logo
25 NİSAN 2024

Küreselleşme, Vahşi Kapitalizmin Yeni Maskesi mi?

17.10.2001 00:00:00
Kapitalizmin Vahşi Doğası Nereden Geliyor?

ÇİNLİLER VE HİNDİSTANLILAR AMERİKALILAR KADAR TÜKETİRSE

Bunun için çevreciler "Sürdürülebilir Kalkınma Modeli" öngörmektedirler. (1) Neo-liberal teoriye dayalı kapitalist kalkınma modeli ve Batı tipi tüketim tarzı (Batılı yaşam biçimi de diyebiliriz) ise doğası gereği vahşî ve emperyalist olmak zorundadır. Çünkü gezegenimizin kaynakları tüm dünya insanlarının böyle bir yaşama, tüketme ve kalkınma modeli karşısında yetersizdir. (2)

Örneğin Çin ve Hindistan dahil üçüncü dünya ülkelerindeki kişi başına tüketim miktarı Amerikalılarınkine ulaşması durumunda gezegenemizin kaynaklarının ancak bir hafta kadar yeteceği sanılıyor. Öyleyse sınırsız talebi karşılamak için kıt kaynaklar üzerinde ölümüne bir savaş verilecektir. Aynen kaplan ve yavrusunun yaşaması için ceylanın ya da yavrusunun ölmesi gerektiği gibi. İşte bu nedenle kapitalizm insancıl bir ekonomi sistemi değildir, orman kanunlarına dayandığı için vahşi bir ekonomik sistemdir.

Esasen ekonomi teorisinin daha başlangıcında vurgulanan talebin sonsuzluğuna ve kaynakların kıtlığına dair varsayımlar bunun bilimsel bir kılıfından başka birşey değildir.

İlginçtir kapitalizm, yalnızca sömürge halklarına karşı değil doğaya karşı da vahşidir. Bu nedenle kapitalizmi küresel çapta yol açtığı doğal çevre katliamı artık gezegenimizi cehenneme dönüştürmek üzeredir.

Bunun için ozon tabakasının yırtılmasını, global ısınma sonucu kutuplardaki buzulların eriyip deniz seviyesini yükseltmeye başlamış olmasını hatırlamalıyız. Ozon tabakasının yırtılması kanserin kitleselleşmesine, kutuplardaki karalar üzerideki buzulların erimemesi ise deniz seviyesini 85 metre kadar yükseltip pek çok adayı ve kıyılardaki şehirleri denizlerin yutması demektir.

İNGİLİZLER 40 BİN HİNTLİ KUMAŞ İMALAT USTASININ KOLLARINI NİÇİN KESTİ?

İşte bu nedenle sanayileşme devrimi sürecinde endüstrileşen ülkeler hemen sömürgecilik faaliyetlerine başladıkları gibi sömürgelerindeki üretim faaliyetlerini engellemişler, onları "sanayisizleştirme" ve "geri bıraktırma" konusunda (3) tarihte eşi görülmemiş bir terör tarzına başvurmaktan geri kalmamışlardır. Prof Dr Haydar Baş'ın kaleminden izleyelim: "İngilizler, Sömürge Bakanlığı ve ona bağlı olarak çalışan Misyoner Cemiyeti vasıtasıyla Hindistan, Afganistan, Pakistan gibi Asya ülkeleri üzerinde geniş çaplı bir misyonerlik ve sömürge faaliyeti yürütmüşlerdir. Hindistan 18 yy'a kadar Avrupa'nın bütün dokuma kumaş, baharat ve daha bir çok tüketim malı ihtiyacını karşılayan zengin bir ülkeydi. Oysa sanayi devriminden hemen sonra İngiliz kumaşları, demir, kağıt, cam ve daha bir çok sanayi ürünü İngiliz pazarlarını sarmış, fiyat ve kalite yönünden rekabete giremeyen yerli sanayiyi tamamen yok etmişti. Zira İngilizler Hindistan'da kendi tekstil mallarını pazarda Hint kumaşlarına karşı rakipsiz kılabilmek için 40 bin Hintli kumaş imalat ustasının kollarını kesmişlerdi." (4)

Böylece 18. yüzyılda tekstilde lider ülke olan Hindistan 19. yüzyılın başlarında tekstil ihtiyacının yüzde yetmişini ithal eden ve karşılığında pamuk ihraç eden bir çevre ekonomisine dönüşmüştür. (5)

"Gandhi" filminde İngilizlerin emperyalizmini Hintlilerin pasif direnişlerini izlemeyen klmamıştır herhalde.

