Kan var huzur yok
Arakanlı Müslümanların yaşadığı dramı bitirmek için girişimlerde bulunan Türkiye, Bangladeş'le sınırlarını açması için görüşüyor. Ancak bu adım gerçekleşirse katliamlara imza atan Myanmar yönetimi en büyük amacına ulaşacak ve Arakan halkı vatan cüda olmuş olacak
Myanmar yönetiminin Arakanlı Müslümanlara yıllardır uyguladığı baskı, ayrımcılık ve yıldırma girişimleri son yıllarda şiddetini artırdı ve katliamlar başladı. Katliamlarda amacın bölgeyi Müslümanlardan tamamen boşatmak olduğu ifade ediliyor. Bu bağlamda Müslümanları korkutarak zorla göç ettirmek için artık katliamlar uluorta gerçekleşiyor. Katliamdan kaçabilenler komşu ülke Bangladeş'e sığınmaya çalışıyor. Katliamcı Myanmar yönetiminin amacı da bu zaten. Vatandaş saymadığı Arakanlı Müslümanları ülkenin dışına çıkarabilmek? Katliamların gerçekleştiği bölgeler hâlihazırda abluka altında, giriş hiçbir şekilde mümkün değil.
On binlerce kişinin katledildiğinden bahsediliyor ama kesin ölü sayısının ne olduğu bilinmiyor. Sayısı bilinmese de katliamlar gerçek. Bir başka gerçek de Arakanlı Müslümanların vatandaşlık başta olmak üzere pek çok haklarının Myanmar yönetimi tarafından gasp edildiği ve hayatta kalmayı başarabilenlerin kendi topraklarından kaçarak başka ülkelerde sığınmacı olmak zorunda kalıyor olmaları. 2.5 milyon nüfusa sahip olan Arakan Müslümanlarının yaklaşık 1.5 milyonu Nobel Ödüllü Myanmar Dışişleri Bakanı ve Devlet Başkanlığından Sorumlu Devlet Bakanı Aung San Suu Çii'nin başında olduğu Myanmar yönetiminin korkunç baskıları sonucu ülke dışına kaçmış durumda. Her şeye rağmen 1 milyon Arakanlı hala vatan topraklarını terk etmiş değil. Şimdi ise bunların da vatanlarını Myanmar'a bırakması isteniyor.
Sınıra mayın döşeniyor
Bir taraftan katliamlara imza atan Myanmar yönetimi, komşu ülke Bangladeş'e kaçan Arakanlıların geri dönüşünü engellemek için sınıra mayın döşüyor. Sayıları 400 bine dayanan Arakanlı sığınmacılara bakmakta zorlanan Bangladeş, bu hafta Myanmar maslahatgüzarını Dışişleri Bakanlığına çağırarak mayınlarla ilgili protesto notası verdi. Notada, "Bu son insan akını, geçmişteki birçok şiddet olayları ve askeri operasyonlarda Myanmar'ı terk etmek zorunda kalan 400 bin Myanmar vatandaşına ev sahipliği yapan Bangladeş için altından kalkılamaz ek bir yüktür" ifadesine yer verildi. Bangladeş, Myanmar'dan Arakan eyaletinin kuzeyinde devam eden şiddet olaylarının tırmanmasının önüne geçilmesini, Bangladeş'e olan insan akının durdurulması için acil ve etkili önlemler alınmasını ve ayrıca Myanmar yönetiminden bu eşi benzeri görülmemiş göç akının gerçek nedenine ilişkin açıklama yapmasını talep etti.
Enerji rezervi çok büyük
Bölge üzerinde büyük bir enerji kavgası olduğunu savunan uzmanların sayısı az değil. Kavganın tarafları arasında Çin, İngiltere, ABD, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkeler de var. Myanmar enerji piyasasında Çin, Fransa ve İngiltere'nin hâkimiyeti söz konusu. ABD ise Suud gibi Arap ülkelerini de oyuna dahil ederek Çin'in etkisini kırmaya çalışıyor. Bengal Körfezi'nde Myanmar devletine ait petrol rezervi 3.2 milyar varil. 16 trilyon metreküp de doğalgaz rezervi var. Bu kaynaklar karadan Çin'e taşınabilmesi planlandığı için Arakan bölgesi burada öne çıkıyor. Çünkü bu kaynaklar Arakan üzerinden Çin'e taşınacak. ABD'nin eski diplomatlarından Hunter Marsten'e göre ABD, Myanmar-Çin boru hattını engellemeye çalışıyor.
