Japon ekonomisinin kodları bu kitapta

VakıfBank Kültür Yayınları'nın iktisat kitaplığı, Bai Gao'nun kaleme aldığı ve Bahar Hazal Öztürk'ün dilimize çevirdiği "Ekonomik İdeoloji ve Japon Endüstri Politikası" eseriyle genişlemeye devam ediyor. İktisadi büyümede kurumların rolü, iktisat yazınında geniş bir yer tutar. Japonya'nın II. Dünya Savaşı sonrasında sergilediği mucizevi iktisadi büyüme performansı da uzun süre Japon ekonomi yönetiminin amiral gemisi olan MITI (Ministry of International Trade and Industry) ile açıklanmıştır. Bai Gao, kitabında Japon ekonomisinin iki dünya savaşı arası dönemden savaş sonrası döneme (1931-1965) evrimini inceliyor. Kurumların politika oluşturma süreçlerini mercek altına alarak endüstri politikalarının entelektüel temellerini gün yüzüne çıkarıyor. Birincil ve ikincil kaynaklardan politikaların tarihini soruşturan Gao, Japon ekonomi yönetiminin ekonomik problemleri nasıl tanımladığını, dünyayı nasıl algıladığını ve küresel sistemdeki değişimlere nasıl yanıt verdiğini analiz ediyor. "Ekonomik İdeoloji ve Japon Endüstri Politikası", yalnızca Japonya'nın kalkınmasını açıklamakla kalmıyor; okuyucularını neoklasik iktisat düşüncesinin evrensellik iddiasını ve kapitalizmin türlerini sorgulamaya davet ediyor.


Kitaptan bir pasaj

"Günümüz Japon kapitalizmi, sadece savaş dönemi Japonya'sının bir mirası mı yoksa savaş sonrası dönemde yeni gelişmelerden etkilendi mi? Eğer ikinci seçeneği kabul edersek, bu yeni gelişmeler nelerdir? Bu kitap doğrudan bu konulara odaklanıyor: Büyük Buhran ile İkinci Dünya Savaşı'nın sonu arasındaki dönemde geç gelişmiş bir ulus olarak zenginliğin nasıl yaratılacağına dair kendine özgü bir dizi ekonomik fikir ve ideolojiye sahip olan Japon kalkınmacılığının ortaya çıkışını gözler önüne seriyor ve savaş sonrası gelişimini tartışıyor. Geniş bir tarihsel perspektiften bakıldığında bu çalışma, 1931 ve 1945 yılları arasında bu fikirler ve ideolojilerce beslenen devletin yeni politikalarının ve ekonomideki kurumsal reformların, Japon kapitalizminin 1930 öncesi uygulamalardan önemli ölçüde ayrılmasının nasıl gerçekleştiğini gösteriyor. Dahası, birçok savaş dönemi ideolojisi ve kurumu, savaş sonrası demokratik reformlardan sağ çıkmış ve 1940'ların sonundaki ekonomik krizle mücadele etmek üzere güçlendirilmiştir; bunlar, 1950'ler deki Soğuk Savaş şartlarına ve küresel teknoloji devrimine oldukça iyi uyum sağlamış, ayrıca 1960'larda ticaret ve sermaye yatırımının liberalleşmesiyle daha da geliştirilmiştir."