Hadiseleri ve onun çözümlerini hayatımızda sürekli görür ve yaşarız. Olaylardan ders almak, tedbirli olmak gerekir. Bazen küçük gördüğümüz hâdiselerin büyük kayıplara sebep olur.Günahlar bile çoğu zaman küçümseme ifadeleri ile başlar. Bir defadan bir şey olmaz? Şöyle bir fıkra vardır:Dünyadaki her türlü kötülüğün sorumlusu olarak gösterilen şeytanın yolu bir köye düşmüş, sırtını bir ağaca dayamış ve buzağısı kazığa bağlı olan ineği sağan genç bir kadını uzaktan izlemeye başlamış.Şeytan, kadını epeyce izledikten sonra buzağının ipini biraz gevşetmiş. Buzağı da annesinin sağılmasını aç karnına izlemeye daha fazla dayanamamış, debelendikçe boynundaki ip biraz daha gevşemiş ve sonunda hepten çözülmüş.Koşarak annesini emmeye giden buzağı, süt kovasına çarpmış ve bütün sütler yere dökülmüş. Sağdığı süt ziyan olunca siniri tepesine çıkan genç kadın, eline geçirdiği odunu buzağının kafasına vurmuş, yavru kan içinde yere yıkılmış. Yavrusuna saldırıldığını gören inek bir tekmede kadını öldürmüş.Uzaktan geçmekte olan kadının kayınpederi, ineğin gelinini öldürdüğünü görüp, elindeki tüfekle ateş ederek ineği öldürmüş.Silah sesini duyan koca koşup gelmiş.Karısını yerde cansız yatar, babasını da elinde tüfekle görünce, silahını çekip tek atışta babasını öldürmüş.Kısa bir süre sonra gerçeği öğrenen genç adam bu kadar acıya dayanamayacağını düşünüp bir kurşun da kendi kafasına sıkarak canına kıymış.Şeytan gülerek, "Şimdi her şeyin sorumlusu olarak beni görürler, buzağının ipini gevşetmekten başka ne yaptım ki ben" demiş."Sadece ipi gevşetmekle" binlerce zarara yol açan şeytanın, şeytanlaşmış insanların tuzaklarına dikkat etmek gerekir.Asr-ı Saadette şeytan böyle bir hile ile Evs ile Hazreç kabilelerinin arasını açmışken, Allah Resulü (s.a.v.) derhal müdahale ederek şeytanın, müminleri birbirine düşürmek istediği tehlikeden korumuştur.Bu yönü ile bilge kişilere, ariflere, âlimlere, âkil ve âhil adamlara her zaman ihtiyaç vardır.Şeytan özellikle aşırı sinir anlarında zayıf duruma düşen mümine şiddetli vesvese ile daha büyük zararlar verdirmek isteyeceğinden hadis-i şeriflerde buna karşı temkinli olunması gerektiği tavsiye edilmiştir.Kızgınlığı yatıştırmak için, ayakta ise oturması yahut yer değiştirmesi, sakin olması tedbirlerden bir kaçıdır.Özellikle ailede, arkadaş ilişkilerinde, ilişkilerin korunması noktasında bu türlü şeytanın vesveselerine dikkat etmelidir. Bunun ölçüsü, Kur'an aynasına, sünnet aynasına, Ehl-i Beyt aynasına bakarak bütün işlerimizde Allah'ın rızasını esas alarak nefsin ve şeytanın bizi sürükleyecekleri kötülüklere karşı dimdik durmaktır. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) "mümin bir delikten iki kere ısırılmaz" buyurur. Böylesine dikkatli, olayların ardındaki hileleri, tuzakları görebilen, sezebilen, uyanık olan şeytana kanmayacaktır.Küçük görünen ama vücudu işgale hazırlanan mikroplara karşı koruması olmayan, hastalıkların vücudunu esir almasından kurtulabilir mi? Hataların ilk anlarına, sözlerin ilk çıkış yerlerine özetle bir küçücük saman alevinin ne büyük felaketlere sebep olabileceğini hesap etmek mümine yakışandır.
Mustafa Sabri / diğer yazıları
- Ramazanlaşmak / 17.07.2012
- III. Balkan Savaşı mı? / 28.05.2012
- Mihrabiyelerimiz; zikirden bir demet / 01.03.2012
- Ali Hoca’nın ardından / 25.02.2012
- "Türkiye Uyan!" / 31.01.2012
- Suriye Noel hediyesi olmayacak / 21.12.2011
- 9. Cüz'ü okurken, Suriye'yi düşündü? / 09.12.2011
- Şu idrake bakın / 01.11.2011
- Musiki ve hafızlarımız / 22.10.2011
- Ashâb-ı Hicr: Körlüğü seçen kavim / 10.10.2011
- III. Balkan Savaşı mı? / 28.05.2012
- Mihrabiyelerimiz; zikirden bir demet / 01.03.2012
- Ali Hoca’nın ardından / 25.02.2012
- "Türkiye Uyan!" / 31.01.2012
- Suriye Noel hediyesi olmayacak / 21.12.2011
- 9. Cüz'ü okurken, Suriye'yi düşündü? / 09.12.2011
- Şu idrake bakın / 01.11.2011
- Musiki ve hafızlarımız / 22.10.2011
- Ashâb-ı Hicr: Körlüğü seçen kavim / 10.10.2011