Lapa lapa yağmakta olan kar altında ve et kuyruğunda, iki büklüm bir halde bekleyen Hasan amca ve Zeynep teyze, emekli olurken, artık rahat edeceklerini hayal ederek nasıl da sevinmişlerdi.
Emekli maaşlarına yüzde otuz zam yapılırken, tüketmek zorunda oldukları etin ve peynirin kilosuna yüzde iki yüz, yüzde üç yüz zam yapılacağını akıllarından bile geçirmemişlerdi.
Hayal bile edilemezdi ama işte gerçeğin ta kendisi, karşılarında dağ gibi duruyordu.
Göz ucuyla bir yandan saate, bir yandan da birazdan girecekleri kapıya ne kadar yaklaştıklarına bakıp duruyorlardı.
Sıra kendilerine bir gelseydi, en azından et satış mağazasına girip bir miktar ısınacaklar, ellerinin ve ayaklarının uyuşuklşuğu hafifleyecek ve alacakları bir kilo, sadece bir kilo et ya da kıyma ile evlerine dönebileceklerdi.
Ekmek alırken, şeker ve yağ alırken elli kuruşun, yüz kuruşun hesabını yapan dar gelirli, emekli, mahallesindeki kasabın, neredeyse yarı fiyatına alacağı bir kilo eti, saatlerce beklemeyi, kendisi için 'kısa günün kârı' sayarak bu çileye katlanıyordu.
Sayın Cumhurbaşkanının; 'Burası benim alanım, ben ekonomistim, işte netice de ortada' şeklindeki cümlesinden sonra, muhtelif vilayetlerden yansıyan fotoğraflara daha dikkatli bakmaya başladım.
Öyle ya, ortada olan neticeyi daha net görebilmek için daha dikkatli bakmak gerekiyor.
Gerçekten de netice apaçık ortadaydı.
Her geçen gün, bütün yurt sathında kara kış, dört bir tarafı beyazlara bürümesiyle ve keskin ayazı ile kendinden söz ettirirken, bu dondurucu havalara aldırmadan hemen her vilayette de kuyruklar uzayıp gidiyordu.
Sayın Cumhurbaşkanı; 'İşte netice ortada' darken neyi, kimi ve hangi kesimi kastetmişti bilmiyoruz ama, yirmi yıldan beri yönetmekte olduğu ülke nüfusunun yüzde doksanının hali, aynen fotoğraflara yansıdığı gibiydi.
Bu soğuk kış günlerinde, çeşitli ihtiyaçlarını karşılamak için bir kuyruktan ötekine koşan, muhtelif dertleri başından aşan, gördüğü her kameraya ve mikrofona coştukça coşan, çok dertli olduğu için konuştukça kabından taşan geniş halk kitleleri, bu neticeyi, yani bu yaşadıklarını, zihinlerinin en üst köşesine not edecekler ve yarın sandık başına gittiklerinde de mutlaka hatırlayacaklardır diye düşünüyoruz.
Kar altında, et kuyruğunda geçmek bilmeyen saatler ve hep tekrarlanan günler…
- "Ben garip eşim garip/ Eşim yoldaşım garip" / 19.06.2025
- “Adana’da Ağustosta bulamadım yazımı Ağrı gibi başı duman kar ararsan işte ben” / 05.06.2025
- Emeklinin emeklemesi bile hayal oldu / 04.06.2025
- Olmuyor hacım olmuyor / 03.06.2025
- Mutlu musunuz? / 23.05.2025
- Bir gram güven bir kilo altından pahalı / 22.05.2025
- Gençlik Bayramında gençliğin hali / 20.05.2025
- Dünya yansa bir bağ otu yanmayan tipler / 19.05.2025
- “Ey basiret ehli ibret alınız” / 11.05.2025