Ortam gergin, akıllar karışık! Vicdânlar suskun!
İleri Demokrasi adı koyulmuş bir sistem, bütün millî değerleri merhametsizce hırpalıyor!
Sınırlarımız yolgeçen hanı! Gelen giden belli değil!
Bir kişi, lanetlenecek insanlık dışı bir davranışla öldürüldü diye İngiltere Başbakanı Almanya seyahatini ânında yarıda keserek ülkesine dönerken bizim İleri Demokrat BOP Eş Başkanı Başbakanımız; 50’den fazla vatandaşımızın katledildiği ve 100’den fazla yaralımızın olduğu Reyhanlı’ya; ABD’ye gidip diğer BOP Eş Başkanı’ndan talimat almadan gidemiyor!
“Sıfır sorun” iddiasıyla çıkıp bütün komşularımızla “sırf sorun” haline getirildiğimiz yanlış dış politikalar yüzünden, bölgede tarifsiz bir yalnızlığa mahkûm olduk!
Dört yüz yıldan fazla yönetimimizde olmuş ve nüfusunun neredeyse tamamıyla akrabalığımız olan Suriye’ye Haçlı ile birlikte İleri Demokrasi götürmek inadındayız!
Biliriz tezinin söküğü fazla olur! Kelin dermanı olsa kendi başına sürter biliriz!
Biliriz ama vatandaşının can ve mal güvenliğini korumaktan aciz AKP Hükümetinin varlığını, “Huzur ve istikrar”dan sayarız!
“Lider atlarsa peşinden uçuruma atlamak töredir” yağcılığını, “Dokunmak ibadettendir” yalakalığını, “Bu Erdoğan sünnetidir” şeklindeki soytarılığı da aşan hadsizlikleri, görmezden gelmeyi demokratlık sayarız!
Yandaş medyanın dolma kalemlerinin, “Yürüyen İman” dedikleri tacizci yandaşlarına; “Biz ısırır ama başkalarına ısırttırmayız!” şeklindeki sahiplenmelerini, sadâkat sayarız!
“Demokrasi yetmez İleri Demokrasi” hamleleri ve “Ya Allah! Bismillah!” diye kilise kurdelaları kesen “alnı secdeli Müslüman Başbakan”ın ülkesinde, şımararak gemi azıya alan Sevan NİŞANYAN adlı yazar bozmasının; “Ben Muhammed’in Peygamber olduğuna inanmıyorum. Peygamber diye bir müessesenin olduğuna inanmıyorum. Her hangi bir kişinin Allah’tan vahi aldığını iddia etmesinin terbiyesizlik olduğunu düşünüyorum. Muhammed ya yalan söylemiş ya hayal görmüş” şeklindeki edepsizliğini, Dinlerarası Diyalog hoşgörüsü ile karşılamaya mecbur ediliriz!
Dişlerimizi sıkar, homurdanırız ama sabrederiz çünkü; muhalefetçilik oynatılan Meclis’teki diğer partiler söylese veya biz söylesek fanatik karşıtlık ile suçlanırız ama adamların kendi kendilerini tarifleriyle rahatlıyoruz şükrolsun!
AKP’li Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu, yerel basının gündem ettiği, 3 AKP’linin ortak olduğu bir şirkete usulsüz orman arazisi tahsisiyle ilgili olarak partililerini savunurken; “Birbirimize sahip çıkmamız lazım. Bir zamanlar köpekleri kızağa koşarlarmış. Kurtlar peşlerine düşmüş bu kızağın. Kızağın üstündekiler kurtlar yaklaştıkça düşünmeye başlamışlar: ‘Acaba, kızağı çeken köpeklerden birini serbest bıraksak; kurtlar onu yerken biz uzaklaşabilir miyiz?’ Fakat biraz sonra görmüşler ki, kurtlar o köpeği yiyerek daha da güçlenmişler. Kendileri de bir köpek eksildiği için hızları yavaşlamış ve kurtlar daha fazla yaklaşmışlar. Bizim terk edecek ağırlığımız yok. Bizim arkamızdan gelen çakallara verecek arkadaşımız yok” diyor!
Şimdi bu itirafa, şapka çıkarmam mı ben?
