Mekke'deki Osmanlı kalesinin yıkılma kararı hepimizi son derece rahatsız etmiştir. Dış İşleri, Kültür Bakanlığı başta olmak üzere çeşitli teşebbüsler başlamış durumdadır.
Meselenin dış ve iç boyutlarına dikkat nazarıyla yaklaşırsak görülecektir ki:
Başta Lavrens olmak üzere, misyonerler, yüce Osmanlı ile Müslüman Arapların arasını önce küfür alanında, sonra siyaet alanında ayırmışlar, yabancılaşma adına nice ısırgan tohumları ekmişlerdir.
Şerif Hüseyin ve benzerleri, İngiliz telkinleriyle Osmanlıyı arkadan vurdular. Yok edilen Osmanlı hakimiyetinden sonra çizilen sınırlar cetvel çizgileridir. Suud, Ürdün, Suriye, Irak, Filistin, Kuveyt ve Körfez ülkeleri; hep bu iradenin eseridir.
Sonra emperyalist olarak nitelenen Osmanlı, düşman ilan edilmiş, arkasından petrole el koyulmuştu.
Hikâye bu kadar açık ve net.
Fakat Türkiye'ye gelince, Türkiye bu oyunu bozacak politikalar üretmediği gibi, yabancı politikalara pirim verecek tavırlar sergiledi.
Mesela Arap piyasasına hiç girmeyi düşünmedi. Ucuz ve basit tepkilerle Arapların yüz vermediğinden şikayet etti. Ne yazık ki Arap petrol paraları ABD, Japonya ve Avrupa ülkelerine akmaktadır.
Kültürde de bir uzaklaşma ve itişme sözkonusu. Adamlar kaleleri de, Osmanlı tuğrâlarını da yıkıyorlar işte.
Doğru olan politika, bu misyoner politikasına galip gelecek bir politika üretmek ve onu hakim kılmak olacaktır.
Dışta eserlerimiz tahrip oluyor derken bir de içteki eserlerimize bakmakta fayda var. Türkiye içteki kiliseleri, surları ciddi bir gayretle onarırken, Selçuklu, Osmanlı eserlerine karşı aynı titizlik gösterilmiyor. Nice hanlar, hamamlar, çarşılar, saraylar yok olup gidiyor. Canlı örnek olarak pekçok isim ve eser sayılabilir. Mesela Konya-Kayseri yolu üzerinde onlarca kervansaray var. Tamamı yıkılmak ve tükenmekle karşı karşıya. Bir kısmı tamemen bitmiş, bir kısmı henüz yarım yamalak ayakta. Onarılan, bakımı yapılan çok az. Mesela Sultan Hanı turistik amaçlarla onarılmış durumda. Fakat birkaç taştan başka bir kalıntısı olmayan pekçok Selçuklu eseri var.
Şimdi Mekke'deki kaleye sahip çıkanlara bir de içe dönmeyi, yok olan bu eserlere sahip çıkmayı tavsiye ediyoruz. Özellikle sayın kültür bakanına Anadolu gezisi yapmayı tavsiye ederiz.
Olay siyasallaştırılmadan ele alınmalıdır. Osmanlı kalesini yıkmaya kalkan zihniyete Taliban yakıştırması kâfi değildir. Etkin, kalıcı bir politika olarak, dünya normlarında savunmalar yapılmalı, ecdat eserlerini koruyacak çareler üretilmelidir.
Diğer yandan, yabancı eserler kadar olsa bile, milli eserlerimize önem verilmelidir. Bilhassa vakfiyeleri bulunan eserlerin vakıf gelirleri, amaç dışına kaydırılmamalıdır.
Endülüsten Balkanlara, Afrikadan Arabistan'a kadar iyi bir envanter çıkarılıp şahsiyetli bir kültür politikası uygulanmalıdır.
Meselenin dış ve iç boyutlarına dikkat nazarıyla yaklaşırsak görülecektir ki:
Başta Lavrens olmak üzere, misyonerler, yüce Osmanlı ile Müslüman Arapların arasını önce küfür alanında, sonra siyaet alanında ayırmışlar, yabancılaşma adına nice ısırgan tohumları ekmişlerdir.
Şerif Hüseyin ve benzerleri, İngiliz telkinleriyle Osmanlıyı arkadan vurdular. Yok edilen Osmanlı hakimiyetinden sonra çizilen sınırlar cetvel çizgileridir. Suud, Ürdün, Suriye, Irak, Filistin, Kuveyt ve Körfez ülkeleri; hep bu iradenin eseridir.
