logo
25 NİSAN 2024

Keşke Baş'tan dinleselerdi

26.08.2001 00:00:00
Hükümetin IMF ile yaptığı birinci program çökünce herkes Prof.Dr. Haydar Baş'a hak verdi. Ama iş işten geçmişti.

Ardından hükümet ortakları bu işi beceremediklerini itiraf edercesine millete sormadan, milletten aldıkları yetkiyi milletin adını sanını bilmediği bir bürokrata devrettiler. Amerika'dan getirilen Kemal Derviş, elinde sihirli değnek ülkeyi düze çıkaracak bir kurtarıcı gibi karşılanırken, yine sadece Prof. Dr. Haydar Baş, gelişmelere ihtiyatla yaklaşıyordu.

Nisan ayında Derviş ekonomik programı açıklayınca yine siyaset, iş dünyası, iktisat uzmanları övgüler dizmiş, Türkiye'yi kurtaracak program olarak lanse etmişlerdi. TÜSİAD ve TOBB gibi meslek örgütleri gazetelere "ekonomik kurtuluş savaşını destekliyoruz" ilanları vermişti.

Medya Derviş'in programını göklere çıkarıp Derviş'in halk desteğinin yüzde 60 olduğunu açıklarken hiçbir siyasi parti ciddi bir eleştiri getirememişti. Hatta bugün ikiye bölünen Fazilet Partisinin yenilikçi kanadının sükseli bir ismi Derviş'in IMF emirleri doğrultusunda 15 günde 15 yasa çıkarma girişimine kayıtsız destek olacaklarını açıklamıştı.

Medya ve iş dünyasının övgüler dizdiği, siyasilerin hayranlıkla izlediği Derviş'in programına bir tek Prof. Dr. Haydar Baş karşı çıkmış, kendisini Meltem TV'de tartışmaya davet etmişti.

Haydar Baş hocamızın 19 Nisan tarihli o konuşmasına bir göz atalım:

"Ben bu programı, ruhu itibariyle başarılı görmedim, görmüyorum. 2 yıl veya 19 ay evvel bu tür bir program ifade edildiği zaman da buna tek karşı çıkan bendim. Niçin karşı çıktığımı da şimdi izah ediyorum. O gün de izah etmiştim. Burada para, parayı kazanmak için vasıta olarak kullanılıyor. Enflasyona yanlış teşhis konuyor. Talep enflasyonu olduğu varsayılarak talebi kısmak için faizler yükseltiliyor. Bu mantık neyi getirir? Para piyasadan emilir,

reel sektörde para kalmaz. Dalgalı kurla döviz fiyatları patlar, Tahtakale'de para kalmaz. Manavda, bakkalda kalmaz. Çünkü paranın belli kurumlarda toplanması için projeler imal ediliyor. Bu projeler milletin derdine deva olmaz ki! Halbuki parayı üretime dönüştürmenin formüllerini vücuda getirerek böyle bir program hayata geçirmek lazım ki Türk ekonomisi rahat bir nefes alsın. Bunun dışında yapılanların tamamı pansuman tedbirlerdir. Kaynak da dışarıdan bekleniyor ki buna oturup ağlamak lazım. Bu millet bu kadar düşmemiştir.

Sayın Derviş'in 'güçlü ekonomiye geçiş' programını incelediğimizde görürüzki, takdim edilen kurallar, sadece paranın belli ellerde veya belli kurumlarda bloke edilmesini garanti etmektedir. Bu durumda parayı istihdamın dışında ve emeği tahrik edip üretim yapmaktan çok uzak bir konumda görüyoruz. Bu konum işsizliği arttırır, emeği yok eder.

Bu manzara karşısında toplumun patlama noktasına gelmesi, işçinin, çiftçinin, memurun, topyekun halk kesiminin sokağa dökülmesi, bu tip programların doğuracağı sonuç olur ki bu da milletin kaderiyle oynamak anlamına gelir. Bu neticeye gelinmesinin sebebi de teşhislerin ve tedavilerin yanlış olmasıdır.