VAHŞİ KAPİTALİZMİN İLK KURBANLARI: ZENCİLER VE KIZILDERİLİLER

Kapitalizmde amaç sadece hep daha çok kâr ve hep daha çok sermaye birikimidir. Amaç uğuruna her türlü aracın meşru olması da kapitalizmin raconudur. Bunun için kapitalizm hem insanları hem de doğayı köleleştirmeyi yeğlemiştir.

Amerika siyah derili insanları köleleştirmek uğruna 18 ve 19. yüzyıllarda Afrika'yı kan gölüne çevrimişti. 50 milyon insan köleleştirmeye karşı direndiği için Afrika topraklarında katledildi. Gemilere balık gibi istiflenen 50 milyon civarındaki Afrikalı'nın yarısı da yolda açlık susuzluk ve işkence yüzünden can verdi. Geri kalan 25 milyon siyah derili insan güya uygar insanlarca köle olarak kullanıldı. Vahşi kapitalizm bunu gerektiriyordu, çünkü Amerika toprakları olağanüstü zengindi ancak buna karşılık işgücü yeterli değildi. İşgücüne ihtiyaç vardı ama işgücüne ücret vermek kâr marjının düşürüyordu.

Tarih boyunca bundan daha büyük bir insan kıyımı bundan daha büyük köleleştirme örneği var mı?

Tarihin ikinci büyük soykırımı da yine Amerikalılarca uygulanmıştır. Ve sonuç Roger Garaudy'nin verdiği bilgiye göre 20 ila 70 milyon arasında tahmin edilen Kızılderili köleleştirilemediği ve kapitalizme karşı direndiği için katledilmiştir.

Bugün durum bundan çok mu farklı sanki? Aslında ABD eksenli küreselleşmenin insanlığa dayattığı ya mazlum siyah derililer gibi köle olmak ya da masum Kızılderililer gibi yok olmaktır.

BUSH'UN ÖZEL KOLLEKSİYONUNDA KIZILDERİLİ KAFATASI NE ARIYOR?

Amerikalıların ırkçı olmadığı sanılır. Öyle ya yetmişikibuçuk milletten insanı barındırdığına göre ırkçı olmaması gerekir Amerikalıların. Üstelik Irkçı Alman Nazilerine karşı baş düşmanı SSCB ile işbirliği yaparak savaşmamış mıydı? Bunun da ötesinde İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ile ırçılık başta olmak üzere her türlü ayrımcılığa karşı insanlığı bayraklaştırmamış mıydı?

Halbuki Amerika, üniversiteleriyle olsun başkanlarıyla olsun "kafatasçı" özelliklerini sürdürmektedir. Örneğin Amerikan eski Başkanı George Bush, Kızılderili soykırımına karşı direnen Apaçi Lideri Geranimo'nun kafatasını özel kolleksiyonunda saklamaktadır: "George

Bush Amerikan başkanı olduğu zaman Yerli Amerikalılar büyük gösteriler ve mitingler yapmışlardı. Bush'un kafatası koleksiyonunda sakladığı ve babasının kendisine 21. yaş günü hediyesi olarak vermiş olduğu Apaçi Lideri Geranimo'nun kafatasının geri verilmesini istemişlerdi. George Bush'un Geranimo'nun kafatasını sahiplenmesi gibi, Amerikanın başkentinde Smithsonian Müzesine bağlı Tabiat Tarihi Müzesinin bodrum katındaki arşivinde 65 000 Yerli Kızılderili kafatasını raflarda saklayarak, "Hükümet malıdır" diyerek geri vermekten imtina ediyor."(6)

Dipnotlar:

1) Lester R. Brown, Christopher Flavun, Sandra Postel, Gezegenimizi Kurtarmak, Küresel Ekonominin Çevresel Olarark Sürdürülebilirliği, çev., Sinem Gül, Ankara- 1998, Tübitak ve Tema Vakfı yay.; Dünyanın Durumu 1996, Sürdürülebilir Bir Toplum Yolundaki Gelişmeler Hakkında Bir Worldwatch Enstitüsü Raporu, çev., Sinem Gül, Ankara- 1997, Tübitak ve Tema Vakfı yay.

