Kendi ülkemizde ‘parya’ olduk!

Kısa bir aradan sonra, sadece havaların değil, gündemin de sıcaklığıyla yeniden başladık. Gönül ister ki, her şey daha güzel olsun, ekonomiden siyasetten güzel haberleri sizlerle paylaşalım, değerlendirelim ama maalesef gidişat öyle değil…

Her yeni güne daha kötü haberlerle uyanıyoruz. Bizi mutlu eden tek şey, yıllardır ülkemizin ve milletimizin yaşadığı sorunları hep doğru teşhis edişimiz ve doğru çözümleri ortaya koyuşumuz. Çözümümüz var, modelimiz var, bu çözümleri hayata geçirebilecek doğru bir adresimiz ve yol haritamız var. 

Ama en çok üzüldüğümüz husus ise, bu kadar doğruya rağmen, milletimizin hep çözümü olmayan yanlış adreslerde karar kılması…

Umudumuz, milletimizin özü temiz; Ehl-i Beyt'in nefesi var. 

Kim ne derse desin, kim ne yaparsa yapsın eninde sonunda bu kor ateş ortaya çıkacak, bütün yanlışları bir kenara koyacak ve doğruyla bütünleşecektir.

Olumsuzluklar dedik, sadece bir günlük ajans haberlerini peş peşe sıralayalım.

Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın verilerine göre, Haziran ayında bütçe bir ayda 31 milyar 59 milyon lira açık verdi. Geçen yıl Haziran'da bu açık 25 milyar 31 milyon lira idi. Haziran'da bütçe gelirleri 181 milyar 19 milyon lira olarak gerçekleşti. Bütçe gelirlerinin aslan payını şüphesiz vergi gelirleri oluşturdu, toplam 152 milyar 635 milyon liralık vergi toplandı. Gördüğünüz gibi, hükümet, devletin devlet olmasından kaynaklanan gelirlerini kullanmak yerine, vatandaşların sırtına yük olan vergi gelirlerini artırmaya devam ediyor. 

Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş'ın ifade ettiği gibi, borca dayalı yanlış ekonomi politikaları ve özelleştirmeler neticesinde gelir kalemi olarak sadece vergiler, cezalar ve zamlar kaldı. 

Şu bir gerçek ki, sadece bu gelir kalemleriyle devletin güçlü olabilmesi, vatandaşlarına hizmet sunabilmesi asla mümkün değil.

Dolar kuru dün 17.57 lira seviyesine çıkarak 2022 yılının yeni rekorunu kırmış oldu. Elbette ki dolara ve ithalata bağımlı bir ülke olarak bu rekor artış, maliyetlerde ve enflasyonda rekor artışları da beraberinde getirecek. 

Üstelik dolardaki bu artış, milletin serveti olan Merkez Bankası rezervlerinden milyarlarca dolar harcanmasına rağmen gerçekleşti. Dövizi baskılamak için MB'den har vurup harman savurma yetmiyormuş gibi, bu iş için Kur Korumalı TL Mevduat (KKM) sistemi ile Hazine'nin kasasından da büyük paylar ayrılmaya başlandı.

Sadece Haziran ayında Hazine'den KKM için ödenen meblağ, 16.1 milyar lira oldu. Sistemde ödemelerin başladığı Mart 2022'den bu yana dört aylık süreçte KKM'ye ödenen toplam meblağ 37.2 milyar liraya ulaştı. 

İşin Türkçesi şu: Yabancının parasını dizginleyebilmek gerekçesiyle, vatandaşlardan toplanan vergilerden, sermaye sahiplerine 37.2 milyar lira aktarılmış oldu. Üstelik bu vergilerin ağırlığını, zengin-fakir ayrımı yapılmadan ve dünya genelinde bu sebeple "adaletsiz vergiler" olarak tanımlanan dolaylı vergiler oluşturuyor. Doları tutacağız bahanesiyle, fakirden zengine para aktarımı…

TÜİK tarafından açıklanan çiftçinin enflasyonu (Tarım-ÜFE) yüzde 148.9 oldu. Çiftçilerin üretim maliyetleri bu kadar arttıysa, ürün fiyatları daha az miktarda artamaz. Yani buna bağlı olarak gıda enflasyonu yüzde 150'den aşağı değildir.

Asgari ücretlileri enflasyona ezdirmeyeceğiz diye diye Ocak ayında yapılan yüzde 50 maaş zammının üstüne yüzde 30 daha zam yaptılar. Ama gıda fiyatları TÜİK'in Tarım-ÜFE verisine göre en az yüzde 150 arttı. Yani asgari ücretli her zamanki gibi enflasyona ezdirildi. 

Maaş zamlarının gerçeklerle örtüşmemesi, TL'nin sürekli değer kaybetmesi Türk vatandaşlarını kendi ülkelerinde parya haline dönüştürdü. Bu gerçeği görmek için sadece bir AVM'ye gitmek yeterli… Bizim vatandaşlarımız ürünlere uzaktan endişe ile bakarken, başta Araplar olmak üzere AVM'leri tıklım tıklım dolduran yabancılar büyük bir alışveriş telaşı içindeler… Bunu bizzat geçtiğimiz Pazar gözlemledim.

Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Hüseyin Baş'ın dediği gibi, bu ülke yabancıya ucuz, Türk'e pahalı, çünkü bizim vatandaşlarımızın cebinde para yok. 

Ülkemizi bu hale düşürenler ve buna müsaade edenler utansın.

Ülkemizin yabancılara kelepir hale gelişini konut satışlarında da görmek mümkün. Haziran'da yabancılara konut satışı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 81.8 oranında artarken, Türkiye genelinde toplam konut satışı yüzde 11.7 artmış. Dikkat ederseniz yabancıya konut satışı payı hızla artıyor. Böyle giderse, çok yakın zamanda ülkemizde ev ve dükkan sahipleri yabancı, Türk vatandaşları da kiracı olacak. Tabi, bu düşük maaşlarla, bu yüksek kiraları ödeyebilirlerse…

Gördüğünüz gibi sevgili okurlar durum hiç de iç açıcı değil… 

Bu her gün daha da derinleşen zifiri karanlık tablodan kurtulmak mümkün, eğer tercihlerimizi doğru yaparsak… Kurulduğundan bugüne ülkemizde hep çözümün merkezi olan, projelerini her zaman milletimizle paylaşan tek parti Bağımsız Türkiye Partisi oldu. Dün Prof. Dr. Haydar Baş'la, bugün de genç lideri Hüseyin Baş'la emin adımlarla yoluna devam ediyor. 

Millet olarak çözümün içimizde olması yetmiyor, aynı zamanda o çözüm etrafında kenetlenmek şart ve zaruridir.

BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş, katıldığı her programda, her etkinlikte yaptığı konuşmalarda hem ekonomiye, hem de diğer konulara ne kadar vakıf olduğunu net olarak gösteriyor. 

Bu çözümlere ve projelere fırsat verdiğimiz gün, yukarıda saydığımız ve sayamadığımız bütün problemlerin nasıl kolaylıkla çözülebildiğini göreceğiz.