Burada DEAŞ orada ARSA
Enerji savaşlarının yaşandığı her yerde olduğu gibi Arakan'da da dış destekli terör örgütleri boy gösteriyor. Son olaylar kısaca ARSA olarak bilinen Rohingya Kurtuluş Ordusu'nun hükümete ait 25 karakola baskın yapmasının ardından başladı. Bu baskının emrinin Suud'dan geldiği yönünde ciddi iddialar var. Örgütün lideri Suudi kökenli Attullah Ebu Ammar Cununi. ARSA'nın saldırıları artınca buna karşı Myanmar yönetimi de Budist çeteleri silahlandırdı. Budist çeteleri silahlandırıp, kullanmaktan geri durmayan Myanmar Devlet Başkanı Ang San Suu Çii Batıya yakın bir lider. Bundan dolayıdır ki Nobel Ödülü bile aldı. ABD basını ve sivil toplum kuruluşlarının gözdesi konumundaki Suu Çii, özgürlük yanlısı bir lider olarak medya tarafından sürekli parlatılıyor.
'Kapıları aç masraflar bizden'
Türkiye, Bangladeş'e 'Sınır kapılarını Arakanlı Müslümanlara açın masrafları biz karşılarız' teklifinde bulundu. Bu teklif zalim Myanmar yönetiminin ekmeğine yağ sürüyor. Yüzyıllardır sahip oldukları vatanlarından Arakan halkını çıkarmaya çalışan Myanmar yönetimi, o bölgelerde tek bir Müslüman dahi kalsın istemiyor. Bu bağlamda Myanmar, Bangladeş'in sınırlarını açıp tüm Arakanlıları kabul etmesini istiyor. 7 Eylül'de Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, aralarında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın da yer aldığı bir heyetle Bangladeş'te temaslarda bulundu. Bu kapsamda Bangladeş'in Arakanlıları kabul etmesi için çeşitli görüşmelerde bulunuldu. Oysa olması gereken şey, Arakan Müslümanlarını yeni bir bilinmeze sürüklemek değil, sorunların zaten onlara ait olan Arakan topraklarında çözüme kavuşturulması olmalı.
Göç cazip hale getiriliyor
Türkiye'den Arakan halkına TİKA vasıtasıyla geçtiğimiz günlerde 1000 ton yardım gönderildi. Koli koli yardımların ihtiyaç sahiplerini dağıtılırken çekilmiş fotoğraflar sosyal medya olmak üzere birçok medyada paylaşıldı. Bu yardım faaliyetlerinin reklamı da yapılıyor ve Türkiye'nin yardımlarını dünyada duymayan kalmıyor. Ne var bunda diyebilirsiniz, ancak niyet yardım olsa da yeni sorunlar ortaya çıkabiliyor. Yardımların propaganda edilmesi, Myanmar yönetiminin zorla göç ettirmeye çalıştığı yokluk ve fakirlikle onlarca yıldır yaşam mücadele veren Arakanlılar için göçü cazip hale getiriyor. Dolayısıyla başka ülkelere göç etmiş Arakan Müslümanlarına elbette yardım yapılmalı ancak bu yardımlar reklam malzemesi olarak kullanılmamalı ki sığınmacı olmak cazip hale gelmesin. Oysa yapılacak yardımlar onların göç ettikleri yerlerde değil, öz vatanları olan Myanmar'daki Arakan topraklarında sağlanması stratejik bir önemde. Ancak bu sayede Myanmar yönetiminin planı bozulabilir.
Çözüm nasıl mümkün olabilir?
Arakan sorunun temelden çözülebilmesi için, özellikle Myanmar yönetimi üzerinde etkili olan dünya devletlerinin harekete geçirilmesi gerekiyor. Türkiye aslında bir taraftan yardım götürürken diğer taraftan da Myanmar yönetimi üzerinde baskı kurabilecek ülkeleri devreye sokabilmeyi başarabilirse Arakan halkı belki vatanlarını kaybetmeden yaşadıkları dram çözüme kavuşabilir.