Enflasyonu doğuran asıl sebep faizdir. Yüksek faiz enflasyonu doğuruyor.

Çözüm emisyon hacmini artırarak proje karşılığı işletmelere kredi vererek üretim ve ihracatı hızlı biçimde ayağa kaldırmaktır.

Para basılıp verildiği zaman gereksiz, gerekçesiz verilmeyecektir."

Ekranlarda, gazetemizdeki köşesinde bu gerçekleri ortaya koyan Prof. Dr. Haydar Baş Bey'e millet kulak kesiliyor ancak siyasiler üç maymunu oynuyordu.

20 Nisan'da bu gerçekleri Trabzon mitinginde, ardından 7 Mayıs'ta İstanbul'da, 20 Mayıs'ta Ankara'da milyonların huzurunda haykırmıştı.

Siyasilere, "Amerikalıyı, Avrupalıyı dinliyorsunuz da bizi niye dinlemiyorsunuz, benim dedem şehit diye mi dinlemiyorsunuz" diye sitem etmişti.

Ve çözümün şifresini millete verircesine, "24 saatte biz ülkeyi bu krizden çıkarırız!" diyerek milletin ümidi olmuştu.

Bugün Derviş'in masallarının tutmadığı, ikide bir yaşanan kontrollü krizler ve üç ayda yüzde yüzü aşan devalüasyonla anlaşıldığı halde siyasiler devekuşu misali gidişatı görmüyor.

Fiyakasından geçilmeyen sözde yenilikçiler, Derviş'in taklidini yaparak ayakta durmaya çalışıyorlar. Uluslararası güç odaklarına selam duruyorlar.

Ama geç de olsa bazı akademisyenlerimiz, Ticaret Odası başkanlarımız gerçekleri görmeye başladılar.

Akademik kariyerini kriz stratejisi üstüne yapan ve en az Derviş kadar ABD bilim çerçevelerinde şöhrete sahip olan Prof. Dr. Ali Nail Kubalı, bakın neler diyor:

"Kalkınıyoruz, enflasyona sabredin dediler yalan attılar. Enflasyon talep değil, maliyet enflasyonudur.

Dövizin maliyeti artıyor, girdiler artıyor ve enflasyon oluyor.

Tüketimi kısarak, enflasyonu kısmayı hedefliyorlar, aldatıyorlar.

Çare tüketimi artırmak, daha az vergi ile üretimin önünü açmak.

Spekülatif döviz alım satımları dış ticaret işlemlerinin on katına çıktı. Döviz giriş çıkışı kontrol edilmeli.

Liberalleşme ve Gümrük Birliği için bu ülkenin pek çok değeri peşkeş çekildi. AB'ye girmek istiyoruz daha GB'ne girmedik" (4 Ağustos 2001 Aksiyon).

Bir çığlık da Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanından; "Bugün geldiğimiz noktada kriz stagflasyonist bir yapıya bürünmüştür. Gerçekten bütün göstergeler böyle bir olguya işaret etmektedir. Yurtiçi talep, bölgelere ve sektörlere göre bazı farklar göstermekle birlikte, genel olarak düşmektedir. Daralan iç talebe bağlı olarak üretimde hızlı bir düşüş olmuş, kapasite kullanım oranları azalmış ve kapanan ya da üretime ara veren firma sayısı artmıştır. Bu gelişmeler yoğun bir işsizleşme eğilimi doğurmuştur. Diğer taraftan üretim maliyetlerinde şiddetli artışlara tanık oluyoruz. Hammadde ve ara malı fiyatlarında devalüasyon ve başta enerji olmak üzere kamu sektörü zamlarından kaynaklanan artışlar ortaya çıkmaktadır. Bu da nihai ürün fiyatlarına yansıyarak enflasyonu azdırmaktadır. Dolayısıyla tüm göstergeler ekonominin stagflasyonist bir yapı içinde olduğunu göstermektedir.

