermiyormuş. Bu iş senin işin değilmiş!..
CHP'nin, MHP'nin veya HDP'nin yapabileceği bir iş mi? Tabiî ki hayır. Onların da asgari ücreti yükseltme imkânları yok. Bunlar da iktidar olsalar sonuç değişmezdi.
Zaten, Prof. Dr. Haydar Baş neden yapamayacaklarını defalarca açıklamıştı.
Sayın hocamız asgari ücreti 5 bin lira derken kafadan atmıyordu. Türkiye'nin kaynaklarını kullanarak bu parayı vereceğini söylüyordu. Milli Ekonomi Modeli'ni uygulayarak bu sonuca ulaşıyordu. Asgari ücret artışını işverene yüklemiyordu. Devletin kaynaklarını yine devletin vatandaşıyla paylaşıyordu.
Peki, iktidar ne yaptı?
Asgari ücreti 5.000 TL değil, 1.300 TL olarak ilan etti. Güya mantıklı bir rakam olarak seçmenin gözünü boyadı!
Sonra ne yaptı?
Asgari ücret artışını işverenin sırtına yükledi, işten çıkarmaların önünü açtı. Sonra da "Bakın ben asgari ücreti söz verdiğim gibi 1.300 TL yaptım" diye hava attı. Bu zammı eğer sen yaptıysan lütfen söyler misin insanlar niçin patır patır işten çıkartılıyor?
Fakat iş yandaş şirketlere gelince ülkenin bütün kaynakları önüne seferber ediliyor. Mesela Artvin'de mahkemenin kararına ve vatandaşın itirazına rağmen oradaki madenler birilerine peşkeş çekiliyor!
İşte Sayın Haydar Baş, ülkenin kaynaklarını birilerine peşkeş çekmeyecek, vatandaşıyla paylaşarak bu 5.000 TL'yi verecekti.
Eğer bunu yapabilseydin ancak o zaman doğru kopya çekmiş olurdun. Çektiğin kopyayı da eline yüzüne bulaştırmazdın.
Şu an olduğu gibi?
En son İstanbul'da bir okulda 3 hademe bu yüzden işinden oldu.
Devletin verdiği müstahdem yeterli gelmediği için her okul, ailelerden topladığı aidatlarla ilave personel alır. Bu personel koca okulun bütün temizlik işlerini görür. Fakat asgari ücretin artması ve beraberinde sigorta maliyetlerinin de yükselmesiyle okullar bu yükü taşıyamaz hale geldi.
Zaten üzerlerinde yeterince yük bulunan aileler, okullardan gelen bu ekstra talebi kaldıramıyorlar artık. Bundan dolayı da okullardaki müstahdemler işten çıkartılıyor.
Bir başka örnek de yine İstanbul'dan, bir siteden?
Güvenliği ve temizlik görevlileri bulunan 300 daireli bir sitede asgari ücret artışından dolayı site yönetimi aidatları yükseltir. Fakat kat malikleri bu aidat artışından son derece rahatsız olurlar. Kimisi, böyle bir aidat artışını gereksiz gördüğü için kimisi de site yönetiminin böyle bir zam yapma yetkisinin olmadığını öne sürerek aidat artışlarına itiraz ederler. Hatta imzalar toplanır. Site yönetimi de aidat artışının zorunlu olduğunu belirtir ve haklı olduklarında ısrar eder.
Şuan için sözü edilen sitede henüz işten çıkarma olmadı ama bu iş eğer uzarsa birkaç kişi de burada işinden olacak.
Eskişehir'de, Denizli'de, Bursa'da ve daha birçok ilde organize sanayi bölgelerinde de işten çıkarmaların yaşandığını duyuyoruz.
Alışveriş merkezlerine gittiğimizde gözümüze ilk çarpan şeyin kiralık boş dükkanlar olduğunu da görüyoruz.
Henüz asgari ücretin artmadığı ve terörün şehirleri harabeye çevirmediği 2015 dönemini ele alan TÜİK'in istatistiklerinde bile işsizlik oranı bir önceki yıla göre arttı. Özellikle genç işsizlik oranı ürkütücü boyutlara ulaştı.
