AKP geçen seçimlerde tekrar iktidar koltuğuna oturdu. Malumunuz Erdoğan “kardeşi Esad’ı” bir anda kalleş ilan etti. Cübbeli, AKP’den dilediği özrün yetmediğini düşünmüş olacak ki, televizyon ekranlarından “Şiilerin katline hükmetti. Bu katliamda ölenlerin ise (Şiilerle savaşıp) şehit olacağını vurgulayıp, Şia’nın tarih boyu İslam karşısında olduğunu açıkladı. Eksik bıraktığı ise bu fetvayı hangi din veya dünyalık için verdiğiydi?
Kimdir bu Şiiler? Hz. Ali’yi sevenler. Hz. Ali taraftarları. Hz. Ali kim? Efendimizin (sav) amcasının oğlu, ilk Müslüman olan. Hz. Peygamberin damadı. Velayetin şahı. İlmin kapısı. Ayetle tertemiz kılınmış Ehl-i Beyt’in birinci imamı. Allah’ın aslanı. Hakkı batıldan ayırt eden gibi saymakla bitiremeyeceğim üstün özellikleri olan Peygamberlik hariç Efendimizin her türlü mirasçısı.
Suriye demişken! BOP çerçevesinde Suriye 2 yıldır kuşatılmış, Müslüman halk, adına Özgür Suriye Ordusu denen isyancılar tarafından katledilmekte, sürgün edilmekteler. Ama Suriye düşmedi, ayakta duruyor.
Maddi anlamda Suriye’yi düşüremeyenler, Cübbeli tipinde zevatları ortaya sürerek manevi anlamda İslam coğrafyasını, Suriye karşıtı yapmak istiyorlar. Bu zevatlar bebek katlinden, fuhuş pazarlığına kadar her türlü fetvayı (İslam adına demiyorum. Çünkü İslam bu anlayışları lanetler) verdiler.
Bunlardan biri de Şeyh Yusuf El Kardavi? Ne demişti bu zevat?
“Hz. Muhammed (s.a.v) dünyaya yeniden gelecek olsa ellerini NATO’nun üzerine koyardı”. “Esad yanlısı herkesin (çocuk, kadın, yaşlı vs.) ayrım gözetilmeksizin hedef alınmasının, katledilmesinin “caiz olduğunu” ifade eden kişi.
Burasına dikkat edin!
Hindistan Hyderabad Al Mahad Ul Aaali Ali İslami Üniversitesi ve Marifet Derneği tarafından düzenlenen sempozyumda İsmailağa Cemaati lideri Mahmut Ustaosmanoğlu’na, “İslam’a Üstün Hizmet” ödülü veriliyor.
Törende konuşan Cübbeli; “İki gün önce Mahmut Ustaosmanoğlu ve Yusuf El Kardavi’nin ismini istismar ediyorlar, diye haber yapanlar bugün katıldılar, yemek yediler’ diye haber yaptılar. Yüzsüzler, utanmazlar, Allah hayâ versin. Bugün burada, bu kadar âlimle nefes almak, cennet bahçesine şimdiden girmektir” diyor. (Habertaraf)
Cübbeli kiminle cennete giriyormuş? Hz. Peygambere (sav) iftira atanlarla, zulme fetva verenlerle. Gidecekleri yeri ben bilmem ama Allah ayırmasın, diyerek duamı da eksik etmem…
Gözaltı ve hapis sürecine gelirsek…
İçeri girmeden önce
“Her şey Jet Ski ile başladı… TV programlarım çok tesirli oldu. Türkiye’yi salladı. Teke-Tek’e çıkmadan iki gün önce bir Başbakan Yardımcısı arayıp engellemek istemiş. Ben Mahmut Efendi’den izin alarak çıktım. Beni kontrol edemezler!..”
