Önce çokça anlatılan bir maymun deneyi: "Bir kafese beş maymun koyarlar. Ortaya bir merdiven kurarlar. Kafesin tepesine de iple muz asarlar. Maymunlardan biri merdivenleri çıkarak muzlara ulaşmak istediğinde, dışarıdan üzerine soğuk su sıkarlar. Sonra maymunlardan biri dışarı alınıp, yerine yeni bir maymun konulur. Muzlara ulaşmak için merdivene tırmanmak istediğinde diğer dört maymun buna izin vermez ve yeni maymunu döverler. Daha sonra ıslanmış maymunlardan biri daha yeni bir maymunla değiştirilir. O da merdivene yaptığı ilk atakta dayak yer. Bu ikinci yeni maymunu en şiddetli ve istekli döven sonradan kafese giren ilk maymundur!Bunların en yeni gelen maymunu niye dövdükleri konusunda hiçbir fikirleri yoktur! Yine de şiddetle onu döverler. Tepelerinde bir salkım muz aslılı olduğu halde artık hiçbiri merdivene yaklaşmamaktadırlar. Neden mi? Çünkü burada işler böyle gelmiştir ve böyle gitmektedir." (http://blog.milliyet.com.tr/darwin-in-anisina--maymun--muz-ve-kafes/Blog/?BlogNo=102858)Bu hikâye aslında hem günümüz Türkiye'sini hem de bütün İslam dünyasının hal-i pür-melalini çok güzel, etkili, vurgulu ve çarpıcı bir şekilde sembolik bir kurgu içinde açıklamaktadır. Gerek Türkiye'de Türk milleti, gerek diğer Müslüman milletler, emperyalist Haçlı Siyonist Batı tarafından kendi ülkelerinde siyasi, ekonomik, kültürel, askerî her anlamda dışarıdan güdümle kafese tıkılmışlardır. Emperyalist odaklar, Müslümanlara kendi ülkelerini kendilerine bir hapishane, bir kafes haline getirmiştir. Müslümanlar, siyasi, ekonomik, bilimsel, teknolojik, askerî, kültürel anlamda Batı tarafından tek taraflı bağımlılık, kölelik ve esaret kafesine tıkılmıştır. Diğer İslam ülkeleri ve Türkiye, istiklallerini kaybetmiştir. Muzlar da Müslümanların kendi ülkelerinin yeraltı ve yerüstü bütün zenginlikleri, dinî ve millî bütün kutsal değerleri, maddi ve manevi bütün varlıklarıdır. Müslümanların kendilerine ait bu muzları yani bütün değerlerini almaları, istifade etmeleri, kullanmaları, istedikleri gibi özgürce tasarruf etmeleri en doğal haklarıdır. Ama Müslümanlar ellerini kendi kaynaklarına uzattığı zaman yani kendi zenginliklerini kendileri kullanmak istedikleri zaman emperyalist Batı, dışarıdan hemen tazyikli suyu sıkıyor ve Müslümanı yere düşürüp korkutuyor. Mesela diyor ki; madenlerine elini uzatma, onlar benim malımdır, sen kullanmaya kalkarsan seni baskıyla, tazyikli suyla yere sererim. Bir süre sonra emperyalist Haçlı Batı, haricî bedhah olarak dışarıdan kendisi baskı yapmayı bırakır, içerden ayarladığı dahilî bedhah olan yerli işbirlikçiler eliyle Müslümanları kendi kaynaklarına uzanmaktan mahrum eder. Tazyikli suyla terbiye ettiği, köleleştirdiği, mankurtlaştırdığı PKK, IŞİD gibi örgütler çıkarır, Müslümanları bunlara dövdürür. Ya da liberal, sağcı, solcu, İslamcı gibi etiketlerle birtakım siyasetçi, cemaatçi vs ayarlar bunlar eliyle dövdürür. Şu anda diğer İslam ülkeleri gibi Türkiye'nin, Türk milletinin hali de budur. Türk milletine düşman olan PKK'sı, IŞİD'i, İslamcı görünümlü iri Amerikancı, Barzanici partisi, Atatürkçü ve Cumhuriyetçi görünümlü ama yine Amerikancı, TESEV'ci, parti ve diğer oluşumlar hepsi Amerika ve Avrupa tarafından tazyikli suyla terbiye edilmişlerdir. Kendi kaynaklarını, kendi kimliğini, Türk-İslam kültür ve medeniyetini özgürce yaşamak, Müslüman Türk milleti olarak kalmak isteyen Türkler, terbiye edilmiş bu mankurtlar tarafından dövülüyor.O halde çare bellidir. Özgür, şahsiyetli, yerli, millî, İslamî değerlere bağlı onurlu Türk milleti, gerçek Türk milliyetçileri, düşmanlar hesabına kendi milletini döven, kendi nimetlerimize ulaşmamıza engel olan bütün mankurtları, işbirlikçileri, teslimiyetçileri, Türk düşmanı hain çeteleri, gâvurun gönüllü askerlerini, Amerika'nın kara ordusu PKK'yı elimizin tersiyle bir tarafa iteceğiz, yok edeceğiz, içine hapsedildiğimiz Batı emperyalizmine bağımlılık ve kölelik kafesini parçalayacağız ve kendi özgür vatanımızda özgür bir Müslüman Türk milleti olarak kendi kimlik değerlerimizle kendi hayatımıza devam edeceğiz.
Prof. Dr. Nurullah Çetin / diğer yazıları
- Dayatılan kapitalist stil / 26.12.2015
- "Karıştır barıştır"a karşı "birleştir savuştur" / 30.11.2015
- Öğretmenler Günü'nü kutlamak / 26.11.2015
- İşin sırrı dengede / 20.11.2015
- IŞİD terörist peki Fransa nedir? / 18.11.2015
- Anaları ağlamasın diye Fransa'ya çözüm süreci desteği / 17.11.2015
- Bir 10 Kasım yazısı / 12.11.2015
- Ölmek ve köle olmak dışında üçüncü bir seçenek / 11.11.2015
- Türk sosyalistlerini marabalıktan kurtulmaya davet / 09.11.2015
- Yandakların istilası / 05.11.2015
- "Karıştır barıştır"a karşı "birleştir savuştur" / 30.11.2015
- Öğretmenler Günü'nü kutlamak / 26.11.2015
- İşin sırrı dengede / 20.11.2015
- IŞİD terörist peki Fransa nedir? / 18.11.2015
- Anaları ağlamasın diye Fransa'ya çözüm süreci desteği / 17.11.2015
- Bir 10 Kasım yazısı / 12.11.2015
- Ölmek ve köle olmak dışında üçüncü bir seçenek / 11.11.2015
- Türk sosyalistlerini marabalıktan kurtulmaya davet / 09.11.2015
- Yandakların istilası / 05.11.2015