Kahreden "çoğunluk"

Önce şunun altını kalın bir kırmızı çizgi ile çizeyim; azınlık-çoğunluk, diğer ifadeyle "ekalliyyün-ekseriyyün" bana ait bir tabir değildir.Bunlar birer terimdir aynı zamanda.Bunu geçtikten sonra asıl konuya gelelim.Mutlak "çoğunluğu" inancının gereği olan bir başörtüsünü sokamadığı üniversiteye mukayyet azınlık tarihi bir yalanı sokabilmişse, varın azınlığı-çoğunluğu siz kıyaslayın.Başörtüsü giremez, ama iftira, bühtan, yalan girebilir.Okuyup ülkeye hizmet aşkı bir örtü bahane edilerek yasaklanabilir, ama bu millete "soykırımcı demek" yasaklanamaz. Bu milletin kız evlatları dinlerinin emri olduğu için başlarını örtmüşlerdir.Eğer ortada bir istismar olduğu iddia ediliyorsa, bunu keşfetme kabiliyetine sahip olan büyük "kaşif" zatlar, müstesmiri, yani istismar edeni de tespit edebilecek kabiliyettedir demek.Oysa ortada istismar edenden çok başını örttüğü için mağdur olan bir nesil var.Araya sıkıştıralım.Bu yasaktan kimler rant elde etti şu ana kadar?Başörtüsünün yasak olmasını dolara çeviren dış kaynaklı eğitim kurumları.Başbakan gibi parası olanlar yüz bin dolar vererek çocuklarını yurtdışında okutuyor.Olmayanlar ise aynı kurumların ülkedeki şubelerinde çocuklarını okutmaya çalışıyor.Daha az eğitim ücreti karşılığında.Peki bir ülkede resmi üniversitede yasak olan başörtüsü, aynı ülkede faaliyet gösteren bu yabancı eğitim kurumlarında nasıl serbest oluyor?Kimse bilmez Aşık Neyanî'den başka.Ne efsunkar imişsin ey mangır,Titretirsin insanı zangır zangır.Aynı Neyanî bir başka dörtlüğünde ise şunları söylüyordu yıllar önce.Cennet cennet dedikleriBirkaç köşkle birkaç huri.Buldu yeşil dolarlarıNeylesin cenneti Nuri.  Buradaki Nuri erkek ismi olup, bir başka manaya çekilmeye.Demek ki, başörtüsü yasağının laiklikle hiçbir ilgisi yokmuş.Köylü Hasan Ağa'nın 18 yaşındaki kızının başını örtüp üniversiteye giremediği bir ülkede başta başbakan olmak üzere ülkeyi yönetenlerin neredeyse tamamının eşleri eğer başörtülü olabiliyorsa ve laiklik bundan olumsuz manada etkilenmiyorsa bu durum, yukarıdaki iddiamda ne kadar haklı olduğumun bir başka ispatı olsa gerektir.Olaylarda sebep sonuçtur önemli olan.Bu garip yasak yüzünden sadece yabancılar kazanmadı ha.Tıpkı İHL'lerin başına gelenlerden bazı özel okulların trilyonları götürmesi gibi.Nerden nereye atla dereye.Ben bunları yazmayacaktım.Şunu yazacaktım.Muhafaza-kâr kesimin büyük umutlarla iktidar ettiği muhafaza-kâr hükümet, çoğunluğun derdini çözüp de başörtülüleri üniversiteye sokamadı belki ama Ermeni azınlığın "Türkler soykırım yaptı" iddiasını sokuverdi üniversiteye, hem de bilimsellik kılıfı altında, hem de hukuka rağmen. Hem de bağımsız yargıyı bağımlı hale getirecek bir anlayışla.Sayın meclis başkanı, sayın Başbakan ve diğerleri eğer söz konusu bilimsel(!) toplantıya sahip çıktıkları kadar, kendilerini iktidar eden büyük çoğunluğun başörtüsü gibi her hangi derdine sahip çıksalardı o dert mutlaka çözülürdü.Ama bir Adalet bakanımız var ki, sormayın.Önce, ihanet ve arkadan hançerleme olarak tanımladığı söz konusu toplantıya sonradan sahip çıktı. Adaletten sorumlu olduğu için de hukukun gediklerini iyi biliyordu ve "mahkeme sizin Boğaziçi'nde bu toplantıyı yapmanızı yasakladı, siz de gidin bir başka üniversitede yapın" gibi bir içtihat yaparak "hainlere" ve "hançercilere" yol gösterdi.Aslında üzerinde aylarca yıllarca durulması gereken konu Sayın Çiçek'in bu "değişken" tavrıdır.Ne sebep oldu bu işe?İkbal mi, İstikbal mi, yoksa Bellona mı?Aslında AKP hükümeti değişme hükümeti.Başta sayın Başbakan başlatmıştı bu "değişim" sürecini.Alemi kendi gibi bilen Anadolu insanı hâlâ, "takiyye yapıyor" diye inansın dursun.Değiştiğini ispatlayacak onlarca icraat yaptı, ama takiyyeyi hatırlatacak sadece bir takke taktı başına.Önce camiye gitti, sonra da Hatay'a.Bir bilimsel toplantı da bu "değişim" için tertiplemek lazım.Niye değişir insanlar?Tedavi ve çözüm yolları nelerdir?Uygun bir üniversite bulunursa bu konu da tartışılır bir gün mutlaka.Haydar Baş'ın profesörlüğüyle meşgul olan YÖK ise ortalıkta yoktu.Sesi ve soluğu kesilmiş bir haldeydi YÖK.Çok yorgundu.Çok yormuştu Haydar Baş'ın akademik unvanı kurumu.Bu yüzden Ermeni iddialarını yutuverdi bir solukta.Hem sonra 40 küsür eserin sahibi bir ilim adamıyla uğraşmak varken niye Ermeni iddialarını çürütmek için uğraşsındı? Olduğu yerde sındı.Hala kafasını kuma sokanlara yazık.