“Bunlar 2-3 polisin yapacağı işler değil, memlekette ajanlar cirit atıyor.”, “Adnan Hocacılar, Diyalogcular, İrancılar hepsi benden rahatsızdı… İşin arkasında ABD, İsrail ya da İran olabilir…”
Tutuklanma aşamasında
“Evvelden beri size bildirdiğim üzere ilmî reddiyeler yaptığım çevrelerden (Gülen hareketi) bu tür komplolar beklemekteydim. Hakkı söylemeseydim bunlar başıma gelmeyebilirdi. Ama Efendi Hazretleri’nin emri ile acı da olsa hakkı söylemeye devam ettim. Ve bugün bu duruma düşürüldüysem de bundan dolayı hiçbir sıkıntı çekmiyorum…
Şu da bilinsin ki; yanımdaki eski bazı arkadaşların pervasızca işlemiş oldukları hataların asla benimle alâkası yoktur. Herkesin ameli kendini bağlar…
…Ne İsmailağa Cemaati’nden, ne de dışarıdan hiçbir hoca veya hoca geçinen kimseleri ne tehdit ne de şantaj yoluyla mağdur etmemişimdir. Ama beni kıskanan bazı çevreler bu hususta bana iftira ederek Emniyet’e şikâyet edecek kadar küçülmüşlerdir…” (Kaynak: haber7)
***
İçeri girerken kahraman edalarıyla kimseden çekinmediğini, korkmadığını, hiçbir şantaja boyun eğmediğini ve eğmeyeceğini ifade eden şahsın dışarı çıkmak için döktüğü gözyaşları:
“Beni buradan çıkartın… Ben çıktıktan sonra da emniyet, yargı ve hükümet gibi kurumların aleyhine konuşup; vatana, millete hizmet eden, terörle ve diğer tehlikelerle uğraşan bu kurumları yıpratacak hiçbir beyanda bulunmayacağıma dair Allah (Celle Celaluh)’a söz veriyorum, sizleri de şahit tutuyorum. Çünkü bu kurumların yıpranması diğer terör odaklarına fırsat verebilir…”
(Bu konuyu “Diyalog minderinde danışıklı dövüş” başlığıyla devam ettireceğiz)
Kimdir bu Şiiler? Hz. Ali’yi sevenler. Hz. Ali taraftarları. Hz. Ali kim? Efendimizin (sav) amcasının oğlu, ilk Müslüman olan. Hz. Peygamberin damadı. Velayetin şahı. İlmin kapısı. Ayetle tertemiz kılınmış Ehl-i Beyt’in birinci imamı. Allah’ın aslanı. Hakkı batıldan ayırt eden gibi saymakla bitiremeyeceğim üstün özellikleri olan Peygamberlik hariç Efendimizin her türlü mirasçısı.
Suriye demişken! BOP çerçevesinde Suriye 2 yıldır kuşatılmış, Müslüman halk, adına Özgür Suriye Ordusu denen isyancılar tarafından katledilmekte, sürgün edilmekteler. Ama Suriye düşmedi, ayakta duruyor.
Maddi anlamda Suriye’yi düşüremeyenler, Cübbeli tipinde zevatları ortaya sürerek manevi anlamda İslam coğrafyasını, Suriye karşıtı yapmak istiyorlar. Bu zevatlar bebek katlinden, fuhuş pazarlığına kadar her türlü fetvayı (İslam adına demiyorum. Çünkü İslam bu anlayışları lanetler) verdiler.
Bunlardan biri de Şeyh Yusuf El Kardavi? Ne demişti bu zevat?
“Hz. Muhammed (s.a.v) dünyaya yeniden gelecek olsa ellerini NATO’nun üzerine koyardı”. “Esad yanlısı herkesin (çocuk, kadın, yaşlı vs.) ayrım gözetilmeksizin hedef alınmasının, katledilmesinin “caiz olduğunu” ifade eden kişi.
Burasına dikkat edin!
Hindistan Hyderabad Al Mahad Ul Aaali Ali İslami Üniversitesi ve Marifet Derneği tarafından düzenlenen sempozyumda İsmailağa Cemaati lideri Mahmut Ustaosmanoğlu’na, “İslam’a Üstün Hizmet” ödülü veriliyor.