2) Batı tipi tüketim için bkz., Jean Baudrillard, çev., H. Deliceçaylı-F. Keskin, İst.-1997, Ayrıntı yay

3) Erinç Yeldan, Küreselleşme Sürecinde Türkiye Ekonomisi, İst.-2001, İletişim yay., s. 16

4) Prof Dr Haydar Baş, Dini ve Milli Bütünlüğümüz, s. 27

5) Yeldan, s. 17

6) Bkz., www.bayzan.com "Kızılderililer Türk mü?" Ayrıca Dr. Ahmet Ali ARSLAN, "Atsina Kabilesi" 16.04.2001 tarihli Yeni Avrasya Dergisi, http://www.yeniavrasya.com
Beyaz Saray'dan Erdoğan ziyareti sorusuna yanıt
'Takvime alınmış bir program yok'
'Suça konu ihaleyi hatırlamıyorum'
'Siyasi yasak' davası ertelendi
'Herkes lütfen bu tavrımızı çok iyi bilsin'
CHP'de 'Saray' kavgası kızışıyor!
İmam nikahlı eş anneden şikayetçi oldu
7 aylık bebeğini yola bıraktı!
AKP'li belediyeden o görüntü hakkında açıklama
'Takdir halkımızındır'
Ankara'da konuşulan Akşener senaryosu
Hedefi 2028 mi?
Piyasalar merakla bekliyordu
TCMB faiz kararını açıkladı
İddia üzerine DMM'den açıklama geldi
Ehliyetlerine el konulmayacak!
Projeyi öğrenciler geliştirdi
8 şiddetindeki depreme dayanıklı
Özel'den 'Çorlu' kararı hakkında açıklama
'Siyasi sorumluluk unutulmamalı'
AK Partili meclis üyesinin dikkat çeken şovu
Başkanın önünde kendini yere attı
Irak'tan atılan adım hakkında MSB'den açıklama
PKK 'yasaklı örgüt' ilan edildi
Çorlu tren kazasının cezaları belli oldu
6 sene sonra karar açıklandı
İYİ Parti'de istifalar devam ediyor
Kongre öncesi üst düzey istifa
Şehirde göz gözü görmüyor
Çöl tozu İzmir'i teslim aldı
Beyaz Saray'dan Erdoğan ziyareti sorusuna yanıt
'Takvime alınmış bir program yok'
'Suça konu ihaleyi hatırlamıyorum'
'Siyasi yasak' davası ertelendi
'Herkes lütfen bu tavrımızı çok iyi bilsin'
CHP'de 'Saray' kavgası kızışıyor!
İmam nikahlı eş anneden şikayetçi oldu
7 aylık bebeğini yola bıraktı!
AKP'li belediyeden o görüntü hakkında açıklama
'Takdir halkımızındır'
Ankara'da konuşulan Akşener senaryosu
Hedefi 2028 mi?
Piyasalar merakla bekliyordu
TCMB faiz kararını açıkladı
İddia üzerine DMM'den açıklama geldi
Ehliyetlerine el konulmayacak!
Projeyi öğrenciler geliştirdi
8 şiddetindeki depreme dayanıklı
Özel'den 'Çorlu' kararı hakkında açıklama
'Siyasi sorumluluk unutulmamalı'
AK Partili meclis üyesinin dikkat çeken şovu
Başkanın önünde kendini yere attı
Irak'tan atılan adım hakkında MSB'den açıklama
PKK 'yasaklı örgüt' ilan edildi
Çorlu tren kazasının cezaları belli oldu
6 sene sonra karar açıklandı
İYİ Parti'de istifalar devam ediyor
Kongre öncesi üst düzey istifa
Şehirde göz gözü görmüyor
Çöl tozu İzmir'i teslim aldı

Yargıtay Başkanlığı seçiminde 25. turda da sonuç çıkmadı

Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca'nın 4 yıllık görev süresinin dolması nedeniyle yapılan başkanlık seçimlerinin 25. turunda da hiçbir aday salt çoğunluğu sağlayamadı.
25.04.2024 14:23:00
İhlas Haber Ajansı
Yargıtay Başkanlığı seçiminde 25. turda da sonuç çıkmadı
Yargıtay Başkanlığı seçiminde 25. turda da sonuç çıkmadı
Yargıtay Başkanlığı görevine 24 Mart 2020'de seçilen Mehmet Akarca'nın 4 yıllık görev süresi 24 Mart itibarıyla sona erdi.

Yüksek Mahkeme'nin 4 yıl boyunca görev yapacak yeni başkanını belirlemek için yapılan seçimin ilk 24 turunda hiçbir adayın 348 Yargıtay üyesinin salt çoğunluğu olan en az 175 oyu alamaması nedeniyle bugün 25. tur oylaması yapıldı.

