KKTC'de son günlerde ayyuka çıkan Cumhurbaşkanı Denktaş aleyhtarı 'ısmarlama mitingler'in sadece onları ilgilendirdiğini düşünenler varsa, yanılıyorlar. Yanıldıklarını da pek yakında anlayacaklar.
Açık soruyorum; KKTC'de 'devlet gücü'ne rağmen devlet ve devlet başkanı aleyhtarı 'ısmarlama mitigler' düzenleyen AB ve Rum lobilerinin, Türkiye içinde 'boş durdukları' söylenebilir mi? AB ve Rum lobilerinden gelen 'değirmenin suyu'nun bügun KKTC'yi birbirine kattığı gibi, aynı sürecin devamı olarak yarın Türkiye'mizi daha beter bir kaosa sürüklemeyeceğine kim garanti verebilir? Etnik ve Hristiyan misyonerlerin elimizin altından aldığı binlerce gencimizin hesabını yapmak yerine, hadi canım sende diyerek, bu kabil ihanetlere 'bir nevi lojistik destek sağlayanlar'ın 'geleceğin Türkiyesi'nin 'ısmarlama mitingleri'ne önhazırlık yapmadıklarını kim söyleyebilir?
Komplo teorilerden söz etmiyorum; vakıayı sorgulamaya çalışıyorum sadece.
Bu sebeple AB ve Rum lobilerinin KKTC'deki manevralarına karşı bugün maalesef 'zor ve ince hesaplar yapmak durumunda kalan vatanperverler'in, bu hesaba Türkiye'yi de katmaları gerektiği açıktır...
Hem de hiç vakit geçirmeden.
Ismarlama mitinglerdeki manzara dikkate şayan...
Bir taraftan, Cumhurbaşkanı Denktaş ve Başbakan Eroğlu protesto ediliyor.
'Türk askeri işgalci' pankartları açılıyor.
Kıbrıs'ın şahinlerinden olarak tanınan Denktaş'ın danışmanı Mümtaz Soysal, Şükrü Sina Gürel ve hatta CHP lideri Deniz Baykal bile yuhalanıyor.
Diğer taraftan ise Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan'a 'şükran nümayişleri' yükseliyor.
AB temennası çekiliyor.
Rum tarafına, Güzelyurt bağlarından kopartılmış 'zeytin dalları' yağdırılıyor.
Manzaraya bir daha bakın, dilerseniz... Bakın ve görün.
Bu köşeden birkaç ay öncesinden haber verdiğimiz 'ısmarlama mitingler'in ardından KKTC'de 'ısmarlama başkaldırı ve kaos'un tezgahlanacağını görmemek için hem kör, hem de sağır olmak lazım.
AB temennası altındaki KKTC'nin 'artık görünen geleceği'ni teşhis etmek, maharet ve basiret değil bugün. Gözü açık veya kulağı örselenmemiş her akıl sahibi, orada olan biteni seyredebiliyor.
Asıl maharet, KKTC aynasında, 'benzer AB temennaları altındaki Türkiye'mizin geleceğini, Ege'mizin, Güneydoğu'muzun, Suriçi İstanbul'umuzun geleceğini görüp vakit kaybetmeden 'reel stratejiler' geliştirmektir.
Bu ufku ve bu yüreği taşıyanlar, KKTC'de de bir çakıl taşını Rumlara ve AB'ye kaptırmaz.
Bunun için ise 'AB veya Rum lobisi patentli ısmarlama yürek ve beyinler' değil, yerli gönüller ve yerli akıllar şart.
Açık soruyorum; KKTC'de 'devlet gücü'ne rağmen devlet ve devlet başkanı aleyhtarı 'ısmarlama mitigler' düzenleyen AB ve Rum lobilerinin, Türkiye içinde 'boş durdukları' söylenebilir mi? AB ve Rum lobilerinden gelen 'değirmenin suyu'nun bügun KKTC'yi birbirine kattığı gibi, aynı sürecin devamı olarak yarın Türkiye'mizi daha beter bir kaosa sürüklemeyeceğine kim garanti verebilir? Etnik ve Hristiyan misyonerlerin elimizin altından aldığı binlerce gencimizin hesabını yapmak yerine, hadi canım sende diyerek, bu kabil ihanetlere 'bir nevi lojistik destek sağlayanlar'ın 'geleceğin Türkiyesi'nin 'ısmarlama mitingleri'ne önhazırlık yapmadıklarını kim söyleyebilir?
Komplo teorilerden söz etmiyorum; vakıayı sorgulamaya çalışıyorum sadece.
Bu sebeple AB ve Rum lobilerinin KKTC'deki manevralarına karşı bugün maalesef 'zor ve ince hesaplar yapmak durumunda kalan vatanperverler'in, bu hesaba Türkiye'yi de katmaları gerektiği açıktır...
Hem de hiç vakit geçirmeden.
Ismarlama mitinglerdeki manzara dikkate şayan...
Bir taraftan, Cumhurbaşkanı Denktaş ve Başbakan Eroğlu protesto ediliyor.
'Türk askeri işgalci' pankartları açılıyor.
Kıbrıs'ın şahinlerinden olarak tanınan Denktaş'ın danışmanı Mümtaz Soysal, Şükrü Sina Gürel ve hatta CHP lideri Deniz Baykal bile yuhalanıyor.
Diğer taraftan ise Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan'a 'şükran nümayişleri' yükseliyor.
AB temennası çekiliyor.
Rum tarafına, Güzelyurt bağlarından kopartılmış 'zeytin dalları' yağdırılıyor.
Manzaraya bir daha bakın, dilerseniz... Bakın ve görün.
Bu köşeden birkaç ay öncesinden haber verdiğimiz 'ısmarlama mitingler'in ardından KKTC'de 'ısmarlama başkaldırı ve kaos'un tezgahlanacağını görmemek için hem kör, hem de sağır olmak lazım.
AB temennası altındaki KKTC'nin 'artık görünen geleceği'ni teşhis etmek, maharet ve basiret değil bugün. Gözü açık veya kulağı örselenmemiş her akıl sahibi, orada olan biteni seyredebiliyor.
Asıl maharet, KKTC aynasında, 'benzer AB temennaları altındaki Türkiye'mizin geleceğini, Ege'mizin, Güneydoğu'muzun, Suriçi İstanbul'umuzun geleceğini görüp vakit kaybetmeden 'reel stratejiler' geliştirmektir.
Bu ufku ve bu yüreği taşıyanlar, KKTC'de de bir çakıl taşını Rumlara ve AB'ye kaptırmaz.
Bunun için ise 'AB veya Rum lobisi patentli ısmarlama yürek ve beyinler' değil, yerli gönüller ve yerli akıllar şart.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019