Ekonominin böyle bir yapı gösterdiği dönemlerde tüketim, üretim, yatırım ve ihracat gibi belli başlı makroekonomik büyüklükleri canlandırmak büyük önem taşır. Bu nedenle verginin gelir dağılımını daha dengeli bir şekilde uygulamaya, arz ve talep yönlü bir vergi politikası karmasına ihtiyaç vardır. Bir taraftan toplam talebi canlandırmak için talep yönlü vergi politikaları uygulanmalı, diğer taraftan da üretim ve ihracatı teşvik amacıyla arz yönlü vergi politikalarına öncelik verilmelidir" (Ağustos 2001, Forum Dergisi).

Evet, Odalar Birliği, rantiye ile göbek bağını kesip,yeni başkanını seçince gerçekleri gördü. Baş Beyin stagflasyon teşhisini CHP'nin çoğu ekonomi profesörü 30'u aşkın uzmanı da anlamış. Tabi iflaslar çıplak gözle görüldükten sonra! Marifet felaketi önceden görüp çarelerini sunmakta. Haydar Baş Beyi diğer siyaset ve bilim adamlardan ayıran meziyetlerden biri de bu...

Aynı şekilde Prof Baş'ın 7 Nisan'da Trabzon Mitinginde, "Dünyanın hangi ülkesi kendi parasını böyle ikinci sınıf para haline düşürür? Türk lirası Dolara endeksli halden kurtarılmalıdır." çağrısına bugün ATO sahip çıkıyor. İyi de ediyor. Ama neden sonra? Araba devrildikten, yolcular yere saçıldıktan sonra. TL'ye dönüş kampanyasının başarılı olabilmesi için, Haydar Baş Beyin diğer önerilerini paylaşmak kaçınılmazdır. İşadamları bu konuda samimi iseler, bu fikrin sahibi Baş'ı baş tacı etmeliler. Amerika'dan getirilen ve Türkiye'yi ve Türk Ekonomisini tanımayan Dervişe verdikleri desteğin millete maliyeti ortada.

TOBB Başkanının yazısının herbir satırı Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in aylar önce ortaya koyduğu gerçeklerle örtüşüyor. Özellikle hastalığın teşhisinde; talep değil maliyet enflasyonu ve stagflasyon teşhisi. Ancak tedavisi için TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu'nun vergiyi azaltma önerisi felç olan ekonomiyi ayağa kaldırmak için yeterli olmaz. Çünkü yüksek faizlerle, özel sektörden iç borca akan fonlarla kuruyan reel piyasanın, iflas eden firmaların, işletme sermayeleri yok olan küçük ve orta boy işletmelerin yeniden ayağa kalkıp dünya piyasasına açılması için özgün bir finans modeline ihtiyaç var.

Kısa zamanda tasarruf açığını kapatacak, felç olmuş reel piyasaya kan pompalar gibi parayı pompalayacak sistem de Prof. Dr. Haydar Baş'ın elinde: "Proje karşılığı kredi, dar bölge yaygın sanayi modeli."