24. turda en fazla oyu alan 3. Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Kerkez ve 3. Ceza Dairesi Başkanı Muhsin Şentürk'ün katılabildiği oylamada, Kerkez 136, Şentürk ise 131 oy aldı. Seçime katılım 322 olarak kayıtlara geçerken, 13 boş oy kullanıldı, 42 oy da geçersiz sayıldı.

Salt çoğunluğun sağlanamaması nedeniyle seçime 26. tur oylamayla devam edilecek. Seçimlerde üye tam sayısının salt çoğunluğunun hazır bulunması gerekiyor.

Çorlu tren kazası duruşması başladı

Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde 25 kişinin hayatını kaybettiği tren kazasının duruşması başladı.
25.04.2024 10:49:00
İhlas Haber Ajansı
Çorlu tren kazası duruşması başladı
Çorlu tren kazası duruşması başladı
Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde 2018'de 25 kişinin hayatını kaybettiği, 340 kişinin yaralandığı tren kazasına ilişkin davanın duruşması başladı.

Kazada hayatını kaybeden vatandaşların yakınları şehirde yürüyüş yaparak duruşmanın görüleceği Çorlu Halk Eğitim Merkezindeki mahkeme salonuna giriş yaptı.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel'de duruşmayı takip ediyor.

Çorlu tren kazası duruşması başladı

Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde 25 kişinin hayatını kaybettiği tren kazasının duruşması başladı
25.04.2024 10:48:00
İhlas Haber Ajansı
Çorlu tren kazası duruşması başladı
Çorlu tren kazası duruşması başladı
Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde 25 kişinin hayatını kaybettiği tren kazasının duruşması başladı.



Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde 2018'de 25 kişinin hayatını kaybettiği, 340 kişinin yaralandığı tren kazasına ilişkin davanın duruşması başladı. Kazada hayatını kaybeden vatandaşların yakınları şehirde yürüyüş yaparak duruşmanın görüleceği Çorlu Halk Eğitim Merkezindeki mahkeme salonuna giriş yaptı.


Uzmanından 'Çöl tozu' açıklaması

 Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Kansu, risk gruplarına ilişkin konuşurken çöl tozuna karşı toplumda dikkat edilmesi gerekenleri sıraladı.
25.04.2024 10:42:00
İhlas Haber Ajansı
Uzmanından 'Çöl tozu' açıklaması
Uzmanından 'Çöl tozu' açıklaması
Afrika üzerinden gelen çöl tozları ve sıcak hava dalgası Türkiye'de etkili olurken Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Kansu, 'Çocuklar, alerjisi ve astımı olanlar, KOAH'lılar, yaşlılar daha fazla risk altında. Partiküllerin içinde kimyasallar da var, ileriye dönük kronik, nörolojik hastalıklar açısından etkiler oluşturduğu gösterilmiş. Solunum semptomları olan hastalar acillere artan şikayetlerle, atak dediğimiz tabloyla geliyor. 'Neden olduk' diyorlar. Dışarıda geçireceğimiz vakti azaltalım, maskeyle çıkalım, aldığımız sebze meyveleri bol suyla yıkamaya çalışalım' dedi.

Afrika üzerinden gelen çöl tozları ve sıcak hava dalgası Türkiye'de etkili oluyor. Rüzgar ile birlikte gelen toz, Yunanistan'ın başkenti Atina'yı turuncuya boyarken uzmanlar, tozun birkaç gün daha Türkiye'yi etkilemeye devam edeceğini belirtti. Meteoroloji Genel Müdürlüğü toz taşınımına yönelik uyarılar yaparken uzmanlar, insan sağlığına etkisine yönelik bilgi verdi. Medipol Mega Üniversite Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Kansu, risk gruplarına ilişkin konuşurken çöl tozuna karşı toplumda dikkat edilmesi gerekenleri sıraladı.

