Dini bayramlar deyince hep çocukluğumu anımsarım. Evimizde büyüttüğümüz kurbanlık koçları, babamın kurbanı dualarla kesişini hiç unutamam. Kurban etlerinin özenle üçe bölündüğünü birincisi evimize, ikincisi hısım akrabaya, üçüncüsü ise fakir-fukaraya dağıtılmak üzere nasıl titizlikle hazırlandığını bugün yine yaşarım. Dağıtılacak etlerin, ahşap şişlere takıldığını ve ağabeyimin onları gereken yerlere götürdüğünü düşünür ve o günleri özlerim.
Bayram sevgidir. Bayram saygıdır. Bayram paylaşmak, küskünlerin barışmasıdır. Mahallemizde ve köyümüzde içten yaşardık bayramımızı. Alınmışsa yeni giysilerimizi, yoksa temiz giysilerimizi giyer ve büyüklerin ellerini öpmeye giderdik. Bu, bir bahşiş almak için yapılan hareket değildi. Hatta bahşiş diye bir geleneğimiz de yoktu.
Annemiz, büyük bir tencerede kurban etinden kavurma yapar, ev halkını doyurur ve gelenlere de ikram ederdi. Kısaca güzeldi o bayramlar!...
Onun için biz eskiler geçmişteki bayramları özleriz ve hüzünleniriz. Çünkü bayramlar, ailenin bir araya gelmesini, aynı masanın etrafında toplanarak günü kutlamasını sağlayan önemli günlerdendir. Köyümüzdeki kimsesizleri, yoksulları davet edip onlarla aynı masayı paylaşmak ve onların gönüllerini hoş etme günüdür bayramlar. Bunu uyguladıkları için eskiler özlenir.
Anadolu'da feodal yapı, kapalı toplum yapısı geleneklerin asırlar boyu bozulmadan devam etmesini sağladı. Bir köyde yaşayan insanların kendi kendilerine yetmesi, sevinçte, üzüntüde, tarlada, çayırda ortak hareket etmesi olumluyu olumsuzu paylaşması bayramları da güzelleştiriyordu.
Bugün artık yaşam değişti. Geniş ailenin yerini çekirdek aile aldı. Büyük konakların ve evlerin yerini 1+1 daireler almaya başladı. Eskiden her şey bayrama odaklanırdı. Kendilerine ve çocuklara giysi mi alınacak, bayram beklenirdi. Ev badana mı olacak, evin perdeleri, koltukları mı değişecek yine bayram beklenirdi. Şimdi mi? Tüketen toplum olduk. Neye, ne zaman gereksinim duyulursa hemen alınır oldu. O günün çocuğu, genç kızı, delikanlısı bayramda alınacak giysileri bekler ve sevinirdi. Bugünün çocuklarının beklentisi ise bayram harçlığı almaktır. İnsanlar daha çok maddeye düştü. Manevi değerlerimizin yerini para ,konutlar, arabalar alır oldu.
Para eskiye oranla daha fazla. Yollar, arabalar, kısaca bir yerden bir yere gidip gelme daha kolaylaştı. Kültür zenginliği mi, yoksa yozlaşması mı diyelim, kesin değişim oldu ve olmaktadır. Kapalı toplumdan, açık topluma; sözüm ona tarım toplumundan sanayi toplumuna geçiş yaptık. Ama ağzımıza burnumuza bulaştırdık. "Köyden indim şehre, şaşırdım birden bire" tekerlemesi var ya tam bizim için söylenmiş. Köyden şehre insanlar akın etti ama ne şehirli, ne de köylü oldu. Doğal olarak da atalarından getirdiği geleneklerini de unutur oldular.
Bayram mı geldi, tatil mi var, boş ver anneni babanı; büyüklerini. Atla arabana, al eşini, çocuklarını ver elini bir tatil beldesine. O anneler, babalar, diğer büyükler beklesinler pencerelerin önünde oğullarını, kızlarını, torunlarını? Ne yazı ki onlar o tatil beldesinde keyif çatmaktadırlar.
Din, her toplumda, her ülkede insanları birbirine bağlar; dostluk, insanlık duygularını geliştirir.
Din, ahlaktır, sevgidir, hoşgörüdür. Onun için dini bayram, dini törenler bu bakımdan önem taşır.
Lütfen dini bayramları yaşayalım ve yaşatmak için çaba gösterelim.
Bayram sevgidir. Bayram saygıdır. Bayram paylaşmak, küskünlerin barışmasıdır. Mahallemizde ve köyümüzde içten yaşardık bayramımızı. Alınmışsa yeni giysilerimizi, yoksa temiz giysilerimizi giyer ve büyüklerin ellerini öpmeye giderdik. Bu, bir bahşiş almak için yapılan hareket değildi. Hatta bahşiş diye bir geleneğimiz de yoktu.