Detayları için Türkiye, Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in Türkiye konferanslarını beklesin.
Atatürk'ün Anzak annelerine yazdığı mektup okundu
Anzak Koyu'nda Şafak Ayini
Polisin alkollü sürücü ile imtihanı
44. seferde üflemeyi başardı
' Saray'la müzakere edilmez, mücadele edilir'
Zamanlaması manidar uyarı
Kameranın âlâsı üretildi
Ambargolar ASELSAN'ı kamçıladı
Vergi böyle toplanmaz
Eski Bakan Çelebi'den sert eleştiriler
'Tüm Almanya seçimdeki büyük başarınızı biliyor'
Steinmeier, Yavaş'a böyle dedi
Trabzonspor'un eski başkanı vefat etti
Evinde ölü bulundu
Bakan'ın sözlerine tepki gösterdi
'Tam bir Düyûn-ı Umûmiye sistemi'
İlk 3 ayda harcamaları yüzde 120 arttı
CHP: Tasarruf Saray'dan başlasın
Pentagon'dan Irak'a: Bölgedeki ABD güçlerini koru
Hem işgalci, hem koruma istiyor!
Adalet Bakanı mesajı verdi
'DEM Parti kapatılabilir'
Fanatik Yahudiler Mescid-i Aksa'ya baskın düzenledi
Bilinçli olarak gerginliği tırmandırıyorlar
'Saray' ziyareti öncesi kritik randevu
Kılıçdaroğlu, Özel ile görüşecek mi?
ABD'li senatör, İsrail'e desteğe tepki gösterdi
"Artık yeter!"
6 gündür haber alınamıyordu, itfaiye içeri girince şaşırdı
Derin uykudan uyandı!
Atatürk'ün Anzak annelerine yazdığı mektup okundu
Anzak Koyu'nda Şafak Ayini
Polisin alkollü sürücü ile imtihanı
44. seferde üflemeyi başardı
' Saray'la müzakere edilmez, mücadele edilir'
Zamanlaması manidar uyarı
Kameranın âlâsı üretildi
Ambargolar ASELSAN'ı kamçıladı
Vergi böyle toplanmaz
Eski Bakan Çelebi'den sert eleştiriler
'Tüm Almanya seçimdeki büyük başarınızı biliyor'
Steinmeier, Yavaş'a böyle dedi
Trabzonspor'un eski başkanı vefat etti
Evinde ölü bulundu
Bakan'ın sözlerine tepki gösterdi
'Tam bir Düyûn-ı Umûmiye sistemi'
İlk 3 ayda harcamaları yüzde 120 arttı
CHP: Tasarruf Saray'dan başlasın
Pentagon'dan Irak'a: Bölgedeki ABD güçlerini koru
Hem işgalci, hem koruma istiyor!
Adalet Bakanı mesajı verdi
'DEM Parti kapatılabilir'
Fanatik Yahudiler Mescid-i Aksa'ya baskın düzenledi
Bilinçli olarak gerginliği tırmandırıyorlar
'Saray' ziyareti öncesi kritik randevu
Kılıçdaroğlu, Özel ile görüşecek mi?
ABD'li senatör, İsrail'e desteğe tepki gösterdi
"Artık yeter!"
6 gündür haber alınamıyordu, itfaiye içeri girince şaşırdı
Derin uykudan uyandı!

Murat Seymen'e silahlı saldırı düzenleyen şahıs yakalandı

Trabzon'da Ali Osman Ulusoy Şirketler Grup Başkanı Murat Seymen'e silahlı saldırı düzenleyen şahıs Akçaabat ilçesinde yakalandı.
25.04.2024 07:19:00
İhlas Haber Ajansı
Murat Seymen'e silahlı saldırı düzenleyen şahıs yakalandı
Murat Seymen'e silahlı saldırı düzenleyen şahıs yakalandı
Olay, dün öğle saatlerinde İskenderpaşa Mahallesi Tiyatro Sokak'ta meydana geldi.

Alınan bilgiye göre, Ali Osman Ulusoy Şirketler Grup Başkanı Murat Seymen (46), Atatürk Alanı'ndaki iş yerine doğru yürüdüğü sırada yanına yaklaşan Y.C.K.'nın (23) silahlı saldırısına uğradı.

Seymen, dizine isabet eden mermiler nedeniyle kanlar içinde yerde kalırken, saldırgan koşarak olay yerinden kaçtı.

Seymen'in telefonla ihbarı üzerine sağlık ve polis ekipleri olay yerine geldi. Yaralı, yapılan ilk müdahalenin ardından ambulansla Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi'ne kaldırıldı.

Murat Seymen'in hayati tehlikesinin bulunmadığı öğrenilirken, polis olay yerinden kaçarak uzaklaşan şüpheli Y.C.K.'yi (23) olayda kullandığı silahıyla birlikte bu akşam Akçaabat ilçesinde yakalayarak gözaltına aldı.

