Rahmet ayı Ramazanda dünyada olup bitenlere baktığımızda Müslüman olan halkların durumları içler acısı hale gelmiş durumda. Gelinen bu noktaya Türk Milleti olarak katkımız ne olmuş, dönüp kendimize bir bakmamız lazım.
Geçmişte Türk milleti, taşımış olduğu İslam sancağı ile birlikte yeryüzünde yaşayan Müslümanlara sığınacakları bir ev, nefes alabilecekleri bir hava, yaşayabilecekleri bir vatan olmuştur! Hiç bir zaman elini uzattığı Müslüman toplumlara ihanet etmemiş, vermiş oldukları sözlerden de bir adım öteye gitmemişlerdir. Bulunduğumuz coğrafyada tarihin son zamanlarında Haçlı zihniyetiyle beraber hareket edenler de bunun faturasını da ağır ödemişlerdir. (Hicaz yarımadasının, Balkanların elimizden çıkması ve buradaki karışıklıklar vesaire.)
Ne zamanki Türk milleti olarak yüzümüzü Batıya dönüp, Batılıları arkadaş bildik, vaziyet değişti! Bunun bedeli de bizim için çok ağır oldu. Ehl-i Beyt’in aşk, muhabbet ölçülerinden uzaklaşmadık mı? Devlet olarak muhtaç hale gelmedik mi? Cumhuriyet tarihine geçiş sürecine kadar neler feda ettiğimiz noktasında herkesin bir tarih bilgisi vardır.
Günümüzde Batının çıkarları doğrultusunda izlenen iç ve dış politika bu coğrafyada Türkiye’ye hiçbir güvenin kalmadığı ortada değil midir?
Ne mi yaptık? Irak, Libya, Tunus, Mısır ve şuanda Suriye’de Müslüman kardeşlerimizin düştükleri durum karşısında Türkiye Batı yanlısı bir tutum takınmadı mı? Biz devlet olarak, karıştırılan bu ülkelerin son 20 yılına baktığımızda, bunlarla başta inşaat sektörü olmak üzere pek çok alanda ciddi ticari iş birliğimiz vardı. Ne oldu da milyarlarca dolarlık bu ticareti bırakıp da, hiçbir metelik bile alamayacağımız, hatta cebimizden vereceğimiz Batı zihniyetinin yanında yer alıyoruz?
Son 3 aydan beri Myanmar’ın Arakan bölgesinde Rohingye Müslümanlarına yapılan zulme resmi ağızdan çok güçlü bir destek çıkmadı. Bunca yaşanan ölümlerden sonra konu daha bugünlerde konuşulur olmadı mı?
Bu tarz hareket eden toplumların geldiği sonuçları hepiniz biliyorsunuz.
Bu iş bu kadar basit değil… Birey olarak verdiğimiz her oyda yapılan bu işlerde halk olarak bir katkımız yok mu sizce?
Şuna emin olun ki Bağımsız Türkiye Partisi iktidarında bunları yaşamayacaktık. Yapılacak ekonomik ve siyasi hamleler sayesinde güçlü bir Türkiye olacaktık. İzlenilecek iç ve dış politikalar sayesinde güvenimizi yitirdiğimiz bu coğrafyalar da tekrar emin bir el, yaslanabilecekleri bir omuz olabilecektik.
Türkiye’nin gideceği rotayı sadece bir oy belirliyor! Yukarıda anlattıklarımı sadece bir oy belirliyor!
Geçmişte Türk milleti, taşımış olduğu İslam sancağı ile birlikte yeryüzünde yaşayan Müslümanlara sığınacakları bir ev, nefes alabilecekleri bir hava, yaşayabilecekleri bir vatan olmuştur! Hiç bir zaman elini uzattığı Müslüman toplumlara ihanet etmemiş, vermiş oldukları sözlerden de bir adım öteye gitmemişlerdir. Bulunduğumuz coğrafyada tarihin son zamanlarında Haçlı zihniyetiyle beraber hareket edenler de bunun faturasını da ağır ödemişlerdir. (Hicaz yarımadasının, Balkanların elimizden çıkması ve buradaki karışıklıklar vesaire.)