Annemiz, büyük bir tencerede kurban etinden kavurma yapar, ev halkını doyurur ve gelenlere de ikram ederdi. Kısaca güzeldi o bayramlar!...
Onun için biz eskiler geçmişteki bayramları özleriz ve hüzünleniriz. Çünkü bayramlar, ailenin bir araya gelmesini, aynı masanın etrafında toplanarak günü kutlamasını sağlayan önemli günlerdendir. Köyümüzdeki kimsesizleri, yoksulları davet edip onlarla aynı masayı paylaşmak ve onların gönüllerini hoş etme günüdür bayramlar. Bunu uyguladıkları için eskiler özlenir.
Anadolu'da feodal yapı, kapalı toplum yapısı geleneklerin asırlar boyu bozulmadan devam etmesini sağladı. Bir köyde yaşayan insanların kendi kendilerine yetmesi, sevinçte, üzüntüde, tarlada, çayırda ortak hareket etmesi olumluyu olumsuzu paylaşması bayramları da güzelleştiriyordu.
Bugün artık yaşam değişti. Geniş ailenin yerini çekirdek aile aldı. Büyük konakların ve evlerin yerini 1+1 daireler almaya başladı. Eskiden her şey bayrama odaklanırdı. Kendilerine ve çocuklara giysi mi alınacak, bayram beklenirdi. Ev badana mı olacak, evin perdeleri, koltukları mı değişecek yine bayram beklenirdi. Şimdi mi? Tüketen toplum olduk. Neye, ne zaman gereksinim duyulursa hemen alınır oldu. O günün çocuğu, genç kızı, delikanlısı bayramda alınacak giysileri bekler ve sevinirdi. Bugünün çocuklarının beklentisi ise bayram harçlığı almaktır. İnsanlar daha çok maddeye düştü. Manevi değerlerimizin yerini para ,konutlar, arabalar alır oldu.
Para eskiye oranla daha fazla. Yollar, arabalar, kısaca bir yerden bir yere gidip gelme daha kolaylaştı. Kültür zenginliği mi, yoksa yozlaşması mı diyelim, kesin değişim oldu ve olmaktadır. Kapalı toplumdan, açık topluma; sözüm ona tarım toplumundan sanayi toplumuna geçiş yaptık. Ama ağzımıza burnumuza bulaştırdık. "Köyden indim şehre, şaşırdım birden bire" tekerlemesi var ya tam bizim için söylenmiş. Köyden şehre insanlar akın etti ama ne şehirli, ne de köylü oldu. Doğal olarak da atalarından getirdiği geleneklerini de unutur oldular.
Bayram mı geldi, tatil mi var, boş ver anneni babanı; büyüklerini. Atla arabana, al eşini, çocuklarını ver elini bir tatil beldesine. O anneler, babalar, diğer büyükler beklesinler pencerelerin önünde oğullarını, kızlarını, torunlarını? Ne yazı ki onlar o tatil beldesinde keyif çatmaktadırlar.
Din, her toplumda, her ülkede insanları birbirine bağlar; dostluk, insanlık duygularını geliştirir.
Din, ahlaktır, sevgidir, hoşgörüdür. Onun için dini bayram, dini törenler bu bakımdan önem taşır.
Lütfen dini bayramları yaşayalım ve yaşatmak için çaba gösterelim.
Ekrem Yazar / diğer yazıları
- Atatürk Gençlik ve Spor Bayramı / 20.05.2023
- Ulusal günümüz ve çocuklarımız / 24.04.2023
- Neden köy enstitüleri? / 19.04.2023
- Lider olmak kolay mı? / 06.04.2023
- Doğru paylaşmak / 27.03.2023
- Bir ulusun direnişi (18 Mart) / 20.03.2023
- Okullarımız / 13.03.2023
- Önemli olan sistemdir / 01.03.2023
- İnsan olmak / 20.02.2023
- Dağ başını duman aldı / 12.02.2023
- Ulusal günümüz ve çocuklarımız / 24.04.2023
- Neden köy enstitüleri? / 19.04.2023
- Lider olmak kolay mı? / 06.04.2023
- Doğru paylaşmak / 27.03.2023
- Bir ulusun direnişi (18 Mart) / 20.03.2023
- Okullarımız / 13.03.2023
- Önemli olan sistemdir / 01.03.2023
- İnsan olmak / 20.02.2023
- Dağ başını duman aldı / 12.02.2023