Kırmızı et sofralardan iyice uzaklaştı
Türkiye’de bir kuşbaşı et 800-900 TL. Asgari ücretli artık torununa “kırmızı et” masalı anlatıyor. Dünyada 6-7 dolara satılan et bizde 20 dolar civarında
20.11.2025 17:34:00
Eyüp Kabil
Eyüp Kabil





Türkiye'de kırmızı et fiyatları, ortalama 800-900 TL/kg seviyesine ulaşarak vatandaşların sofralarını adeta yasak meyve haline getirdi. Dana kol eti 800-900 TL, kuzu pirzola ise 1300-1500 TL arasında seyrediyor. Bu rakamlar, sadece bir etiketsiz rakam değil; enflasyonun pençesinde ezilen ailelerin gıda güvensizliğinin somutlaşmış hali. Yıllardır süren hayvancılık politikalarının yetersizliği, alım gücünün erimesi ve küresel fiyat dalgalanmaları, krizi derinleştiriyor.
Hayvancılık politikalarının zayıf halkası
Türkiye'nin hayvancılık sektörü, 2025'te desteklerle canlandırma çabalarına rağmen ithalata bağımlı kalmaya devam ediyor. Tarım ve Orman Bakanlığı'nın 2021-2025 Hayvan Sağlığı Sektör Politika Belgesi, verimliliği artırmayı hedeflese de, yem maliyetlerindeki yüzde 60'lık artış ve kuraklık, yerli üretimi baltaladı.
Yıl içinde yapılan düzenlemelerle küçükbaş kuzu/oğlak desteği baş başına 300 TL'ye çıkarıldı, büyükbaş buzağı desteği ise sürdürülebilirlik odaklı hibelerle güçlendirildi. Buna rağmen, kurbanlık varlığının "yeterli" ilan edilmesi bile fiyatları frenlemedi; çünkü politikalar, yenilikçi yem teknolojileri ve çoban istihdamı teşviklerine odaklanırken, iklim değişikliğine uyum mekanizmalarını ihmal etti. Sonuçta sektörün yüzde 40'ı küçük ölçekli işletmelerde iflasın eşiğinde. Bu politika boşluğu, et ithalatını yüzde 25 artırarak yerel üreticiyi daha da ezerken, tüketicinin cebine yansıyor.
Alım gücünün sessiz çöküşü
Asgari ücretin Ocak 2025'te yüzde 30 zamla net 22.104 TL'ye çıkarılması, kısa süreli bir rahatlama sağladıysa da, enflasyonun yüzde 50-60 bandındaki gıda artışı karşısında alım gücü yüzde 20-30 eridi. Bir asgari ücretli, aylık 800 TL'lik et bütçesiyle ancak 1 kg dana eti alabiliyor; bu da haftada bir porsiyon anlamına geliyor.
TÜİK verileri, hanehalkı gıda harcamalarının yüzde 45'ini et ve süt ürünlerinin oluşturduğunu gösterirken, açlık sınırı 28.000 TL'yi aştı. Özellikle kadınlar ve çocuklar protein eksikliğinden muzdarip. 2026 için öngörülen 26.500-28.000 TL'lik zam talepleri, Merkez Bankası'nın yüzde 32 enflasyon tahminiyle gölgelense de, reel gelir kaybı devam ediyor. Bu döngü, sadece ekonomik değil; sosyal bir kriz: Göç ve sağlık harcamaları artarken, "et yiyemeyen nesiller" tartışması alevleniyor.
Türkiye'deki et fiyatı dünya ortalamasının 3 katı
Dünya genelinde kırmızı et fiyatları rekor kırarken, Türkiye 17.76 USD/kg ile ortalama 6.72 USD'lik küresel ortalamanın üç katına fırladı; bu da bizi fiyat liderlerinden biri yapıyor. AB'de karkas et 6.62 EUR/kg (yaklaşık 7.2 USD) seviyesindeyken, Numbeo verilerine göre 19.86 USD/kg ile 14. sırada yer alıyoruz. Asgari ücret perspektifinden bakıldığında, bir Alman 170 kg et alırken, Türkiye'de aynı ücretle ancak 44 kg alınabiliyor; Hollanda'da bu 135 kg. Kuraklık ve talep artışı küresel fiyatları şişirse de, Brezilya gibi ihracatçı ülkelerde 4-5 USD/kg bandı korunurken, bizimki politik istikrarsızlığın bedeli. Bu karşılaştırma, Türkiye'yi "ucuz et vaadi"nden uzaklaştırıyor.
