"Kaynaklar sınırlı, ihtiyaçlar sınırsız" yanlış temelinden hareket eden Kapitalist ekonomilerde paraya da buna paralel tanımlar getirilmiştir.İhtiyaçların sınırsız olması demek, talebin de sınırsız olması anlamına geliyor. Yani diğer bir ifadeyle kapitalist anlayış "neyi üretirsen üret satılır" mantığına sahip. Kaynakların sınırlı olması demek ise üretimin sınırlı olması demek.Dolayısıyla bu mantıktan yola çıkarak Kapitalist ekonomistler Miktar Teorisi'ni ortaya atıyorlar: "Her arz kendi talebini doğurur". Burada arz üretim, talep de tüketimdir. Zaten bu sebeple Kapitalist anlayış üretim yanlı bir yaklaşım göstermiştir. Bu anlayışa göre, tüketim zaten olacaktır ve desteklenmesine gerek yoktur.Yine bu anlayışın neticesi olarak devletin ekonomiye müdahalesine müsaade edilmez. Müdahale olsa da tüketimi kısma noktasında olur. Çünkü talep sınırsızdır, engellenmelidir. Bu sebeple para piyasada belli bir sınırın üzerine çıkarılmaz, talep belli bir noktada tutulur.Bu anlayışa sahip Kapitalist anlayışa göre, para mübadele(değiş-tokuş) ve tasarruf aracıdır. Piyasadaki para maliyetlidir. Gerek mübadelede, gerekse tasarrufta paranın maliyetli olma özelliği kullanılır. Mübadelede faiz faktörünün devreye girmesi üretim ve tüketim maliyetlerinin artmasına sebep olur. Kapitalist ekonomilerde para, ihtiyaç duyduğu için faizli borç alan vatandaştan, faizli parayı satan sermaye sahibine doğru akar. Para beli ellerde tekelleşmeye başlar ve gelir dağılımında dengesizlikler oluşur.Gelir dağılımındaki dengesizlik kapitalist anlayışın zaruri bir neticesidir.Yine Kapitalist ekonomilerde para en çok tasarruf unsuru özelliğiyle ön olana çıkar. Para artık ihtiyaçların karşılanmasında, üretimde kullanılmaktan çok, bir mal gibi alınan, satılan bir meta olur. Maliyetli olarak elden ele dolaşır, belli yerlerde bloke olur ve hiçbir yatırım, üretim, istihdam sağlamadan sahibine yüksek gelirler sağlar.Liberal ekonomilerde para piyasalarda belli bir miktarda tutulduğu için paranın tasarruf özelliğiyle yüksek kar elde edenler birilerinin emeğini, üretimini de haksız bir şekilde kendilerine transfer etmiş olurlar. Birileri hak ettiği halde kazanamaz, birileri ise oturduğu yerden paraya para demez.Bunun neticesinde yine gelir dağılımda dengesizlik olur, piyasadaki para belli ellerde toplandığı için tüketimde daralma olur, deflasyon sürecine girilir, üretici pazar kaybına uğrar ve fabrikalar kapanmaya başlar, işsizlik artar, sürekli büyüme hayal olur, kağıt üzerinde stok artışlarının sebep olduğu hormonlu büyümeler görülür, büyük kitlelerde huzursuzluklar meydana gelir ve bunun neticesi sosyal patlamalardır.Kısaca kapitalist ekonomilerin sonucu çözümsüzlüktür, mutlu bir azınlık dışında hiçbir şey ortaya çıkarmaz. Tabii sosyal patlamaların yaşandığı bir dünyada mutlu azınlığın sürekli mutlu kalması da mümkün olmayacaktır.Bütün bu problemleri tarihin çöplüğüne gömecek yepyeni bir model ortaya çıktı. Bu model de Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in "Milli Ekonomi Modeli" 26-27 Kasım 2005 tarihinde de bu model yerli ve yabancı yüzü aşkın bilim adamı vesilesiyle bütün dünyaya deklare edildi.Bu modelin özellikle paraya getirdiği yeni tanım orijinal bir yaklaşımdır.Kongreye katılan İllionis Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muhammed Al Faruque, bu konuda, "Model, devleti ve parayı hedeflenen ekonomik çözümlerin elde edilmesinde önemli bir güç olarak kullanmayı amaçlamakta, para ve kaynakların dar bir kesimin elinde tekelleşmesini önlemeyi de garanti etmektedir" şeklinde ifade etmiştir.Yarın konumuza devam edeceğiz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- İsrail'in hedefi sadece Filistin toprakları değil! / 30.12.2025
- Dar gelirlinin talebini baskılamak, gelir adaletsizliğini körüklüyor / 27.12.2025
- Asgari ücret kimseyi memnun etmedi / 26.12.2025
- Libya uçağı düştü mü, düşürüldü mü? Zamanlama manidar / 25.12.2025
- Terörsüz Türkiye sürecinde raporlar sadece formalite mi? / 24.12.2025
- Deprem mağdurlarının 11. Yargı Paketi'ne itirazı dikkate alınmalı / 23.12.2025
- Ülkemizde çürümüşlük kurumsallaştı! / 20.12.2025
- Şara yönetimi, SDG’nin özerkliğini ‘resmen’ tanıdı / 19.12.2025
- Enflasyon oluşturmadan asgari ücrete gerekli zam yapılabilir / 18.12.2025
- SDG'nin entegrasyonu bize anlatıldığı gibi değil / 17.12.2025
- Dar gelirlinin talebini baskılamak, gelir adaletsizliğini körüklüyor / 27.12.2025
- Asgari ücret kimseyi memnun etmedi / 26.12.2025
- Libya uçağı düştü mü, düşürüldü mü? Zamanlama manidar / 25.12.2025
- Terörsüz Türkiye sürecinde raporlar sadece formalite mi? / 24.12.2025
- Deprem mağdurlarının 11. Yargı Paketi'ne itirazı dikkate alınmalı / 23.12.2025
- Ülkemizde çürümüşlük kurumsallaştı! / 20.12.2025
- Şara yönetimi, SDG’nin özerkliğini ‘resmen’ tanıdı / 19.12.2025
- Enflasyon oluşturmadan asgari ücrete gerekli zam yapılabilir / 18.12.2025
- SDG'nin entegrasyonu bize anlatıldığı gibi değil / 17.12.2025































































































