Koltuğu uğruna ülkeyi savaşa sokacak

Azak Denizi girişinde bulunan Kerç Boğazı'ndaki gerginliğin yankıları devam ediyor.

Malum, Ukrayna Deniz Kuvvetleri'ne ait üç gemi Rusya sınırını ihlal ettiği gerekçesiyle alıkonulmuş ve mürettebatı da tutuklanmıştı. Bunun üzerine de Ukrayna'da sıkıyönetim ilan edilmişti.

Peki, Ukrayna bu gerginliğin çıkacağını bile bile niçin böyle bir hadisenin içine girdi?

Gerginlik çıkacaktı, çünkü Kırım'ın bir referandumla Rusya'ya bağlanmasından sonra Kerç Boğazı'nın iki tarafı da Rusya toprağı oldu. Ve Rus yetkililerin ifadesine göre, Ukrayna gemileri barışçıl bir şekilde değil, tahrik edici bir şekilde boğazı geçmeye çalıştı.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rus karasularından barışçıl bir biçimde geçiş yapma kurallarını görmezden gelen Ukrayna tarafı ve gemilerinin uluslararası hukuku ihlal ettiğini vurguladı.

Rusya Federal Güvenlik Servisi'nden (FSB) yapılan açıklamada, "Ukrayna Deniz Kuvvetleri'nin bir grup gemisi durma taleplerine uymadı ve bizimle iletişime geçmedi" denildi. Ukrayna gemilerinde bulunan denizciler de yapılan sorgulamada bunu kabul ettiler.

Andrey Draç adlı mürettebat, "Mariupol'a doğru yol alırken Rusya'nın kıyı güvenlik yetkilileri, Rusya Federasyonu yasalarının ihlal edildiği yönünde uyarıda bulundu" derken, Sergey Tsibizov adlı denizci de, "Ukrayna'nın, Rusya'nın karasularını ihlal ettiğini" söyledi.

Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Aleksander Gruşko, Rusya'nın karasularında barışçıl geçiş hakkına saygı duyduğunu, ancak Rusya Federasyonu devlet sınırları ve egemenliğine de saygı duyulması gerektiğini söyledi.

Rus yetkililer, Ukrayna'nın bu eylemini "provokatif" olarak değerlendirdiler.

Ukrayna'nın bu provokatif eyleminin arkasındaki hesaplar ne olabilir, dilerseniz bunu biraz irdeleyelim.

Birincisi; ABD'nin Rusya'ya karşı desteklediği Ukrayna Devlet Başkanı Poroşenkov'un koltukta kalmasının sağlanması...

Ukrayna'da Mart 2019'da seçimler var. Ve bu seçimlerde Poroşenkov'un arkasındaki halk desteği çok düşük, yüzde 5'ler seviyesinde… Poroşenkov mevcut haliyle seçimlerde koltuğunu kaybedeceğini görüyor. Kerç Boğazı gerilimi bahanesiyle seçimlere 4 ay kala sıkıyönetim kararı alınması bu gerçeği net olarak gösteriyor.

Bu konuda Ukrayna içinden de ciddi tepkiler geliyor.

Ukrayna parlamentosu Yüksek Rada vekili Oleg Lyaşko, 'Rusya saldırganlığının' bahane olarak kullanıldığına ve seçimlere hile karıştırılmak istendiğine dikkat çekerek, "Saygıdeğer Ukraynalılar, Poroşenko'nun ilan ettiği sıkıyönetim değil, Ukraynalıların anayasal haklarından mahrum bırakılmasıdır. Poroşenko Ukraynalılara karşı sıkıyönetim ilan etti… Bu Ukraynalılara karşı sıkıyönetim, anayasal hakların alıkonulması, iktidarı ele geçirme ve halkı kandırma girişimi" ifadelerini kullandı.

Sıkıyönetim kararıyla halk, konut ve özel hayat dokunulmazlığı, basın, ifade, seçme özgürlüğü, barışçıl biçimde toplanma, mülkiyet, çalışma ve eğitim hakkından mahrum bırakılıyor.

Sıkıyönetim 30 gün süreyle kabul edildi, süre uzatılabiliyor ve de seçimler sıkıyönetime denk gelirse, ertelenebiliyor. Yani sıkıyönetim, ABD'nin kuklası olan ve halk desteği olmayan Poroşenkov'un süresiz koltukta kalmasının da önünü açıyor. Bir nevi demokratik krallık…

İkincisi; son zamanlarda Rusya'ya yakınlaşmaya başlayan ve ABD'nin Rusya yaptırımlarına direnen Avrupa ülkelerine Ukrayna üzerinden bir mesaj vermek…

Kerç Boğazı'nda yapılan provokatif eyleme Rusya'nın sert bir önlem alması bekleniyordu. Bu şekilde ABD, Batılı müttefiklerine "Rusya saldırgan" mesajı vermeye çalıştı.

ABD'nin bu olayı bahane ederek Avrupa ülkelerine yaptığı çağrı bu noktada dikkat çekiyor. ABD Dışişleri Bakanlığı, AB ülkelerine Kerç Boğazı vakası nedeniyle Rusya'ya yaptırımları zayıflatmama çağrısı yaptı.

Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov bu çağrıya cevap olarak, ABD'nin açıklamalarıyla Kiev yönetiminin provokatif eylemlerini teşvik ettiğini belirtti.

Ayrıca, İngiltere, ABD ve Fransa savaş uçaklarının, Kuzey Denizi'nde Rusya'ya karşı ortak tatbikat düzenlemesi de dikkat çekti. Poroşenkov'un kendi yaptığı ihlali gerekçe göstererek NATO savaş gemilerini Karadeniz'e davet etmesi de bunun göstergesi…

Üçüncüsü, ABD'nin Rusya'yı kendi bölgesinde gerilimlerle meşgul etme planı…

Dolar hakimiyetini, Milli Paralarla Ticaret ile her geçen gün kaybeden ABD, Milli Ekonomi Modeli'nin bu projesini ilk hayata geçiren ve başta BRICS devletleri olmak üzere diğer ülkelerin de uygulamasını teşvik eden Rusya'yı meşgul etmek istiyor. Dün bunu Çeçenistan'la yapıyordu, bugün de Ukrayna ile yapmak istiyor.

Ukrayna'nın lideri de ABD'ye borçlu olduğu koltuğunu korumak için ülkesini ABD adına Rusya ile savaşa sokma hevesinde… İşte bu hep böyledir.

Hayatınız koltuk ve makam peşinde koşmakla geçer ve bu koltuğu elde ettiğiniz için birilerine diyet borcunuz varsa, Poroşenkov gibi olursunuz. Koltuk uğruna ülkenizi rahatlıkla ateşe atıverirsiniz.

Poroşenkovlar dünya tarihinde çokça var, az bulunan Atatürk gibi ülkesini ateşten kurtaran bağımsız karakterli liderlerdir. Bugün de ülkemizde bu bağımsız karaktere sahip tek bir lider var; o da Milli Ekonomi Modeli'yle, Milli Para ve Milli Paralarla Ticaret teziyle, Sosyal Devlet Milli Devlet'le, Hoş Geldin Atatürk eseriyle, Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt projesiyle Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'tır.

Bu sebeple, "Bu işi Prof. Dr. Haydar Baş ve kadrosu yapar", başkası asla yapamaz.