Başbakan’ın; “Demokrasi amaç değil araçtır! Gereken durakta inilecek tramvaydır! Geç kalan yer bulamaz” tarif ve uyarısını, biliyorduk! O; partisine lokomotif, teşkilatlarına vagon, kendisine de Vatman diyordu!
Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı ise AKP’yi kızak, partililerini kızak köpeği, kızaktaki parti kurmaylarını da “gerektiğinde atılabilecek ağırlık” diye tarif ediyor! Tarifler arasındaki benzerliğe ve şahaneliğine bakar mısınız?
“Durmak yok! Yola devam!” diye kükreyen BOP Eş Başkanı! N’olur durma!
Durma devam et ki biz; “Rabbim! Şimdi içimizden beyinsizlerin ettikleri yüzünden bizi helâk mi edeceksin?” (A’râf-155) diye kulca nazlanırken, sizi Allah (c.c.) ıslah etsin...
“Bir ülkeyi mahvetmek istediğimizde, onun servet ve refahla azıp firavunlaşmış kodamanlarına emirler yöneltiriz/onları yöneticiler yaparız da onlar, orada bozuk gidişler sergilerler. Böylece o ülke aleyhine hüküm hak olur...” (İsrâ-16) hükmünden biz de payımıza düşeni alalım...
Yine şükrederim ki Bağımsız Türkiye Partisi ve kadrolarının millî duruşları, artık sağırlarca duyulmaya, körlerce görülmeğe başladı!
BTP’nin 5. Olağan Kongresi’ndeydim hafta sonu... Orada yaşadığım, gözlemlediğim olağanüstü halleri, mutlaka paylaşacağım; “Ol mâhiler ki derya içredür deryâyı bilmezler!” davranışlı samîmi insanların fotoğraflarının çekilerek kalıcılaşmasını sağlamak, insânî ve vicdânî bir görevdir vesselâm...
“OLAMAZ TÜRK’E BAŞ, TÜRK’ÜM DEMEYEN”
Selâm, sevgi, duâ...
İleri Demokrasi adı koyulmuş bir sistem, bütün millî değerleri merhametsizce hırpalıyor!
Sınırlarımız yolgeçen hanı! Gelen giden belli değil!
Bir kişi, lanetlenecek insanlık dışı bir davranışla öldürüldü diye İngiltere Başbakanı Almanya seyahatini ânında yarıda keserek ülkesine dönerken bizim İleri Demokrat BOP Eş Başkanı Başbakanımız; 50’den fazla vatandaşımızın katledildiği ve 100’den fazla yaralımızın olduğu Reyhanlı’ya; ABD’ye gidip diğer BOP Eş Başkanı’ndan talimat almadan gidemiyor!
“Sıfır sorun” iddiasıyla çıkıp bütün komşularımızla “sırf sorun” haline getirildiğimiz yanlış dış politikalar yüzünden, bölgede tarifsiz bir yalnızlığa mahkûm olduk!
Dört yüz yıldan fazla yönetimimizde olmuş ve nüfusunun neredeyse tamamıyla akrabalığımız olan Suriye’ye Haçlı ile birlikte İleri Demokrasi götürmek inadındayız!
Biliriz tezinin söküğü fazla olur! Kelin dermanı olsa kendi başına sürter biliriz!
Biliriz ama vatandaşının can ve mal güvenliğini korumaktan aciz AKP Hükümetinin varlığını, “Huzur ve istikrar”dan sayarız!
“Lider atlarsa peşinden uçuruma atlamak töredir” yağcılığını, “Dokunmak ibadettendir” yalakalığını, “Bu Erdoğan sünnetidir” şeklindeki soytarılığı da aşan hadsizlikleri, görmezden gelmeyi demokratlık sayarız!
Yandaş medyanın dolma kalemlerinin, “Yürüyen İman” dedikleri tacizci yandaşlarına; “Biz ısırır ama başkalarına ısırttırmayız!” şeklindeki sahiplenmelerini, sadâkat sayarız!