Anzakların 'Şafak Ayini'nde Atatürk'ün mektubu okundu

Çanakkale Kara Savaşları'nın 109. yıl dönümü anma törenleri çerçevesinde Tarihi Gelibolu Yarımadası'ndaki Anzak Koyu'nda geleneksel 'Şafak Ayini' yapıldı.
25.04.2024 07:10:00 / Güncelleme: 25.04.2024 07:15:19
İhlas Haber Ajansı
Anzakların 'Şafak Ayini'nde Atatürk'ün mektubu okundu
Anzakların 'Şafak Ayini'nde Atatürk'ün mektubu okundu
Her yıl 24- 25 Nisan tarihleri aralığında atalarını anmak için gelen Avustralyalı ve Yeni Zelandalı binlerce kişinin uyku tulumlarıyla katıldığı 'Şafak Ayini'nde tören düzenlendi.



Sabaha karşı 05.30'da başlayan Şafak Ayini, Yeni Zelanda Savunma Kuvvetleri ile Avustralya Savunma Kuvvetlerinin konuşmasıyla devam etti.

Daha sonra Shell Green Mezarlığı'nı anlatan bir video ile Şeref videosu izletildi.



Ardından Karanga (toplanma çağrısı) yapıldı.

Yeni Zelanda, Avustralya adına konuşmalar gerçekleştirildi. Türk Silahlı Kuvvetleri adına Yarbay Fatih Kurtgöz , Atatürk'ün Anzak annelerine yazdığı mektubu hem Türkçe hem de İngilizce okudu.



Tören, Türkiye ve diğer devletlerin çelenk sunumuyla devam etti. Borozan çalınması ve saygı duruşunda bulunulurken, Türkiye, Avustralya ve Yeni Zelanda Ulusal Marşları okundu. 

Atatürk'ün Anzak annelere mektubu

"Bu memleketin toprakları üzerinde kanlarını döken kahramanlar! Burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükûn içinde uyuyunuz. Sizler, Mehmetçiklerle yanyana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlâtlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlâtlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra, artık bizim evlâtlarımız olmuşlardır."

Kendi çipini üreten ASELSAN buluşlara devam ediyor

 
ASELSAN Genel Müdürü Ahmet Akyol, İHA kameralarına Kanada tarafından uygulanan ambargoları anımsatarak, "O dönem bir geliştirme projesi başlattık. Önce ambargoyu bertaraf edecek bir kamera yapmak daha da ötesinde dünyada bu alandaki en iyi kamerayı da yapabilmek üzere yola çıkmıştık. Geldiğimiz noktada İHA kameramız ASELFLIR-500'ü tamamladık. Artık operasyonel olarak Silahlı Kuvvetlerimizin kullanımına da girdi" dedi.
24.04.2024 23:34:00
ANADOLU AJANSI
 Kendi çipini üreten ASELSAN buluşlara devam ediyor
 Kendi çipini üreten ASELSAN buluşlara devam ediyor

ASELSAN Genel Müdürü Ahmet Akyol, ihracat yaptıkları ülke sayısını 86'ya çıkardıklarını dile getirerek, "ASELSAN'ın bu yıl yeni ihracat sözleşmeleri açısından 1 milyar dolara yaklaşma hedefi var" dedi. Anadolu Ajansı Teknoloji Masası'nın konuğu olan Akyol, ASELSAN olarak denizin derinliklerinden uzayın derinliklerine kadar her alanda her platforma kritik sistemler geliştirdiklerini kaydetti.

Siz mi ambargo uygularsınız?!

Akyol, İHA kameralarına Kanada tarafından uygulanan ambargoları anımsatarak, "O dönem Savunma Sanayii Başkanlığımızın liderliğinde bir geliştirme projesi başlattık. Önce ambargoyu bertaraf edecek bir kamera yapmak daha da ötesinde dünyada bu alandaki en iyi kamerayı da yapabilmek üzere yola çıkmıştık. Geldiğimiz noktada İHA kameramız ASELFLIR-500'ü tamamladık. Artık operasyonel olarak Silahlı Kuvvetlerimizin kullanımına da girdi" ifadelerini kullandı. ASELFLIR-500'ün rakiplerine oranla yüzde 30 daha iyi performans sergilediğine dikkati çeken Akyol, kameranın lazer işaretlemedeki başarısıyla da güdümlü mühimmatların daha hassas vuruş kabiliyeti kazanmasını sağlamış olduğunu vurguladı.

