Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, geçtiğimiz günlerde Tianjin'de düzenlenen Şanghay İşbirliği Örgütü toplantısında dikkat çekici bir konuşma yaptı. Mesajların ana hattı, daha adil, kapsayıcı ve çok taraflı bir küresel düzen çağrısıydı. "Küresel Yönetişim Girişimi" adı altında sunduğu öneriler, sadece Çin'in bölgesel değil, küresel ölçekte nasıl bir vizyon taşıdığını da ortaya koyuyor.
Xi'nin konuşması, II. Dünya Savaşı'nın bitişinin ve Birleşmiş Milletler'in kuruluşunun 80. yılına denk getirilerek sembolik bir zemine oturtuldu. Bu tarihsel referans, Çin'in kendisini savaşın acılarından ders çıkaran, barışı savunan bir güç olarak konumlandırma arzusunun açık bir göstergesi. Ancak bu vizyonun ne kadar evrensel, ne kadar Çin merkezli olduğu tartışmaya açık.
Beş ilke ve mesaj
Xi Jinping, küresel yönetişim için beş temel ilke ortaya koydu: Egemenlik, eşitlik, uluslararası hukukun üstünlüğü, çok taraflılık, insan odaklı yaklaşım ve gerçek eyleme dayalı iş birliği. İlk bakışta bunlar Birleşmiş Milletler'in kuruluş ilkeleriyle örtüşen, kulağa hoş gelen söylemler. Özellikle "çifte standartlara karşı çıkma" vurgusu, Batı'nın yaptırımlar ve kendi iç hukukunu uluslararası ilişkilere dayatma eğilimine yönelik açık bir eleştiri niteliğinde.
Ancak Çin'in bu ilkeleri ne ölçüde uyguladığı sorgulanabilir. Güney Çin Denizi'nden Tayvan meselesine kadar pek çok konuda Pekin'in "uluslararası hukuk" tanımının, Batı'nınkinden farklı olduğu biliniyor. Dolayısıyla Xi'nin çağrısı, evrensel bir ilkeler bütünü olmaktan çok, Çin'in kendi pozisyonunu meşrulaştırma aracı olarak da okunabilir.
ŞİÖ'nün yükselen rolü
Konuşmanın önemli bir boyutu da Şanghay İşbirliği Örgütü'ne (ŞİÖ) biçilen roldü. Xi, ŞİÖ'nün 24 yıllık tarihinde "Şanghay Ruhu"na bağlı kalarak bölgesel güvenlikten ticarete pek çok alanda iş birliği platformları geliştirdiğini vurguladı. Burada Çin'in amacı açık: Batı merkezli NATO veya G7 gibi kurumlara alternatif bir çok taraflılık modeli yaratmak.
Xi'nin enerji, yeşil sanayi, dijital ekonomi ve yapay zekâ alanlarında iş birliği vaatleri, ŞİÖ'yü sadece güvenlik değil, kalkınma odaklı bir blok haline getirme stratejisini gösteriyor. Bu çerçevede Beidou Uydu Sistemi'nden Uluslararası Ay Araştırma İstasyonu'na kadar geniş bir teknoloji ve inovasyon vizyonu ortaya kondu. Çin, bu hamlelerle ŞİÖ'yü küresel yönetişimin yeni katalizörü haline getirmek istiyor.
Vizyon ile gerçeklik arasında
Xi'nin sözlerinde dikkat çeken bir başka boyut, "hegemonyacılık ve korumacılığa karşı çıkma" vurgusu. Bu, doğrudan ABD'nin ticaret politikalarına ve güvenlik ittifaklarına gönderme niteliğinde. Çin, kendisini "açık iş birliğinin savunucusu" olarak sunuyor. Ancak pratikte Çin ekonomisinin zaman zaman korumacı reflekslere başvurduğunu, teknoloji transferi ve yabancı yatırımlar konusunda sınırlayıcı tavırlar aldığını görmek mümkün.
Ayrıca ŞİÖ'nün genişlemesi ve etkinliği de sınırlı. Üye ülkeler arasında Hindistan ile Pakistan gibi tarihsel düşmanlıklar bulunuyor. Hindistan'ın Batı ile ilişkilerini tamamen kesmesi de beklenemez. Bu nedenle ŞİÖ, bugünkü haliyle Çin'in vizyonunu tümüyle hayata geçirebilecek bir araç olmaktan uzak görünüyor.
Çin'in hamlesi
Sonuçta Xi Jinping'in konuşması, Çin'in sadece Asya'da değil, küresel düzeyde "oyunun kurallarını belirleme" isteğinin yeni bir ifadesi. Küresel Yönetişim Girişimi, kulağa evrensel değerler taşıyan bir teklif gibi gelse de, Çin'in kendi jeopolitik çıkarlarını da güçlü biçimde yansıtıyor. Bu açıdan bakıldığında, konuşma hem bir vizyon belgesi hem de Batı'ya karşı bir meydan okuma niteliğinde.
Küresel satranç tahtasında Çin, hamlesini yapmış görünüyor. Şimdi soru şu: diğer taşlar, yani ABD, AB, Hindistan ve Rusya bu hamleye nasıl karşılık verecek?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cem Bürüç / diğer yazıları
- Küresel yönetişim mi, Çin'in yeni vizyonu mu? / 01.10.2025
- Asya satranç tahtasında Hindistan'ın stratejik hamlesi / 30.09.2025
- Asya satranç tahtasında Hindistan'ın stratejik hamlesi / 30.09.2025