Deniz ve hava taşıtlarına indirimli fiyatlardan iki yıldır akaryakıt verilmesi konusu, sektörün gündeminde. Gerçekten de konu önemli. Herkesin yazıp söylemesi gerekir ki, bu konuda doğrular çıksın, hem de herkesin fikri öğrenilsin. Akaryakıt, taşımacılıkta çok önemli bir girdi ve çok önemli bir maliyet kalemi. Bu yüzden de üzerinde durmak zorundayız. Ülkemizde akaryakıt fiyatı fazla. Akaryakıt, satışından çok vergi alınıyor. Devletin de önemli bir gelir kalemi oluyor. Hemen hemen tüm ülkelerde durum buna benziyor. Bunun istisnası olarak, petrol zengini ülkeleri sayabiliriz. Bu ülkeler akaryakıtı rafineri çıkış fiyatının da altında sübvansiyonlu olarak satıyor. Bu yüzden de sadece ucuz akaryakıt alabilmek için bu ülkelere sefer ya da giriş- çıkış yapanlar bile oluyor. Bunun dışındaki ülkelerde rafineri fiyatının üzerine çeşitli vergiler ekleniyor. Ancak bizde kantarın topuzu kaçmış gibi. Vergiler öyle yüksek ki, neredeyse dünyada en pahalı akaryakıtı kullanıyoruz. Akaryakıt maliyetinin fazla oluşu , taşımacıya çeşitli biçimlerde etki ediyor. Taşıma fiyatlarının yüksek ve buna bağlı olarak seyahatlerin azlığı en önemlisi? Herkes demiryolu, denizyolu ve havayolu taşımalarının azlığından yakınıyor. Hâlbuki şikâyet edilmesi gereken şey, toplam taşıma ya da toplam yolculuk miktarı? Bizim nüfusumuza bakarsanız toplam taşımanın da bu nüfusa göre otobüslerle ya da karayoluyla yapılan taşımaların da az olduğunu görürsünüz. Bu nedenle yapılması gereken ilk iş akaryakıtı ucuzlatıp insanları daha fazla seyahatine imkan sağlamak olmalıdır. Akaryakıt yüksek olunca, yapılan seyahatler de, başta uçak olmak üzere tüm taşımalarda etkilendi. Ancak bunu görmek istemeyenler sadece uçak, gemi ve trenin yaptığı taşımaların azlığını görmekle yetiniyorlar. Demiryolu, havayolu ve denizyolu taşımaları bilindiği gibi uzun yıllar büyük ölçüde devlet eliyle yapıldı. Devletin işletmecilik anlayışında ki başarısızlıklar ve bunların maliyetleri de bu taşımaların başarısızlığında rol oynadı. Bütün bu karmaşa ve olumsuzluk ortamı içinde havayolu ve denizyolunu kurtarmak adına bunlara ÖTV siz akaryakıt verilmesi benimsendi, kararlaştırıldı ve uygulamaya başlandı. Bunun zararı da buca yıldır yapılan yanlışlarda hiçbir payı, hiçbir sorumluluğu olmaya otobüsçülere oldu. Herkes benzer sözler ediyor ama biraz dolambaçlı konuşuluyor. Bunları söylemenin, hükümeti ya da Ulaşım Bakanının kızdırmasından mı korkuluyor bilinmez ama, bazılarının suya sabuna dokunmayan ifadelerini okumaya devam ediyoruz. Eğer eleştiriden korkuyorlarsa benden tavsiye şu hiç korkmasınlar. Eleştiri bir hak olduğu kadar bir görevdir de. Eğer yapılan yanlışları eleştirip söylemezsek doğruları nasıl bulunur? Aksi halde yanlışlara devam ederiz ki hükümetin de bakanın da istediğinin bu olmadığından eminim. Bu düşünceler sonunda işte benim diyeceklerim. ÖTV siz akaryakıt kararı mevcut dengeleri fazlasıyla bozmuştur ve bozmaya devam edecektir. Bunun otobüsçülere verdiği zarar hissedilir boyutlardadır ve gelecekte de artacaktır. Buna çare bulunması lazım. Karayolunun yüzde 95 gibi çok kullanımı otobüsçülerin bir kısmından ya da diğer sistemlere zarar vermekten doğmadığı halde fatura otobüsçülere kesiliyor gibi. P eki çare nedir? Çare dengenin yeniden kurulmasıdır. Bu da otobüsçülere kolaylık sağlamakla olabilir. Bunun ilk akla gelen yolu onlara ÖTV siz yakıt sağlanması oluyor. Bunun uygulama zorlukları alacağını biliyorum. Diğer taşımalara sağlanan ÖTV kalaylığının geri alınması mümkün ve uygun olmadığına göre bir çare bulmak zorundayız. İşte benim önerim. Otobüsle yolcu taşımcılığından alınan yüzde 18 KDV otobüsçüler için sıfırlansın. Teknik olarak mümkün ya da doğru değilse yüzde 2-3 gibi az bir düzeye de düşürebilir. Böylece otobüsçüler de biraz korunup dengeye doğru gidilir. Herkes bu öneri dâhil fikrini söylesin ama lafı eveleyip gevelemeden konuşun. Herkese mavi boncuk dağıtarak bir yere varamayız.
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012