Köylü kazanamıyor, biz yiyemiyoruz

Geçtiğimiz Pazar günü "Milli Kahramanları Anma Programı" vesilesiyle Adana'daydık.Her yönüyle mükemmel bir programa şahit olduk; milli ve manevi duyguları doya doya yaşadık.Adanalı bağımsız Türkiye ve Ehl-i Beyt sevdalıları salonu tıklım tıklım doldurdu ve saat 13.00'da başlayıp 21.00'a kadar programda coşku ve heyecan asla azalmadı, sürekli arttı, Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı ve Milli Kahramanlar programlarının mimarı Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in konuşmasında ise zirveye ulaştı. Programda emeği geçen tüm Yeni Mesaj gazetesi kadrosuna Ahmet Haznedar Bey'in şahsında tebrik ediyorum. Programda, dinleyiciler arasında da çok önemli akademisyenler vardı. Bunlardan Ermeni soykırım iddialarını çürütmek için akademik çalışmaları olan önemli tarihçi Cezmi Yurtseven, programdan sonra Prof. Dr. Baş'ın yanına geldi ve "Hocam, sayenizde, kulaklarımızın ve gönlümüzün pası silindi" dedi.Türklüğün her ortamda unutturulmaya çalışıldığı, milli ve manevi değerlerin ayaklar altına alındığı bugün böylesine bu değerlere sahip çıkan bir programın yapılmasından da ayrıca çok memnun olduğunu ifade etti.Çok farklı çevrelerden programa gelenlerle karşılaştım. Gazetemizi ve Meltem TV'nin programlarını ilgiyle takip ettiklerini, Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in gerek gazete yazılarında gerekse konuşmalarında söylediklerinin aynen çıktığını, bu sebeple Onunla ve diğer yazarlarımızla tanışmak için geldiklerini ifade ettiler.Programdan bir gün önce Hatay, Dörtyol ve İskenderun'da gerek köy çalışmaları gerekse dernek ziyaretleri yaptık.Gittiğimiz yerlerde vatandaşların ekserisi tarımla uğraşmaktaydı. Birçok arazi narenciye ağaçlarıyla; ağaçlar, altın gibi sarı sarı mandalina ve portakal ile doluydu.Evinde bizleri misafir eden Aydemir Ağabeyimizin de narenciye bahçesi vardı. Malum, meyveyi ve sebzeyi dalından koparıp yemek ayrı bir zevk?Mandalina ve portakalı kaynağından yediğiniz zaman, o lezzet karşısında İstanbul'da yediklerimizde mandalina ve portakaldan eser olmadığını anlamış oldum.Ama ne var ki, bu mükemmel meyveler dalında, hatta yerlere dökülmüş çürüme noktasında ve bizler bu güzel ve doğal tatlardan oldukça uzağız. Yanlış anlamayın, tarım köylüsü bu lezzeti şehirlere taşımak istiyor ama önüne her türlü siyasi engel konuluyor.Narenciyede de diğer ürünlerde olduğu gibi devlet elini çekmiş, aracı tüccarlar var, her şey bu tüccarların insafına kalmış ve tarlasında 20-25 kuruş olan mandalina ve portakal markette 1,7-2 liraya tüketiciye sunuluyor. Üstelik aynı lezzet yok.Üretici emeğinin karşılığını alamıyor, tüketici de pahalı olduğu için satın alamıyor. Böyle saçma bir tarım politikası olabilir mi? Sadece yerlere dökülen ve çürüyen narenciye bile binlerce ton. Milyarlarca liralık servet çöpe atılıyor.Vatandaşımızın emeği, alın teri AB'ye, ABD'ye ve IMF'ye peşkeş çekiliyor.Tavsiyemiz şu: Tarım köylüsü toprağından, evinden ve traktöründen olmak istemiyorsa, Milli Ekonomi Modeli ile Türkiye'deki tarımı zirveye taşıyacak Prof. Dr. Baş'a fırsat vermelidir.KKTC'de yapılan Milli Ekonomi Modeli Kongresi'nde Rus yetkiler, KKTC'nin bütün narenciyelerini satın aldılar. Türkiye'den de Sayın Baş'ın referansıyla 2 milyar dolarlık tarım ürünü alacaklarına söz verdiler.Şu bir gerçek ki, yerel seçimlerde belediyelerini Prof. Dr. Haydar Baş'ın Genel başkanı olduğu Bağımsız Türkiye Partisi'ne teslim eden vatandaşlarımız ürün satma sıkıntısı yaşamayacak, herkesin ah vah ettiği Türkiye'de onlar emeklerinin karşılığını fazlasıyla alacaklar, milletin efendisi olacaklardır.