Ne zamanki Türk milleti olarak yüzümüzü Batıya dönüp, Batılıları arkadaş bildik, vaziyet değişti! Bunun bedeli de bizim için çok ağır oldu. Ehl-i Beyt’in aşk, muhabbet ölçülerinden uzaklaşmadık mı? Devlet olarak muhtaç hale gelmedik mi? Cumhuriyet tarihine geçiş sürecine kadar neler feda ettiğimiz noktasında herkesin bir tarih bilgisi vardır.
Günümüzde Batının çıkarları doğrultusunda izlenen iç ve dış politika bu coğrafyada Türkiye’ye hiçbir güvenin kalmadığı ortada değil midir?
Ne mi yaptık? Irak, Libya, Tunus, Mısır ve şuanda Suriye’de Müslüman kardeşlerimizin düştükleri durum karşısında Türkiye Batı yanlısı bir tutum takınmadı mı? Biz devlet olarak, karıştırılan bu ülkelerin son 20 yılına baktığımızda, bunlarla başta inşaat sektörü olmak üzere pek çok alanda ciddi ticari iş birliğimiz vardı. Ne oldu da milyarlarca dolarlık bu ticareti bırakıp da, hiçbir metelik bile alamayacağımız, hatta cebimizden vereceğimiz Batı zihniyetinin yanında yer alıyoruz?
Son 3 aydan beri Myanmar’ın Arakan bölgesinde Rohingye Müslümanlarına yapılan zulme resmi ağızdan çok güçlü bir destek çıkmadı. Bunca yaşanan ölümlerden sonra konu daha bugünlerde konuşulur olmadı mı?
Bu tarz hareket eden toplumların geldiği sonuçları hepiniz biliyorsunuz.
Bu iş bu kadar basit değil… Birey olarak verdiğimiz her oyda yapılan bu işlerde halk olarak bir katkımız yok mu sizce?
Şuna emin olun ki Bağımsız Türkiye Partisi iktidarında bunları yaşamayacaktık. Yapılacak ekonomik ve siyasi hamleler sayesinde güçlü bir Türkiye olacaktık. İzlenilecek iç ve dış politikalar sayesinde güvenimizi yitirdiğimiz bu coğrafyalar da tekrar emin bir el, yaslanabilecekleri bir omuz olabilecektik.
Türkiye’nin gideceği rotayı sadece bir oy belirliyor! Yukarıda anlattıklarımı sadece bir oy belirliyor!
Ali Haydar Şirin / diğer yazıları
- Duvara Davos’ladılar / 03.02.2013
- Yalan hikaye / 29.01.2013
- Ekonomide küresel bunalım Türkiye’yi ‘es’ geçmiyor / 15.01.2013
- Sözünü tutma vakti geldi! / 08.01.2013
- Gerçek olmayan ekonomik büyüme / 26.12.2012
- Ekonomideki bataklık / 18.12.2012
- ABD, AB ve Türkiye: Gerçekler / 11.12.2012
- Haçlı gözlüğü / 04.12.2012
- Bir haftalık ekonomik tablo / 27.11.2012
- Muharrem ayı ve bize düşündürdükleri… / 20.11.2012
- Yalan hikaye / 29.01.2013
- Ekonomide küresel bunalım Türkiye’yi ‘es’ geçmiyor / 15.01.2013
- Sözünü tutma vakti geldi! / 08.01.2013
- Gerçek olmayan ekonomik büyüme / 26.12.2012
- Ekonomideki bataklık / 18.12.2012
- ABD, AB ve Türkiye: Gerçekler / 11.12.2012
- Haçlı gözlüğü / 04.12.2012
- Bir haftalık ekonomik tablo / 27.11.2012
- Muharrem ayı ve bize düşündürdükleri… / 20.11.2012