Malum olduğu üzere ülke gündemini haftalardır meşgul eden bir Çiftlikbank meselesi, bir de Çiftlikbank'ın 'tosunu' meselesi var.
Genç bir delikanlı, daha önce bir çoklarının yaptığı gibi yanına-yöresine sakallı, kır saçlı ve ağzı laf yapan tipleri de alarak açılışlar yapmış, merasimler düzenlemiş ve işin sonunda yüz otuz bin kişinin birikiminden oluşan bilmem kaç trilyon parayı toplamayı başarmış.
Hayali şirketin hızlı ortaklarının ortaklıkları ve vaad edilen kazançları da haliyle hayal olmuş.
Bu toplumda sözü edilen o tosun gibi daha ne 'tosunlar' var da henüz basının diline düşmedikleri için kul hakkıyla şişmelerine devam ediyorlar.
Adam sendikacı, güya haklarını elde etmek için adlarına devletten çuval çuval para alıyor ama gel gör ki, bizzat kendisinin, haklarını gasp ettiği insanlar haklarını elde etmek için yeni sendikalar kurmak zorundalar.
Sendikacının zulmünden ve soygunundan kurtulmak için yeni derneklere, yeni sendikalara acil ihtiyaç var.
İşin en acı tarafı da ne biliyor musunuz? Kul hakkıyla, en yakın arkadaşlarının, mümin kardeşlerinin alın terlerinden oluşan servetleriyle şişmeye devam eden bu 'tosuncuklar', ellerine mikrofon geçirdikleri her fırsatta da kul hakkından bahsetmeyi, ilgili ayet ve hadisleri okumayı da asla ihmal etmiyorlar.
"Mü'minler ancak kardeştir" ayetiyle söze başlıyor, kardeşlik hukukundan dem vuruyor, kardeşlerin asla bir birlerini yalnız bırakmamaları, bir birlerine zulüm etmemeleri gerektiğini uzun uzun anlatıyor ama adamın hayatına, icraatlarına bakıyorsunuz, onun kardeşlerine yaptığı zulmü, yaptığı haksızlığı en yaman düşmanlar bile yapamaz.
Aldığını vermeyerek, sözünde durmayarak, durmadan fırıldaklar çevirerek bir kere kardeşler arasındaki güveni sıfırlamış.
Kaybolan güveni geri getirecek bir para birimi henüz keşfedilmemiş.
Neden Müslümanların iki yakaları bir araya gelmiyor? Dış güçler mi dediniz?
Dış güçlere ne gerek var, Müslümanların bir birlerine attıkları kazıklar yetiyor da artıyor bile.
Bu toplumda Çiftlibank'ın tosunu gibi, Jet Fadıl gibi daha nice tosuncuklar var ve herkes onları tanıyor, attıkları kazıklardan tanıyorlar ama işte herkesin bildiği sır gibi onlar da saklanıyor.
Hepsi de kendilerini 'sigaya çekecek bir Molla Kasım' bekliyor, mağdurlarının da bekledikleri bir 'Molla kasım' ama kimsenin 'Molla Kasım' olmaya pek niyeti yok.
Genç bir delikanlı, daha önce bir çoklarının yaptığı gibi yanına-yöresine sakallı, kır saçlı ve ağzı laf yapan tipleri de alarak açılışlar yapmış, merasimler düzenlemiş ve işin sonunda yüz otuz bin kişinin birikiminden oluşan bilmem kaç trilyon parayı toplamayı başarmış.
Hayali şirketin hızlı ortaklarının ortaklıkları ve vaad edilen kazançları da haliyle hayal olmuş.
Bu toplumda sözü edilen o tosun gibi daha ne 'tosunlar' var da henüz basının diline düşmedikleri için kul hakkıyla şişmelerine devam ediyorlar.
Adam sendikacı, güya haklarını elde etmek için adlarına devletten çuval çuval para alıyor ama gel gör ki, bizzat kendisinin, haklarını gasp ettiği insanlar haklarını elde etmek için yeni sendikalar kurmak zorundalar.
Sendikacının zulmünden ve soygunundan kurtulmak için yeni derneklere, yeni sendikalara acil ihtiyaç var.
İşin en acı tarafı da ne biliyor musunuz? Kul hakkıyla, en yakın arkadaşlarının, mümin kardeşlerinin alın terlerinden oluşan servetleriyle şişmeye devam eden bu 'tosuncuklar', ellerine mikrofon geçirdikleri her fırsatta da kul hakkından bahsetmeyi, ilgili ayet ve hadisleri okumayı da asla ihmal etmiyorlar.
"Mü'minler ancak kardeştir" ayetiyle söze başlıyor, kardeşlik hukukundan dem vuruyor, kardeşlerin asla bir birlerini yalnız bırakmamaları, bir birlerine zulüm etmemeleri gerektiğini uzun uzun anlatıyor ama adamın hayatına, icraatlarına bakıyorsunuz, onun kardeşlerine yaptığı zulmü, yaptığı haksızlığı en yaman düşmanlar bile yapamaz.
Aldığını vermeyerek, sözünde durmayarak, durmadan fırıldaklar çevirerek bir kere kardeşler arasındaki güveni sıfırlamış.
Kaybolan güveni geri getirecek bir para birimi henüz keşfedilmemiş.
Neden Müslümanların iki yakaları bir araya gelmiyor? Dış güçler mi dediniz?
Dış güçlere ne gerek var, Müslümanların bir birlerine attıkları kazıklar yetiyor da artıyor bile.
Bu toplumda Çiftlibank'ın tosunu gibi, Jet Fadıl gibi daha nice tosuncuklar var ve herkes onları tanıyor, attıkları kazıklardan tanıyorlar ama işte herkesin bildiği sır gibi onlar da saklanıyor.
Hepsi de kendilerini 'sigaya çekecek bir Molla Kasım' bekliyor, mağdurlarının da bekledikleri bir 'Molla kasım' ama kimsenin 'Molla Kasım' olmaya pek niyeti yok.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025