Jeopolitik gerilimler ve iklim krizi tarımı etkiliyor
2025 yılı, küresel tarım sektörü açısından yalnızca üretim değil, aynı zamanda politik ve çevresel kırılganlıkların kesiştiği bir döneme işaret ediyor
20.07.2025 14:06:00
Ahmet Turan Yiğit
Ahmet Turan Yiğit





2025 yılı, küresel tarım sektörü açısından yalnızca üretim değil, aynı zamanda politik ve çevresel kırılganlıkların kesiştiği bir döneme işaret ediyor. OECD'nin yayımladığı son rapora göre, dünya genelinde tarım ürünlerinin üretimi ve ticareti; Rusya-Ukrayna savaşı, Orta Doğu'daki gerilimler ve iklim değişikliğine bağlı aşırı hava olayları nedeniyle ciddi baskı altında.
Özellikle ihracat kısıtlamaları, uluslararası ticaret sisteminde zincirleme etkiler yaratıyor. Bazı ülkeler, gıda güvenliğini sağlamak adına tarım ürünlerinin dış satımını sınırlandırırken, bu durum küresel fiyat dalgalanmalarını tetikliyor. Aynı zamanda çiftçi protestoları, tarım politikalarının sosyal boyutunu yeniden gündeme taşıyor.
2021-2023 döneminde tarım sektörüne verilen yıllık destek 842 milyar doları bulurken, bu miktarın %37'si Çin, %15'i ABD, %14'ü Hindistan ve %13'ü Avrupa Birliği tarafından sağlandı. Bu dağılım, gelişmekte olan ekonomilerin tarımsal üretimdeki rolünün giderek arttığını gösteriyor.
Verimlilik artışı, üretim kapasitesini yükseltse de tek başına yeterli olmuyor. OECD, sürdürülebilirlik odaklı üretim modellerinin benimsenmesi gerektiğini vurgularken; çevresel etkileri azaltan, doğal kaynakları koruyan ve inovasyonu teşvik eden politikaların öncelik kazanması gerektiğini belirtiyor.
Küresel tarım artık yalnızca gıda üretimi değil; aynı zamanda iklim, ekonomi ve sosyal adalet ekseninde şekillenen çok boyutlu bir mücadele alanı haline geliyor.
Özellikle ihracat kısıtlamaları, uluslararası ticaret sisteminde zincirleme etkiler yaratıyor. Bazı ülkeler, gıda güvenliğini sağlamak adına tarım ürünlerinin dış satımını sınırlandırırken, bu durum küresel fiyat dalgalanmalarını tetikliyor. Aynı zamanda çiftçi protestoları, tarım politikalarının sosyal boyutunu yeniden gündeme taşıyor.
2021-2023 döneminde tarım sektörüne verilen yıllık destek 842 milyar doları bulurken, bu miktarın %37'si Çin, %15'i ABD, %14'ü Hindistan ve %13'ü Avrupa Birliği tarafından sağlandı. Bu dağılım, gelişmekte olan ekonomilerin tarımsal üretimdeki rolünün giderek arttığını gösteriyor.
Verimlilik artışı, üretim kapasitesini yükseltse de tek başına yeterli olmuyor. OECD, sürdürülebilirlik odaklı üretim modellerinin benimsenmesi gerektiğini vurgularken; çevresel etkileri azaltan, doğal kaynakları koruyan ve inovasyonu teşvik eden politikaların öncelik kazanması gerektiğini belirtiyor.
Küresel tarım artık yalnızca gıda üretimi değil; aynı zamanda iklim, ekonomi ve sosyal adalet ekseninde şekillenen çok boyutlu bir mücadele alanı haline geliyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.