Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın milletimizin tüm sıkıntılarını ortadan kaldıracak formülleri ürettiği herkesin malumu. Bu formüller ile sadece milletimizin sıkıntıları ortadan kalkmış olmuyor aynı zamanda devletimizin her sahada tam bağımsızlığının önündeki baskı unsurları da bertaraf edilmiş oluyor.
Bu yüzden Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın siyaseten önünün kesilmesi gerekiyordu.
Bu yüzden Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın iktidara gelmemesi gerekiyordu. Milletin ona teveccüh etmesinin engellenmesi gerekiyordu.
Hocamızın ömrü hayatı bunlarla mücadele etmekle geçti.
Hatırlıyorum da, Bağımsız Türkiye Partisi'nin ilk kurulduğu yıllarda en çok karşılaştığım cümle şuydu: "Haydar hoca bir din adamı, din adamının siyasetle uğraşması doğru mu!"
Bu ifade, Haydar hocamızı bir din kalıbının içerisine hapsetmek amacını taşıyan art niyetin bir ifadeydi. Son derece maksatlı ve son derece mahsurlu bir ifade.
Milli Ekonomi Modeli'ni icat eden; vatandaşlık maaşı, ev hanımı maaşı, gençlere maaş formüllerini ortaya koyan fikir sahibini, bu işlerden anlamayan bir "din adamı" kalıbına sıkıştırmaya çalışmak, millete ihanettir.
Sınavsız üniversite, madenlerin millileştirilmesi, çiftçilere, sanayicilere faizsiz devlet desteği gibi sayısız formülleri ortaya koyan fikir sahibini "din adamı" kalıbına hapsetmeye çalışmak devlete de ihanettir.
Prof. Dr. Haydar Baş hocamız din konusunda son derece hassastı, dindardı. Fakat siyaset yaşamı boyunca hiç bir zaman dini siyasete alet etmedi. Dini kullanarak insanlardan oy istemedi. Başkalarını dinsizlikle suçlayıp milleti kutuplaştırmadı. Bu yolla çıkar elde etmeyi düşünmedi. Tam tersine böyle şeylere çok da kızardı.
O hep birlik ve beraberliğin mücadelesini verdi. O hep devleti ve milleti için kafa yordu, çözüm üretti. Fikirleri bütün dünyada ses getirdi. Emperyalizmin oyunlarını bozdu. Küresel sermayenin sömürü düzenini altüst etti. Fakirliğin bir kader olmadığını öğretti. Dayatılanın aksine "kaynakların sınırsız, ihtiyaçların ise sınırlı" olduğunu kafalara çaktı.
Dünya siyasetine yön veren büyük bir insanı "din adamı" kalıbına sığdırılması mümkün değildi ve sığdıramadılar.
Bugün daha iyi görülmektedir ki bu faaliyet, bir ajan faaliyetiydi. Aynı ajan faaliyetleri Atatürk'e "dinsiz" iftirası atarken Haydar Hoca'yı "din adamı" kalıbına hapsetmeye çalışıyor! Atatürk'ü "dinsiz" iftirasıyla itibarsızlaştırmaya çalışken, Haydar Hoca'yı da "din adamı" kalıbıyla itibarsızlaştırmaya çalışıyor.
Atatürk'ün de vatanı ve milleti için yaptığı hizmetler ortada, Prof. Dr. Haydar Baş'ın da vatanı ve milleti için yaptığı hizmetler ortada. Biri asker Atatürk, diğeri Hoca Atatürk.
O yüzden bugün hem Atatürk'ün hem de Prof. Dr. Haydar Baş'ın fikirlerinin iktidar olmasının yolu Bağımsız Türkiye Partisi'nden geçmektedir. Bugün bu fikirleri temsil eden lider, BTP Genel Başkanı Sayın Hüseyin Baş'tır. Onun yanında yer almak, bu kutlu davada ona destek olmak, bahsettiğimiz ajan faaliyetlerini bozacak en büyük güç olacaktır. Bu karakterli duruş milli bir duruş olacaktır. Bu karakterli yürüyüş milli bir yürüyüş olacaktır.
- Asrın ahlaksızlığı / 18.02.2023
- İmar affını ‘kader’ çıkarmadı / 11.02.2023
- EYT’liler ilk maaşı ne zaman alır? / 04.02.2023
- Altılı Masa artık yok! / 28.01.2023
- Avantajları kaybeden seçimi kaybeder / 21.01.2023
- Basit bir ekonomi dersi! / 15.07.2022
- Hz. Ali'yi sevmek / 12.07.2022
- Teşekkürler… / 10.07.2022
- “Sarı bürokratlar”a sesleniş! / 26.05.2022