Karaman'ın Pazar Sohbeti'nde ettiği bir cümle var ki, dinler arası diyalogun ne idüğünü belki de farkına varmadan ele veren en ilginç delildi. Diyordu ki... M.E.KOÇ'un yazısı...
KARAMAN'IN SONRA ÇIKAR OYUNUYÖK tarafından tırpan yemesin veya diyalogcular tarafından başının eti yenmesin diye adı bende mahfuz bulunan bir akademisyen arkadaşımızın, yayınlanmak üzere tarafıma ulaştırdığı kendisi gibi onlarca akademisyenin bir nevi ortak serzenişini mahşeri vicdana arz ediyorum? "Prof. Dr. Hayrettin Karaman, bizim imam-hatip ve ilahiyat camiasının duayen isimlerinden olup, görüşleri ve fikirleri önemsenen simalardan birisidir. Biz de İslam hukuku sahasında doktora çalışmaları yaptığımız dönemlerde eserlerinden faydalanmıştık. Doktora tez aşamasında bizim için postulat hükmünde olan görüşlerini vicahen alma maksadıyla Marmara İlahiyat Fakültesi'ndeki odasının kapısını çalıp, onu bulamadığım andaki üzüntümü daha dün gibi hatırlarım. Öte yandan Ensar Vakfı'ndaki faaliyetleri ve oradaki konuşmalarıyla da gönlümüzde yer etmişti. Nitekim 1980'lerin ortalarında Ensar Vakfı'nın tertiplediği piknik toplantısında dini özgürlükleri törpüleyenlere şöyle celalleniyordu: "İslam, dişleriyle-pençeleriyle bir arslan gibidir. Bunlar bu arslanın dişleri ve pençelerini sökmeye çalışıyorlar. İslam'ı pasifize etmeye çalışıyorlar. İslam arslandır arslan?" diye kükrüyordu, alkışlar ve tezahüratlar eşliğinde.Nereden nereye?!Aradan yıllar geçti. Aziz vatanımız gaflet, dalalet ve hatta bir nevi hıyanet edenler eliyle her yönden gelen saldırıların hedefi haline geldi. Türkiye'yi zayıf düşürmek isteyen dış ve iç hainlerin, İslam gibi bu toplumu ayakta tutan bir dinamiği saldırıdan vareste tutmayacakları az çok toplum bilimle ilgilenen herkesin tahmin edebileceği bir gerçekti. Ve İslam'a, onun akaid ve erkanına sinsice hazırlanmış saldırılar birbiri ardınca servis edilmeye başlandı.İşte tam bu bağlamda gözlerimiz duayenimizi, yani o pikniklerde kükreyen Karaman hocayı aradı. Heyhat!.. Hayret ki, ne hayret!Ara ki, "Papalık Konseyi misyonunun bir parçası olmuş diyalogcular"ın yanında bulasın? Heyhat!TRT 1'de Senai Demirci, kendisiyle uzun uzun yaptığı söyleşiye global ve küresel güçlerin planlarından ve Irakta yaptığı vahşetten başlayarak girdiğinde; işte nihayet, dedim, Hoca artık gerçekleri haykıracak... Yine heyhat ki, ne heyhat! Konuşmasının ilerleyen bölümlerinde bu global güçlerin tezgahı olduğunu artık herkesin anlamaya başladığı dinler arası diyalogun mesnetsiz söylemlerini dillendirdiğinde yine büyük bir hayal kırıklığı yaşadım?Gediklisi olduğu Pazar Sohbeti programında yaptığı her konuşma ise bize bir Tatar atasözünü hatırlatıyor: "İnsan şişirilmiş bir tulumdur, konuştukça inmeye başlar."Dinler arası diyalogu eleştirenler, sonuçlarına baksın, diyordu; binlerce kilise evleri, Hıristiyanlığa yuvarlanan gençleri, ekranlarından eksik olmayan papazları, bozulmaya çalışılan ehl-i sünnet akaidini görmezlikten gelerek? Taşı gediğine oturtmak üzere "Görene, köre ne!" demek icab eder.Hele Karaman'ın Pazar Sohbeti'nde ettiği bir cümle var ki, dinler arası diyalogun ne idüğünü belki de farkına varmadan ele veren en ilginç delildi. Diyordu ki, İmam-Hatip Liselerini bir partinin arka bahçesidir bahanesiyle budadılar; şimdi de Hıristiyanlığın arka bahçesidir diye hizmetin okullarını kapatmak istiyorlar. Biz de şimdi soruyoruz: Sizi, onbinlerce saf Anadolu insanının büyük fedakarlıklarla yapımına katkıda bulundukları bu okullardan dahi vazgeçirecek kadar dinler arası diyaloga sürükleyen etkenler nelerdir? Dinler arası diyalog faaliyetinden vazgeçin, okullarınız da kurtulsun, olsun bitsin. Başörtüsüne furûat dediniz, birçok dini hassasiyetten vazgeçtiniz. Neden dinler arası diyalogdan vazgeçemiyorsunuz? Neden?Diyalog namına kimler, kimlere ne taahhütlerde bulunmuş; ne alınmış, ne verilmiş?Hayrettin hocanın, adı geçen TV programında bir doktora öğrencisinin (M. Alıcı) tezinin arkasına sığınması da oldukça manidar oldu. Alıcı'nın tezinin arkasında ne var ki, Karaman ona sığınma ihtiyacını izhar ediyor? İşin o tarafını şimdilik, dilerseniz çok deşmeyelim?Artık bundan sonra, bu vatanı aziz bilen akademisyenler olarak Hayrettin Karaman'ı ve Suat Yıldırım gibileri sadece "Heyhat!" ile ve ibretle izlemeye devam edeceğiz."