Törende konuşan Cübbeli; “İki gün önce Mahmut Ustaosmanoğlu ve Yusuf El Kardavi’nin ismini istismar ediyorlar, diye haber yapanlar bugün katıldılar, yemek yediler’ diye haber yaptılar. Yüzsüzler, utanmazlar, Allah hayâ versin. Bugün burada, bu kadar âlimle nefes almak, cennet bahçesine şimdiden girmektir” diyor. (Habertaraf)
Cübbeli kiminle cennete giriyormuş? Hz. Peygambere (sav) iftira atanlarla, zulme fetva verenlerle. Gidecekleri yeri ben bilmem ama Allah ayırmasın, diyerek duamı da eksik etmem…
Gözaltı ve hapis sürecine gelirsek…
İçeri girmeden önce
“Her şey Jet Ski ile başladı… TV programlarım çok tesirli oldu. Türkiye’yi salladı. Teke-Tek’e çıkmadan iki gün önce bir Başbakan Yardımcısı arayıp engellemek istemiş. Ben Mahmut Efendi’den izin alarak çıktım. Beni kontrol edemezler!..”
“Bunlar 2-3 polisin yapacağı işler değil, memlekette ajanlar cirit atıyor.”, “Adnan Hocacılar, Diyalogcular, İrancılar hepsi benden rahatsızdı… İşin arkasında ABD, İsrail ya da İran olabilir…”
Tutuklanma aşamasında
“Evvelden beri size bildirdiğim üzere ilmî reddiyeler yaptığım çevrelerden (Gülen hareketi) bu tür komplolar beklemekteydim. Hakkı söylemeseydim bunlar başıma gelmeyebilirdi. Ama Efendi Hazretleri’nin emri ile acı da olsa hakkı söylemeye devam ettim. Ve bugün bu duruma düşürüldüysem de bundan dolayı hiçbir sıkıntı çekmiyorum…
Şu da bilinsin ki; yanımdaki eski bazı arkadaşların pervasızca işlemiş oldukları hataların asla benimle alâkası yoktur. Herkesin ameli kendini bağlar…
…Ne İsmailağa Cemaati’nden, ne de dışarıdan hiçbir hoca veya hoca geçinen kimseleri ne tehdit ne de şantaj yoluyla mağdur etmemişimdir. Ama beni kıskanan bazı çevreler bu hususta bana iftira ederek Emniyet’e şikâyet edecek kadar küçülmüşlerdir…” (Kaynak: haber7)
***
İçeri girerken kahraman edalarıyla kimseden çekinmediğini, korkmadığını, hiçbir şantaja boyun eğmediğini ve eğmeyeceğini ifade eden şahsın dışarı çıkmak için döktüğü gözyaşları:
“Beni buradan çıkartın… Ben çıktıktan sonra da emniyet, yargı ve hükümet gibi kurumların aleyhine konuşup; vatana, millete hizmet eden, terörle ve diğer tehlikelerle uğraşan bu kurumları yıpratacak hiçbir beyanda bulunmayacağıma dair Allah (Celle Celaluh)’a söz veriyorum, sizleri de şahit tutuyorum. Çünkü bu kurumların yıpranması diğer terör odaklarına fırsat verebilir…”
(Bu konuyu “Diyalog minderinde danışıklı dövüş” başlığıyla devam ettireceğiz)
Akın Aydın / diğer yazıları
- Arzusu millî egemenliğe dayanan Türk devleti kurmaktı / 23.04.2024
- Ekrem İmamoğlu’na açık mektup / 22.04.2024
- Erdoğan anlattığı kıssayı bile unuttu / 21.04.2024
- Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz / 20.04.2024
- Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam / 19.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -2- / 18.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -1- / 17.04.2024
- İsrail, İslam dünyasının acziyetini ispatladı / 15.04.2024
- ‘Artık demir almak günü gelmişse zamandan’ / 14.04.2024
- İktidarın İsrail laubaliliği / 13.04.2024
- Ekrem İmamoğlu’na açık mektup / 22.04.2024
- Erdoğan anlattığı kıssayı bile unuttu / 21.04.2024
- Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz / 20.04.2024
- Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam / 19.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -2- / 18.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -1- / 17.04.2024
- İsrail, İslam dünyasının acziyetini ispatladı / 15.04.2024
- ‘Artık demir almak günü gelmişse zamandan’ / 14.04.2024
- İktidarın İsrail laubaliliği / 13.04.2024