Alınan her ekonomik tedbir veya karar, 'kurulu düzen'de bir taşın yerinden oynamasına yol açıyor. Hükümetin 'enflasyonu indirme' politikalarının sonucu, piyasadan para çekildi. İnsanlar artık eskisi gibi harcama yapmıyorlar. Gelirleri azalan insanlar, harcamalardan tasarruf yapma ihtiyacını hissedince ve gelecek korkusu da buna eklenip harcamalar daha da azalınca, 'ekstra durgunluk' baş gösteriyor. Bunun şehirlerarası yolcu taşımacılığına yansıması, 'seyahatlere harcanacak paranın azalması' şeklinde oldu. Diğer bir deyişle; zorunlu olmayan seyahatler de, 'seyahatten vazgeçme, seyahati seyreltme' gibi azalmalar yaşanmaya başladı. Bu da sektörün taşıyacağı toplu yolcu sayısı azalma demektir. Buna bağlı olarak, yolcu sayısının daha fazla azalması korkusuyla, alım gücü düşen yolculara yeterli taşıma fiyatı uygulanamamış, maliyet artışları fiyatlara tam yansıtılamamış, bu yolla da olumsuzluk yaşanmıştır. Yolculara ilişkin bu durum, sektörün unsurlarına değişik biçimlerde ya da değişik oranlarda yansımıştır. Yeni durumdan en büyük zararı otobüs sahipleri görmüştür. Öncelikle yolcunun azalmasına bağlı olarak, hatta seferlerinin bazılarına iptal edilmesine rağmen, doluluk oranları düşmüş, düşük olan fiyatlar da buna eklenince önemli ölçüde delir kaybına uğramışlardır. Satılan biletlerin gelirlerinden, firma ve acentelerin değişik hizmet ve harcamalar için yaptığı kesintiler sonrasında ellerine geçen paralar, bazen zorunlu sefer maliyetlerini dahi karşılamada yetersiz kalmıştır. Geleceğe borçMazot, otogar, otoyol, köprü, personel parasını verince elde bir şey kalmıyor. Bırakın taksiti ve amortismanı, bazen mazotu bile borçla alındığı oluyor. Böyle durumlarda otobüs sahipleri açıkları ya diğer gelirlerinden ya da eski tasarruflarından karşılıyor. Bazen de 'geleceğe borç' olarak aktarıyor; hatta iflas da ediyor. Mevcut durumdan zarar gören bir unsur da, firmalar ve acenteler. Kendi arabalarından para kazanmadıkları gibi, kestikleri komisyonlar düşüyor. Herkes zannediyor ki onların işi iyi. Şu iyi bilinmeli ki; onlar, sefer başı, otobüs başı para kazanıyor. Yolcu sayısı ve bilet ücretine bağlı olarak bilet satış geliri azalan otobüsten kesilen komisyonda az oluyor. Komisyon azaldı diye komisyon oranını artırmakta imkansız. Zira otobüs sahibinin durumu ortada. Bırakın artırmayı, kendisi kötü durumda olsa da, daha kötü olan otobüs sahibi için komisyon oranı düşürenler bile var. Otogar, otoyol, köprü gibi yerleri işletenler ise neredeyse zarar etmiyor. Zira onlar; yolcu sayısına, otobüsün dolu boş oluşuna, bilet ücretine bakmadan belirli bir parayı kesiveriyor. Enflasyona karşı da ücretlerini artırıyor. Belki sefer sayılarının düşmesinden dolayı yüzde 10-15 gibi bir kayıpları olabilir. Hele otogar ve köprü gibi seçeneği olmayan zorunluluklara da istenen para mecburen veriliyor. Köprülerin ve gazetelere yansıyan otogar kazançlarının yolu bu olmalı...Fotoğraf 'flu' ama...Fotoğrafı kısaca ortaya koyduktan sonra, biraz da geleceğe yönelik düşünmek gerekiyor. Beş yıldır 'taşımacılık sektörü'nde çalkantılar yaşanıyor. Henüz emareleri ya yok, ya da çok az. Bir de 'havacılık sektörüyle rekabet' yaşıyoruz. Buna rağmen yılın ikinci yarısında iyileşmenin gözle görülür olmasını hem diliyor, hem de bekliyorum. 2006 ve 2007 yılları, 'tam performans'la çalışan dönem olacak gibi görünüyor. Tabii bunlar her şeyin yolunda gittiği kabulüne göre yapılmış tahminler. Birileri 'ülkeye ekstra iyilik yapacağım' diye tüy dikmeye kalkışırsa, hesap kitap yine şaşabilir. Aman dikkat! İşi rayından çıkarmayın. Son ve sevindirici tahminim şu: Otobüsçülükteki iyileşmenin, diğer sektörlerden önce başlayacağını düşünüyorum. Bu yaz bile olumlu bir iyileşme bekliyorum.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- RESUL BALCI: Karlar düşerken / 22.02.2025
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012