Sonra emperyalist olarak nitelenen Osmanlı, düşman ilan edilmiş, arkasından petrole el koyulmuştu.
Hikâye bu kadar açık ve net.
Fakat Türkiye'ye gelince, Türkiye bu oyunu bozacak politikalar üretmediği gibi, yabancı politikalara pirim verecek tavırlar sergiledi.
Mesela Arap piyasasına hiç girmeyi düşünmedi. Ucuz ve basit tepkilerle Arapların yüz vermediğinden şikayet etti. Ne yazık ki Arap petrol paraları ABD, Japonya ve Avrupa ülkelerine akmaktadır.
Kültürde de bir uzaklaşma ve itişme sözkonusu. Adamlar kaleleri de, Osmanlı tuğrâlarını da yıkıyorlar işte.
Doğru olan politika, bu misyoner politikasına galip gelecek bir politika üretmek ve onu hakim kılmak olacaktır.
Dışta eserlerimiz tahrip oluyor derken bir de içteki eserlerimize bakmakta fayda var. Türkiye içteki kiliseleri, surları ciddi bir gayretle onarırken, Selçuklu, Osmanlı eserlerine karşı aynı titizlik gösterilmiyor. Nice hanlar, hamamlar, çarşılar, saraylar yok olup gidiyor. Canlı örnek olarak pekçok isim ve eser sayılabilir. Mesela Konya-Kayseri yolu üzerinde onlarca kervansaray var. Tamamı yıkılmak ve tükenmekle karşı karşıya. Bir kısmı tamemen bitmiş, bir kısmı henüz yarım yamalak ayakta. Onarılan, bakımı yapılan çok az. Mesela Sultan Hanı turistik amaçlarla onarılmış durumda. Fakat birkaç taştan başka bir kalıntısı olmayan pekçok Selçuklu eseri var.
Şimdi Mekke'deki kaleye sahip çıkanlara bir de içe dönmeyi, yok olan bu eserlere sahip çıkmayı tavsiye ediyoruz. Özellikle sayın kültür bakanına Anadolu gezisi yapmayı tavsiye ederiz.
Olay siyasallaştırılmadan ele alınmalıdır. Osmanlı kalesini yıkmaya kalkan zihniyete Taliban yakıştırması kâfi değildir. Etkin, kalıcı bir politika olarak, dünya normlarında savunmalar yapılmalı, ecdat eserlerini koruyacak çareler üretilmelidir.
Diğer yandan, yabancı eserler kadar olsa bile, milli eserlerimize önem verilmelidir. Bilhassa vakfiyeleri bulunan eserlerin vakıf gelirleri, amaç dışına kaydırılmamalıdır.
Endülüsten Balkanlara, Afrikadan Arabistan'a kadar iyi bir envanter çıkarılıp şahsiyetli bir kültür politikası uygulanmalıdır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Baki Bektaş / diğer yazıları
- Gerçek hayat ahiret hayatıdır / 09.09.2003
- Tek çare birlik / 11.09.2002
- Misyonerlik faaliyetlerinin boyutları / 30.05.2002
- Halkımız çok iyi bir gözlemci / 25.05.2002
- Derviş'e göre deniz bitti / 24.05.2002
- Aziz ol, Elazığ / 17.05.2002
- Kayseri, sen ne imişsin! / 15.05.2002
- Tek çare birlik / 15.04.2002
- Görebilmek / 08.04.2002
- En büyük terör işgaldir / 06.04.2002
- Tek çare birlik / 11.09.2002
- Misyonerlik faaliyetlerinin boyutları / 30.05.2002
- Halkımız çok iyi bir gözlemci / 25.05.2002
- Derviş'e göre deniz bitti / 24.05.2002
- Aziz ol, Elazığ / 17.05.2002
- Kayseri, sen ne imişsin! / 15.05.2002
- Tek çare birlik / 15.04.2002
- Görebilmek / 08.04.2002
- En büyük terör işgaldir / 06.04.2002
































































































