Kapitalizmde devlet, onu kontrol eden mutlu azınlığın çıkarları doğrultusunda gelişmiştir. Zaman içerisinde devletin ekonomideki yeri mutlu azınlığın çıkarları doğrultusunda biçim değiştirmiştir.
Kapitalizmin devlete yüklediği misyon yanlıştırKapitalizmde devletin ekonomideki yeri tarih içerisinde çeşitli değişiklere uğrayarak günümüze kadar gelmiştir. Fizyokarsi ile başlayan ve kapitalizmin klasik ayağını temsil eden A. Smith ile devam eden süreçte, devletin ekonomiye müdahale etmemesi istenmiştir. Bu dönemde devlet, özel sektör için kârlı olmayan, yüksek sermaye gerektiren ama kârlılığı az olan ve özel sektörün alt yapıda ihtiyaç duyduğu sektörlerde yer almıştır.
Büyük Buhran'la Kapitalist anlayış büyük darbe yemiştirKlasik iktisat olarak da ifade edilen bu tarafsız devlet anlayışı, 1929 büyük buhranına kadar devam etmiştir. Bu dönemde, piyasaların serbest bırakıldığında kendi kendine dengeye ulaşamayacağı ortaya çıkarak devletin müdahalesi zorunlu olmuştur. 1930'lardan 1980'li yıllara kadar kapitalizmin devletlere biçtiği rol iki madde de özetlenebilir: Kamu harcamalarını faizle alınan para ile arttırmak ve yoğun sermaye gerektiren iktisadi yatırımları yapmak.
Keynesyen model global tefecilere yaramıştırKamu harcamalarını faizle alınan para ile yapmayı tavsiye eden Keynesyen model, kısa zamanlı toplumda rahatlamaya neden olmuş; ama zaman içerisinde ülkeler, yaptıkları bu harcamaları faizli para ile karşıladıkları için global tefecilere borçlu hale gelmişlerdir. Diğer taraftan yüksek sermaye gerektiren yatırımlar, devlet tarafından yapılarak özel sektörün girmesi mümkün olmayan sahalara devlet el atmıştır. 1980'den sonra ise kapitalizmin devletlere biçtiği rol, yeni bir değişikliğe uğramıştır. O yıllara kadar yüksek sermayelerle yapılan ve devletlerin kalkınmasında rol oynayan kamu iktisadi kurumları (KİT), yok pahasına global firmalara satılmaya başlamıştır.
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET İÇİN NE DEDİLER
Prof. Dr. İrina Hundt / Almanya, Dresden ÜniversitesiMilli Devlet'le millet de devlet de güçlenecekProf. Dr. Baş'ın Milli Ekonomi Modeli, sadece sömürülen halkları ve devletleri değil, aynı zamanda sömürenleri de dengeye taşıyacak kuşatıcı bir model ve tam bir denge ekonomisidir. Bu modelin ülke idaresine yansıması olarak oluşturulan Sosyal Devlet-Milli Devlet tezi, öyle bir ekonomi yönetimi ortaya koyuyor ki, hem millet zenginliğe kavuşuyor, hem devlet güçleniyor, hem üreten sermayedar memnun kalıyor, hem de tüketen kesim güçlendiriliyor. Devlet, halkına hizmet edecek sermayeyi, yabancılardan temin edilecek kredilerle değil, bizzat kendi emisyon hakkını devreye koyarak elde ettiği için, hem devlet sermayesizlikle kıvranmıyor, hem de milletin sırtına maliyet binmiyor, borç yükü binmiyor. Devlet ve millet arasında dengeyi sağlayan bu formül, işyerlerinde işveren ve işçiler arasındaki münasebetleri de dengeleyen bir mikro model getiriyor. Böylece hem makro planda hem de mikro planda adalet ve etik esaslar, mülkiyet, emek ve hak ekseninde kendiliğinden oluşuyor. Bu muhteşem ahenge başka hiçbir yerde rastlamak mümkün değildir.
Kapitalizmin devlete yüklediği misyon yanlıştırKapitalizmde devletin ekonomideki yeri tarih içerisinde çeşitli değişiklere uğrayarak günümüze kadar gelmiştir. Fizyokarsi ile başlayan ve kapitalizmin klasik ayağını temsil eden A. Smith ile devam eden süreçte, devletin ekonomiye müdahale etmemesi istenmiştir. Bu dönemde devlet, özel sektör için kârlı olmayan, yüksek sermaye gerektiren ama kârlılığı az olan ve özel sektörün alt yapıda ihtiyaç duyduğu sektörlerde yer almıştır.
Büyük Buhran'la Kapitalist anlayış büyük darbe yemiştirKlasik iktisat olarak da ifade edilen bu tarafsız devlet anlayışı, 1929 büyük buhranına kadar devam etmiştir. Bu dönemde, piyasaların serbest bırakıldığında kendi kendine dengeye ulaşamayacağı ortaya çıkarak devletin müdahalesi zorunlu olmuştur. 1930'lardan 1980'li yıllara kadar kapitalizmin devletlere biçtiği rol iki madde de özetlenebilir: Kamu harcamalarını faizle alınan para ile arttırmak ve yoğun sermaye gerektiren iktisadi yatırımları yapmak.
Keynesyen model global tefecilere yaramıştırKamu harcamalarını faizle alınan para ile yapmayı tavsiye eden Keynesyen model, kısa zamanlı toplumda rahatlamaya neden olmuş; ama zaman içerisinde ülkeler, yaptıkları bu harcamaları faizli para ile karşıladıkları için global tefecilere borçlu hale gelmişlerdir. Diğer taraftan yüksek sermaye gerektiren yatırımlar, devlet tarafından yapılarak özel sektörün girmesi mümkün olmayan sahalara devlet el atmıştır. 1980'den sonra ise kapitalizmin devletlere biçtiği rol, yeni bir değişikliğe uğramıştır. O yıllara kadar yüksek sermayelerle yapılan ve devletlerin kalkınmasında rol oynayan kamu iktisadi kurumları (KİT), yok pahasına global firmalara satılmaya başlamıştır.
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET İÇİN NE DEDİLER
Prof. Dr. İrina Hundt / Almanya, Dresden ÜniversitesiMilli Devlet'le millet de devlet de güçlenecekProf. Dr. Baş'ın Milli Ekonomi Modeli, sadece sömürülen halkları ve devletleri değil, aynı zamanda sömürenleri de dengeye taşıyacak kuşatıcı bir model ve tam bir denge ekonomisidir. Bu modelin ülke idaresine yansıması olarak oluşturulan Sosyal Devlet-Milli Devlet tezi, öyle bir ekonomi yönetimi ortaya koyuyor ki, hem millet zenginliğe kavuşuyor, hem devlet güçleniyor, hem üreten sermayedar memnun kalıyor, hem de tüketen kesim güçlendiriliyor. Devlet, halkına hizmet edecek sermayeyi, yabancılardan temin edilecek kredilerle değil, bizzat kendi emisyon hakkını devreye koyarak elde ettiği için, hem devlet sermayesizlikle kıvranmıyor, hem de milletin sırtına maliyet binmiyor, borç yükü binmiyor. Devlet ve millet arasında dengeyi sağlayan bu formül, işyerlerinde işveren ve işçiler arasındaki münasebetleri de dengeleyen bir mikro model getiriyor. Böylece hem makro planda hem de mikro planda adalet ve etik esaslar, mülkiyet, emek ve hak ekseninde kendiliğinden oluşuyor. Bu muhteşem ahenge başka hiçbir yerde rastlamak mümkün değildir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.