'Çocuklar, alerjisi, astımı olanlar, KOAH'lılar ve yaşlılar daha fazla risk altında'

Havadaki tozun vücudun birçok noktasını etkilediğini ifade eden Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Kansu, 'Kışı biraz zor geçirdik özellikle viral hastalıklarımız çok fazlaydı, o dönemi şu an biraz kapattık, biraz alerjenler ortaya çıkmıştı. Bahar erken geldi, mart ayında çiçekler, polenler alerji mevsimi derken bugünlerde sabahları uyanıyoruz, arabalarımızın üstü çamur şeklinde. Sahra Çölleri'nden gelen dünyanın döngüsünde olan şeyler bunlar, ülkemize, şehirlerimize ulaşan kum fırtınasıyla ortaya çıkmış bir toz bulutu var. Bunlar mikro küçük partiküller şeklinde havada şu anda uçuşuyorlar. Bunları soluyoruz, belli bir mikro partikülün altındakilerin de akciğerimizin en küçük hava keseciklerine kadar ulaştığını biliyoruz. Bu da bizim solunum yolu şikayetlerimizi artırıyor. Bir; çocukları söylemek lazım, ikincisi alerjisi ve astımı olanlar, üçüncü grup olarak KOAH'lı, dördüncü yaşlı grubumuzu saymamız lazım. 4 grubun bugünlerde dışarıdaki bu etkene maruz kaldığında doğacak sonuçları daha fazla. Hepimiz maruz kalıyoruz ama saydığımız 4 grup daha fazla risk altında. Sadece akciğer için de bir etki oluşturmuyor şu an cildimizde; yüzümüzde, elimizde, saçımızda hissediyoruz. Etrafta uçuştuğu için göz bölümüne gelen hasta sayımızda bir artış var, solunum yoluyla ilgili ciddi manada artan bir şey var. Bu tozların içinde sadece kum taneleri, toz değil kimyasallar da var. Onların ileriye dönük kronik, nörolojik hastalıklar açısından da etkiler oluşturduğu dünyada gösterilmiş. Evimizde sinekliklerimiz vardır, partikülleri, polenleri, böcekleri, uzaklaştıracak şekilde, az düzeyde olsa bile geçişini engeller ama 'Penceremizi çok açalım, havalandıralım' gibi durumları en azından şu bir hafta için biraz azaltmamamız gerekiyor. Çok acil, olağanüstü bir durum yoksa bu grubun özellikle dışarıda çok vakit geçirmemesini hatırlatmak lazım' dedi.

'Hastalar artan şikayetlerle, atak dediğimiz tabloyla geliyor'

Toza karşı maske kullanımına yönelik konuşan Dr. Öğr. Üyesi Kansu, 'Özellikle kronik grubun kullanması şart, en basit cerrahi maske dediğimiz pandemide kullandığımız maske ile başlanabilir ama bu belli partikülün altını tutmayacaktır. İmkanı olanların özellikle bu saydığımız risk faktöründeki kişilerin 3M maskeleri kullanmalarını hatırlatabiliriz. Bu günlerde göğüs hastalıkları ya da acillere solunum semptomları olan hastalar, alerji, astım geçmişi olan hastalarımız kum fırtınası, partiküller sebebiyle artan şikayetlerle, atak dediğimiz tabloyla karşımıza geliyor. Neler var; öksürük, hırıltı, gece solunum şikayetleri, bir miktar ateş, nefes darlığı şeklinde bu hastalar acile ya da göğüs hastalıklarına geliyorlar. 'Neden olduk, ne değişti' diyorlar, farkına değiller. Alerjenlerin bu günlerde etkisi var ama son 2 haftadır bu kum fırtınasının bu alerji, astım, KOAH olan hastalarda biraz daha solunum semptomlarını kötüleştirdiğini, acile getirdiğini biliyoruz. Meteoroloji açısından takip etmemiz lazım, uzmanların görüşünü dinleyeceğiz, bu hafta akışının süreceğini biliyoruz. Boğazımızda bir gıcık hissi sadece bu saydığımız risk grubu değil şu anda hepimizde var. Cildimizde bir kuruluk hissi var. Birincisi dışarıda geçireceğimiz vakti biraz azaltalım, ikincisi pencerelerimizi çok açmayalım, üçüncüsü maskeyle çıkalım, dördüncüsü eve geldiğimizde lütfen bir duş alalım, üstümüzü değiştirelim. Beşincisi sıvı tüketimi, bol su içmeye çalışalım çünkü o sinüslerimiz, bronşlarımız, burnumuzun içinde de birikiyor bize gıcık hissi de yapıyor. Bu sadece bedenimize aldığımız bir şey değil, şu an da her yere arabamızın üzerine düştüğü gibi tarladaki ekinlere, mahsullere, sebze, meyvelere de düşüyor. Eve aldığımız, pazardan getirdiğimiz sebze meyveleri bol suyla yıkamaya çalışalım" şeklinde konuştu.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.