Bunun yanında hukuk mahkemelerine aralarında birçok ünlü şirketin de bulunduğu 1000'i aşkın şirket iflas erteleme başvurusunda bulundu.
Ayrıca Ege ve Akdeniz sahillerinde de toplan 1.300 otel satılığa çıkarıldı.
Şimdi geldik zurnanın 'zırt' dediği yere?
Demek ki neymiş; Prof. Dr. Haydar Baş'tan esinlenerek asgari ücreti artırmak marifet değilmiş. Senin yönettiğin Türkiye'nin koşulları buna imkan vermiyormuş. Bu iş senin işin değilmiş!..
CHP'nin, MHP'nin veya HDP'nin yapabileceği bir iş mi? Tabiî ki hayır. Onların da asgari ücreti yükseltme imkânları yok. Bunlar da iktidar olsalar sonuç değişmezdi.
Zaten, Prof. Dr. Haydar Baş neden yapamayacaklarını defalarca açıklamıştı.
Sayın hocamız asgari ücreti 5 bin lira derken kafadan atmıyordu. Türkiye'nin kaynaklarını kullanarak bu parayı vereceğini söylüyordu. Milli Ekonomi Modeli'ni uygulayarak bu sonuca ulaşıyordu. Asgari ücret artışını işverene yüklemiyordu. Devletin kaynaklarını yine devletin vatandaşıyla paylaşıyordu.
Peki, iktidar ne yaptı?
Asgari ücreti 5.000 TL değil, 1.300 TL olarak ilan etti. Güya mantıklı bir rakam olarak seçmenin gözünü boyadı!
Sonra ne yaptı?
Asgari ücret artışını işverenin sırtına yükledi, işten çıkarmaların önünü açtı. Sonra da "Bakın ben asgari ücreti söz verdiğim gibi 1.300 TL yaptım" diye hava attı. Bu zammı eğer sen yaptıysan lütfen söyler misin insanlar niçin patır patır işten çıkartılıyor?
Fakat iş yandaş şirketlere gelince ülkenin bütün kaynakları önüne seferber ediliyor. Mesela Artvin'de mahkemenin kararına ve vatandaşın itirazına rağmen oradaki madenler birilerine peşkeş çekiliyor!
İşte Sayın Haydar Baş, ülkenin kaynaklarını birilerine peşkeş çekmeyecek, vatandaşıyla paylaşarak bu 5.000 TL'yi verecekti.
Eğer bunu yapabilseydin ancak o zaman doğru kopya çekmiş olurdun. Çektiğin kopyayı da eline yüzüne bulaştırmazdın.
Şu an olduğu gibi?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Eyüp Kabil / diğer yazıları
- Kötü kopya / 06.07.2023
- Asrın ahlaksızlığı / 18.02.2023
- İmar affını ‘kader’ çıkarmadı / 11.02.2023
- EYT’liler ilk maaşı ne zaman alır? / 04.02.2023
- Altılı Masa artık yok! / 28.01.2023
- Avantajları kaybeden seçimi kaybeder / 21.01.2023
- Basit bir ekonomi dersi! / 15.07.2022
- Hz. Ali'yi sevmek / 12.07.2022
- Teşekkürler… / 10.07.2022
- “Sarı bürokratlar”a sesleniş! / 26.05.2022
- Asrın ahlaksızlığı / 18.02.2023
- İmar affını ‘kader’ çıkarmadı / 11.02.2023
- EYT’liler ilk maaşı ne zaman alır? / 04.02.2023
- Altılı Masa artık yok! / 28.01.2023
- Avantajları kaybeden seçimi kaybeder / 21.01.2023
- Basit bir ekonomi dersi! / 15.07.2022
- Hz. Ali'yi sevmek / 12.07.2022
- Teşekkürler… / 10.07.2022
- “Sarı bürokratlar”a sesleniş! / 26.05.2022