Hava savunma sistemlerinde yeni ataklar

Akyol, ASELSAN'ın alçak irtifada KORKUT sistemi olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kendisine yönelen dron, seyir füzesi ve benzeri tüm tehditleri parçacıklı mühimmatlarla önce tespit edip sonra onları engellemeye dayalı bir teknoloji. Bu envantere kazandırdığımız ve seri üretimini devam ettirdiğimiz bir sistem. Bunun bir üstünde HİSAR-A diye isimlendirdiğimiz bu sefer biraz daha irtifanın arttığı artık füzelerin devreye girdiği bir sistem var. Burada da Roketsan ile güzel bir işbirliğimiz var. Füzeleri onlar bize sağlıyorlar, biz de bütün sistemi bir araya getirerek alçak irtifalı HİSAR-A'yı tamamlayıp envantere kazandırdık.
Bir üstünde de HİSAR-O'muz var. Orta menzilde. Bunun da envantere kazandırıldığını ve seri üretime devam edildiğini söyleyebilirim. Şimdi de uzun menzilli hava savunma sistemimiz SİPER'i Türk Silahlı Kuvvetlerimizin envanterine kazandırıyoruz. Böylece çok alçak irtifadan yüksek irtifaya kadar katmanlı hava savunmasını 2024 yılında tamamlamış oluyoruz."


Lazer silahı GÖKBERK

ASELSAN'ın lazer silahı GÖKBERK'ten bahseden Akyol, lazerin kaynağını da yerli olarak geliştirdiklerini vurguladı. Akyol, otonominin (kendi kendine karar verip çalışma) üzerinde çalıştıkları önemli başlıklardan olduğunu aktararak, "Deringöz isminde yeni bir ürün üzerine çalışıyoruz. Geçtiğimiz günlerde ilk dalışını yaptık. Yapay zeka destekli otonom sürüş algoritmalarına sahip. Denizin altına 600 metreye kadar dalabilen sonarları olan, su altında haberleşme ve su altında keşif gözetleme kabiliyetine sahip bir ürün" diye konuştu. ASELSAN'ın Ankara'da 400 milyon dolarlık yeni bir yatırıma başladığının altını çizen Akyol, yatırımla beraber binin üzerinde ilave nitelikli istihdamı Türkiye'ye kazandıracaklarını anlattı.


Yapay zeka robotları kullanıyor

Karar vericilerin yapay zeka destekli algoritmalarla işini kolaylaştırmak ve büyük veriyi işlemek üzere komuta kontrol sistemlerinde yapay zekayı etkin olarak kullandıklarını aktaran Ahmet Akyol, "Gerek insansız kara, deniz araçlarında gerek otonominin olduğu diğer sistemlerde yapay zeka destekli algoritmalarla burada fark yaratmaya çalışıyoruz. ASELSAN içerisindeki bütün çalışmalarda yapay zeka robotlarını kullanır duruma geldik. Bunu içerideki süreçlerimizde adım adım yaygınlaştırıyoruz" dedi. Akyol, çip teknolojisinin çok kritik olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti: "Çip teknolojisinin askeri ve sivil boyutu var. Bizim açımızdan askeri boyutunda bağımsızlık stratejik öncelik. Bu amaçla Bilkent Üniversitesi ile ortak bir şirketimiz var. Yine ASELSAN'ın İstanbul'da MKR-IC ve TÜYAR isimli iki ayrı çipe odaklanmış alt şirketi var. Bu üç alt şirketle ve kendi bünyemizdeki çip tasarım ekiplerimizle buraya önemli miktarda kaynak ve yatırım yapıyoruz. Özellikle radar ve elektronik harpte kullanılan son derece stratejik olan galyum nitratta, transistör seviyesinde millileştirmeyi tamamladık. Bir radarda yaklaşık 1000'den fazla çip bulunuyor. Bu çipleri kendimiz tasarlıyoruz. 2024 itibarıyla bu çipleri Ankara'da seri üretebilme imkanına kavuştuk. Alt transistörlerini Bilkent Üniversitesi ile ortak şirketimizde, üstündeki çip seviyesi üretimleri de ASELSAN'da çoklu adetlerde yapabilecek duruma geldik. Binlerce çipi seri ürettiğimizi söyleyebilirim. Bu, askeri alandaki bağımsızlığımız açısından önemli."