“Demokrasi yetmez İleri Demokrasi” hamleleri ve “Ya Allah! Bismillah!” diye kilise kurdelaları kesen “alnı secdeli Müslüman Başbakan”ın ülkesinde, şımararak gemi azıya alan Sevan NİŞANYAN adlı yazar bozmasının; “Ben Muhammed’in Peygamber olduğuna inanmıyorum. Peygamber diye bir müessesenin olduğuna inanmıyorum. Her hangi bir kişinin Allah’tan vahi aldığını iddia etmesinin terbiyesizlik olduğunu düşünüyorum. Muhammed ya yalan söylemiş ya hayal görmüş” şeklindeki edepsizliğini, Dinlerarası Diyalog hoşgörüsü ile karşılamaya mecbur ediliriz!
Dişlerimizi sıkar, homurdanırız ama sabrederiz çünkü; muhalefetçilik oynatılan Meclis’teki diğer partiler söylese veya biz söylesek fanatik karşıtlık ile suçlanırız ama adamların kendi kendilerini tarifleriyle rahatlıyoruz şükrolsun!
AKP’li Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu, yerel basının gündem ettiği, 3 AKP’linin ortak olduğu bir şirkete usulsüz orman arazisi tahsisiyle ilgili olarak partililerini savunurken; “Birbirimize sahip çıkmamız lazım. Bir zamanlar köpekleri kızağa koşarlarmış. Kurtlar peşlerine düşmüş bu kızağın. Kızağın üstündekiler kurtlar yaklaştıkça düşünmeye başlamışlar: ‘Acaba, kızağı çeken köpeklerden birini serbest bıraksak; kurtlar onu yerken biz uzaklaşabilir miyiz?’ Fakat biraz sonra görmüşler ki, kurtlar o köpeği yiyerek daha da güçlenmişler. Kendileri de bir köpek eksildiği için hızları yavaşlamış ve kurtlar daha fazla yaklaşmışlar. Bizim terk edecek ağırlığımız yok. Bizim arkamızdan gelen çakallara verecek arkadaşımız yok” diyor!
Şimdi bu itirafa, şapka çıkarmam mı ben?
Başbakan’ın; “Demokrasi amaç değil araçtır! Gereken durakta inilecek tramvaydır! Geç kalan yer bulamaz” tarif ve uyarısını, biliyorduk! O; partisine lokomotif, teşkilatlarına vagon, kendisine de Vatman diyordu!
Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı ise AKP’yi kızak, partililerini kızak köpeği, kızaktaki parti kurmaylarını da “gerektiğinde atılabilecek ağırlık” diye tarif ediyor! Tarifler arasındaki benzerliğe ve şahaneliğine bakar mısınız?
“Durmak yok! Yola devam!” diye kükreyen BOP Eş Başkanı! N’olur durma!
Durma devam et ki biz; “Rabbim! Şimdi içimizden beyinsizlerin ettikleri yüzünden bizi helâk mi edeceksin?” (A’râf-155) diye kulca nazlanırken, sizi Allah (c.c.) ıslah etsin...
“Bir ülkeyi mahvetmek istediğimizde, onun servet ve refahla azıp firavunlaşmış kodamanlarına emirler yöneltiriz/onları yöneticiler yaparız da onlar, orada bozuk gidişler sergilerler. Böylece o ülke aleyhine hüküm hak olur...” (İsrâ-16) hükmünden biz de payımıza düşeni alalım...
Yine şükrederim ki Bağımsız Türkiye Partisi ve kadrolarının millî duruşları, artık sağırlarca duyulmaya, körlerce görülmeğe başladı!
BTP’nin 5. Olağan Kongresi’ndeydim hafta sonu... Orada yaşadığım, gözlemlediğim olağanüstü halleri, mutlaka paylaşacağım; “Ol mâhiler ki derya içredür deryâyı bilmezler!” davranışlı samîmi insanların fotoğraflarının çekilerek kalıcılaşmasını sağlamak, insânî ve vicdânî bir görevdir vesselâm...
“OLAMAZ TÜRK’E BAŞ, TÜRK’ÜM DEMEYEN”
Selâm, sevgi, duâ...
Mustafa Aslan / diğer yazıları
- Atatürk'ün anlatımıyla Çanakkale savaşları / 20.03.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017