Aziz dostlarım, Türkiye'ye para aktığı, gelir seviyemizin arttığı, büyüme trendimizin ükseldiği söyleniyor. Ekonomimizin artık düze çıktığı, endişe edilecek bir durumun kalmadığı sık sık dile getiriliyor. Böyle güzel haberler insanı sevindirmez de ne eder? Eğer gerçekse bizler bu müjdeli gelişmelerden dolayı niçin mutlu olmayalım ki?Eğer bahsedildiği gibi iktisaden iyileşiyorsak, mevcut iktidarın siyas" rakiplerinin bile memnun olması gerekir. Çünkü bu vatan hepimizin, bu millet de bizim milletimiz. Yurdunun ve milletinin müreffeh bir hayata kavuşmasını istemeyen çıkar mı? Böyle bir durumda esnafın bayram etmesi, işçilerin seyranda olması, işsizlik kabusunun dağılıp gitmesi gerekmez mi? Bir kişilik yere onbinlerin müracaat ettiği şu çaresizliğin ortadan kalkmış olması lazım gelmez mi? Esnafın her geçen gün 5'er 10'ar kepenk indirdiği bir ülkede enflasyonun düşüşü 'harç bitti yapı paydos' ifadesinden başka ne ile izah edilir ki?Evet aziz okuyucularım, söylenenle ortada görünen arasında, tam 180 derece fark olduğunu, maalesef ekonominin 'e'sinden haberdar olmayanlar dahi biliyor. Uzaktan yakından, tanıdık pekçok esnafın işlerin kesat gitmesinden şikayet etmesi, mevcut hükumete düşmanlıklarından, garazlarından değildir elbette. İşler tıkırındaysa eğer, bunca insan neden sızlanıp dursun ki?.. Prof. Dr. Mustafa Erkal Hocamızın kulakları çınlasın... Haydi diyelim ki kepenkler kapalı olduğu için enflasyon sıfır çekiyor. Şu yerli tütün üreticisini perişan eden, yabancı sigara devlerinin karlarını katmerleyen sigara zammına, petrolü en yakın komşularımızın, mesela Yunanistan halkından yüzde 60, Bulgaristan halkından yüzde 100 fazlaya tüketişimizi birileri bize nasıl izah edecek?..Bankada boş bankolar...GEÇEN gün bir devlet bankasına gittim. Banka memurlarını saymazsak in cin top oynuyordu. Kendi kendime 'Aman ne iyi, hiç sıra beklemeden işim görülecek' dedim ve çabucak işimi tamamlayıp çıktım. Herhalde müşterinin olmadığı bir saate rastladım düşüncesiyle, olup biteni hayra yordum. Aradan bir iki gün geçti geçmedi, tekrar bir vesileyle yine bir devlet bankasının bir şubesine gittim. Yine in cin top oynuyordu. Saatime baktım, hiç de öyle müşterinin olmayacağı bir saat değildi. Tam aksine o saatte uzun kuyrukların olması gerekirdi. Fakat ne kuyruk vardı, ne bekleme sırası. Banka memuresine takılmaktan da geri durmayıp; 'Hayrola bu şubede sizler sinek avlama seansı mı düzenliyorsunuz?' dedim. Güldü hanımcağız; 'Maalesef öyle, hep sinek avlıyoruz' dedi. Kendisine geçenlerde bir başka şubede de aynı ıssızlığı gördüğümü söyleyince, 5-6 aydan beri bu durumun devam ettiğini, çok fazla müşteriye, kuyrukta müşteri görmeye yıllardır alışageldikleri için, bu halin kendilerini bayağı sıktığını ve keyiflerinin kaçtığını anlattı. Söylediğine göre, bankaya en sık uğrayanlar da kredi kartı mağdurlarıymış. Kendisine İnternet bankacılığının bu tenhalıkta bir payının olup olmadığını sordum. O da bana bu devlet bankasında İnternet bankacılığının henüz deneme safhasında olduğunu, müşterilerinin de İnternet kullanan kesimden olmadıklarını belirtti. Aziz gönüldaşlarım, ben bu durumu, bu gidişi pek hayra yoramıyorum. Ülkemi seven biri olarak elbette ekonomimizin düzelmiş olmasını isterdim. Fakat ne acıdır ki ekonominin kanının dolaştığı yerde, daha doğrusu dolaşması gereken yerde hareket yok. Dilerim kısa zamanda olur ve kara günler görmeyiz. Elbette geçmişi unutmuş değiliz. Bu ülkenin bankalarını iç edenleri, milletimin kanını emen sülükleri; milletten topladığını yurt dışına kaçıran, yurt dışı bankalara yatıran, yurt dışından lüks daireler, villalar ve bilmem neler alan hainleri, millet ve memleket düşmanları; bu fakir milletin kesesinden en büyük hırsızlığı yaptılar; düşmanın yapamayacağı zulmü ve haksızlığı yaptılar. Bizi Amerika'nın IMF'nin, Dünya Bankası'nın kucağına attılar. Onlardan hesap sorulmasından, kuruşuna kadar milletin parasının onlardan söke söke alınmasından yanayız. BENİM asıl üzüldüğüm, diğer sahalarda olduğu gibi, ekonominin iyiye gittiği propagandalarıyla, şu işportacı devlet zihniyeti ve şakşakçılarının, bizi kandırmaya kalkışmasıdır. Halbuki doğruların millete aktarılması gerekir. Gerçekleri bilelim ki tedbirimizi ona göre alalım. Hayal dünyasında yüzüp, dünyayı toz pembe görerek uyumayalım, uyuyakalmayalım. Çünkü ABD'nin emrindeki IMF'nin hala boyunduruğu altındayız. Ekonomimiz hala onun, daha doğrusu ABD'nin insafına kalmış. Servet Kabaklı/ Tercüman