Hayvancılık politikalarının zayıf halkası
Türkiye'nin hayvancılık sektörü, 2025'te desteklerle canlandırma çabalarına rağmen ithalata bağımlı kalmaya devam ediyor. Tarım ve Orman Bakanlığı'nın 2021-2025 Hayvan Sağlığı Sektör Politika Belgesi, verimliliği artırmayı hedeflese de, yem maliyetlerindeki yüzde 60'lık artış ve kuraklık, yerli üretimi baltaladı.
Yıl içinde yapılan düzenlemelerle küçükbaş kuzu/oğlak desteği baş başına 300 TL'ye çıkarıldı, büyükbaş buzağı desteği ise sürdürülebilirlik odaklı hibelerle güçlendirildi. Buna rağmen, kurbanlık varlığının "yeterli" ilan edilmesi bile fiyatları frenlemedi; çünkü politikalar, yenilikçi yem teknolojileri ve çoban istihdamı teşviklerine odaklanırken, iklim değişikliğine uyum mekanizmalarını ihmal etti. Sonuçta sektörün yüzde 40'ı küçük ölçekli işletmelerde iflasın eşiğinde. Bu politika boşluğu, et ithalatını yüzde 25 artırarak yerel üreticiyi daha da ezerken, tüketicinin cebine yansıyor.
Alım gücünün sessiz çöküşü
Asgari ücretin Ocak 2025'te yüzde 30 zamla net 22.104 TL'ye çıkarılması, kısa süreli bir rahatlama sağladıysa da, enflasyonun yüzde 50-60 bandındaki gıda artışı karşısında alım gücü yüzde 20-30 eridi. Bir asgari ücretli, aylık 800 TL'lik et bütçesiyle ancak 1 kg dana eti alabiliyor; bu da haftada bir porsiyon anlamına geliyor.
TÜİK verileri, hanehalkı gıda harcamalarının yüzde 45'ini et ve süt ürünlerinin oluşturduğunu gösterirken, açlık sınırı 28.000 TL'yi aştı. Özellikle kadınlar ve çocuklar protein eksikliğinden muzdarip. 2026 için öngörülen 26.500-28.000 TL'lik zam talepleri, Merkez Bankası'nın yüzde 32 enflasyon tahminiyle gölgelense de, reel gelir kaybı devam ediyor. Bu döngü, sadece ekonomik değil; sosyal bir kriz: Göç ve sağlık harcamaları artarken, "et yiyemeyen nesiller" tartışması alevleniyor.
Türkiye'deki et fiyatı dünya ortalamasının 3 katı
Dünya genelinde kırmızı et fiyatları rekor kırarken, Türkiye 17.76 USD/kg ile ortalama 6.72 USD'lik küresel ortalamanın üç katına fırladı; bu da bizi fiyat liderlerinden biri yapıyor. AB'de karkas et 6.62 EUR/kg (yaklaşık 7.2 USD) seviyesindeyken, Numbeo verilerine göre 19.86 USD/kg ile 14. sırada yer alıyoruz. Asgari ücret perspektifinden bakıldığında, bir Alman 170 kg et alırken, Türkiye'de aynı ücretle ancak 44 kg alınabiliyor; Hollanda'da bu 135 kg. Kuraklık ve talep artışı küresel fiyatları şişirse de, Brezilya gibi ihracatçı ülkelerde 4-5 USD/kg bandı korunurken, bizimki politik istikrarsızlığın bedeli. Bu karşılaştırma, Türkiye'yi "ucuz et vaadi"nden uzaklaştırıyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.

















































