Meteorolojiden 17 il için sarı kod

Meteoroloji Genel Müdürlüğü, 17 il için toz taşınımı uyarısında bulunarak vatandaşlara dikkatli olmaları konusunda çağrı yaptı. Peki toz taşınımı neden olur ve toz taşınımının sağlık üzerindeki etkileri nelerdir 
24.04.2024 12:18:00 / Güncelleme: 24.04.2024 12:21:49
Fahri Fatih Özcan
Meteorolojiden 17 il için sarı kod
Meteorolojiden 17 il için sarı kod
Meteoroloji Genel Müdürlüğü, yurdun batı ve iç kesimleri için toz taşınımı uyarısında bulunarak vatandaşlara dikkatli olmaları konusunda çağrı yaptı.

Bu hafta Libya üzerinden gelen çöl sıcağı etkili olacak. Sıcağın yanı sıra çöl tozları da yurtta etkisini gösterecek.

Meteoroloji Genel Müdürlüğü, tarafından Afyonkarahisar, Ankara, Antalya, Aydın, Balıkesir, Bolu, Burdur, Çanakkale, Denizli, Eskişehir, Isparta, İzmir, Konya, Kütahya, Manisa, Muğla ve Uşak için sarı kodlu uyarı yapıldı. Marmara, Ege, Batı Akdeniz ve İç Anadolu'nun batısı ile Batı Karadeniz'de yer yer toz taşınımı beklendiğinden, görüş mesafesinde düşme, hava kalitesinde azalma ve ulaşımda aksamalar gibi olumsuzluklara karşı dikkatli ve tedbirli olunması istendi.


Toz taşınımı nedir?


Toz taşınımı, atmosferdeki toz partiküllerinin hareket etmesi veya taşınması sürecidir. Bu partiküller genellikle rüzgar, termal hareketler, fırtınalar veya insan etkisiyle atmosferde taşınabilirler.

Toz taşınımı, çoğunlukla çöllerden veya kuru arazilerden kaynaklanan toz fırtınalarıyla ilişkilendirilir, ancak sanayi, tarım faaliyetleri veya araç trafiği gibi insan faaliyetleri de toz taşınımına katkıda bulunabilir. Mineral toz partiküllerinin atmosferde belirgin varlığının ana nedenleri arasında kuraklık ve çölleşme yer almaktadır.


Toz taşınımının sağlık etkileri nelerdir?


Toz taşınımının sağlık üzerindeki etkileri, özellikle solunum yolu rahatsızlıkları olan kişiler için önemli olabilir.

Toz partikülleri, astım, KOAH ve kronik bronşit gibi solunum yolu hastalıkları olan kişilerde rahatsızlıkları tetikleyebilir veya kötüleştirebilir.

Toz partikülleri, özellikle astım hastalarında alerjik reaksiyonlara ve astım ataklarına neden olabilir.

Toz taşınımı sırasında hava kalitesinin düşmesi, görüş mesafesinde azalmaya yol açabilir.

Toz taşınımı dönemlerinde, hava kalitesinin düşmesi nedeniyle halsizlik, kırgınlık, solunum sıkıntısı ve baş ağrısı gibi genel sağlık sorunları yaşanabilir.

Yaşlılar ve çocuklar gibi hassas gruplar, toz taşınımından daha fazla etkilenebilir ve ciddi sağlık sorunları yaşayabilir.

Bu nedenle, toz taşınımı beklenen dönemlerde, özellikle solunum yolu rahatsızlığı olanlar, yaşlılar ve çocuklar için evde kalmak ve dışarı çıkarken maske kullanmak gibi önlemler almak önemlidir. Ayrıca, evdeyken pencere ve kapıların kapalı tutulması ve dışarıdan eve gelindiğinde duş alınması gibi koruyucu önlemler de önerilmektedir.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.