Mehmet Emin KOÇ / eminkoc@yenimesaj.com.tr
KARAMAN'IN SONRA ÇIKAR OYUNUYÖK tarafından tırpan yemesin veya diyalogcular tarafından başının eti yenmesin diye adı bende mahfuz bulunan bir akademisyen arkadaşımızın, yayınlanmak üzere tarafıma ulaştırdığı kendisi gibi onlarca akademisyenin bir nevi ortak serzenişini mahşeri vicdana arz ediyorum? "Prof. Dr. Hayrettin Karaman, bizim imam-hatip ve ilahiyat camiasının duayen isimlerinden olup, görüşleri ve fikirleri önemsenen simalardan birisidir. Biz de İslam hukuku sahasında doktora çalışmaları yaptığımız dönemlerde eserlerinden faydalanmıştık. Doktora tez aşamasında bizim için postulat hükmünde olan görüşlerini vicahen alma maksadıyla Marmara İlahiyat Fakültesi'ndeki odasının kapısını çalıp, onu bulamadığım andaki üzüntümü daha dün gibi hatırlarım. Öte yandan Ensar Vakfı'ndaki faaliyetleri ve oradaki konuşmalarıyla da gönlümüzde yer etmişti. Nitekim 1980'lerin ortalarında Ensar Vakfı'nın tertiplediği piknik toplantısında dini özgürlükleri törpüleyenlere şöyle celalleniyordu: "İslam, dişleriyle-pençeleriyle bir arslan gibidir. Bunlar bu arslanın dişleri ve pençelerini sökmeye çalışıyorlar. İslam'ı pasifize etmeye çalışıyorlar. İslam arslandır arslan?" diye kükrüyordu, alkışlar ve tezahüratlar eşliğinde.Nereden nereye?!Aradan yıllar geçti. Aziz vatanımız gaflet, dalalet ve hatta bir nevi hıyanet edenler eliyle her yönden gelen saldırıların hedefi haline geldi. Türkiye'yi zayıf düşürmek isteyen dış ve iç hainlerin, İslam gibi bu toplumu ayakta tutan bir dinamiği saldırıdan vareste tutmayacakları az çok toplum bilimle ilgilenen herkesin tahmin edebileceği bir gerçekti. Ve İslam'a, onun akaid ve erkanına sinsice hazırlanmış saldırılar birbiri ardınca servis edilmeye başlandı.İşte tam bu bağlamda gözlerimiz duayenimizi, yani o pikniklerde kükreyen Karaman hocayı aradı. Heyhat!.. Hayret ki, ne hayret!Ara ki, "Papalık Konseyi misyonunun bir parçası olmuş diyalogcular"ın yanında bulasın? Heyhat!TRT 1'de Senai Demirci, kendisiyle uzun uzun yaptığı söyleşiye global ve küresel güçlerin planlarından ve Irakta yaptığı vahşetten başlayarak girdiğinde; işte nihayet, dedim, Hoca artık gerçekleri haykıracak... Yine heyhat ki, ne heyhat! Konuşmasının ilerleyen bölümlerinde bu global güçlerin tezgahı olduğunu artık herkesin anlamaya başladığı dinler arası diyalogun mesnetsiz söylemlerini dillendirdiğinde yine büyük bir hayal kırıklığı yaşadım?Gediklisi olduğu Pazar Sohbeti programında yaptığı her konuşma ise bize bir Tatar atasözünü hatırlatıyor: "İnsan şişirilmiş bir tulumdur, konuştukça inmeye başlar."Dinler arası diyalogu eleştirenler, sonuçlarına baksın, diyordu; binlerce kilise evleri, Hıristiyanlığa yuvarlanan gençleri, ekranlarından eksik olmayan papazları, bozulmaya çalışılan ehl-i sünnet akaidini görmezlikten gelerek? Taşı gediğine oturtmak üzere "Görene, köre ne!" demek icab eder.Hele Karaman'ın Pazar Sohbeti'nde ettiği bir cümle var ki, dinler arası diyalogun ne idüğünü belki de farkına varmadan ele veren en ilginç delildi. Diyordu ki, İmam-Hatip Liselerini bir partinin arka bahçesidir bahanesiyle budadılar; şimdi de Hıristiyanlığın arka bahçesidir diye hizmetin okullarını kapatmak istiyorlar. Biz de şimdi soruyoruz: Sizi, onbinlerce saf Anadolu insanının büyük fedakarlıklarla yapımına katkıda bulundukları bu okullardan dahi vazgeçirecek kadar dinler arası diyaloga sürükleyen etkenler nelerdir? Dinler arası diyalog faaliyetinden vazgeçin, okullarınız da kurtulsun, olsun bitsin. Başörtüsüne furûat dediniz, birçok dini hassasiyetten vazgeçtiniz. Neden dinler arası diyalogdan vazgeçemiyorsunuz? Neden?Diyalog namına kimler, kimlere ne taahhütlerde bulunmuş; ne alınmış, ne verilmiş?Hayrettin hocanın, adı geçen TV programında bir doktora öğrencisinin (M. Alıcı) tezinin arkasına sığınması da oldukça manidar oldu. Alıcı'nın tezinin arkasında ne var ki, Karaman ona sığınma ihtiyacını izhar ediyor? İşin o tarafını şimdilik, dilerseniz çok deşmeyelim?Artık bundan sonra, bu vatanı aziz bilen akademisyenler olarak Hayrettin Karaman'ı ve Suat Yıldırım gibileri sadece "Heyhat!" ile ve ibretle izlemeye devam edeceğiz."
Mehmet Emin KOÇ / eminkoc@yenimesaj.com.tr
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.