Bugün, "küreselleşme" adı altında, dünya devletleri, devletler üstü sermaye sahiplerinin potasında erimeye tabi tutulmuştur. Dikkat ederseniz, küreselleşme çarkına dahil olan bütün ülkeler borçludur. Süper güç olarak ifade edilen ABD'nin, devlet olarak 15 trilyon dolara yakın, ona sözde rakip olma mücadelesi veren AB'nin ise 25 trilyon dolara yakın borcu vardır. Bu da gösteriyor ki, küreselleşme adı altında gerçekleştirilen küresel sömürü sadece Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeleri değil, bütün devletleri hedef alıyor. Kullanılan ekonomik sistem, Kapitalizm; kullanılan silah faizle borçlandırma; hedef insanlığın ve kaynakların sömürülmesi, bütün devletleri ortadan kaldıran bir dünya imparatorluğunun kurulması. Milletleri koruyan devlet yapısı bu mantıkla tarumar ediliyor ve ne olursa olsun sistemin dışına çıkma özelliğini kaybetmiş sürüler oluşturuluyor.Bu manada küreselleşmeye "küresel kölelik" de diyebiliriz.Küresel efendilerin kontrolünde olan;Basın ve medya, köleleştirilmiş insanların nasıl düşünmesi gerektiğine karar veriyor. Efendileri onlara emrediyor, onlar da altını doldurup milleti yönlendiriyor;Dini liderler, küresel sömürünün önüne engel çıkarmayacak, efendilerin işgalini ve katliamını seyredecek, gerçek inancı devre dışı bırakarak ve tahrip olmuş ortak bir din anlayışını oturtarak, bilinen tabiriyle "ılımlı" köle tipler oluşturmaya çalışıyor;İş adamları, bu efendilerin musluklarından akan kirli sermayeden beslenerek olması gerekeni değil de, kendisine emredileni üretmeye, satmaya çalışıyor, asli görevinin insanları memnun etmek değil de efendileri beslemek olduğunu kabul ediyor. Onlar tabiri caizse eşek gibi çalışıyor, üretiyor, ürettiriyor, efendiler ise kağıdı boyayıp o emek ve üretimin üzerine konuyor;Siyasiler, bu efendilerin bulundukları devletlerde daha rahat hareket etmesini sağlayacak dahili ve harici düzenlemeleri yapıyor. Bu manada meclis çatısı altında milleti temsil eder görünmelerine rağmen daha önce efendilerin belirlediği kararları sadece el kaldırıp indirerek onaylıyorlar. İktidarlar bu kararları çıkarmak için uğraşıyor. Aynı efendilere tabi olan muhalefet ise kendisinden istenilen muhalefeti yapması isteniyor. Ama hedef bu kararları çıkması. Muhalefet her ne kadar feveran etse de, ya da ediyor gibi gözükse de bu kararların çıkmasına mani olmaması isteniyor. Yani iktidar emir eri, muhalefet ise kontrollü muhalefet görevini yapıyor.Akademisyenler, bu efendilerin ne kadar büyük olduğunu, hiçbir milletin onlarla asla başa çıkamayacağını sürekli kendi halklarına işliyorlar. Efendilere boyun eğmeyi bilimsel zeminde ortaya koyuyorlar. Millet de onlara akademisyen diye saygı duyuyor. Küresel efendilerin önünü tıkayacak, onların ekonomik, siyasi çıkarlarını zedeleyecek bütün akademik çalışmaları engelliyorlar. "Dostlar alışverişte görsün" şeklinde akademisyenlik yapıyorlar.Küreselleşme kıskacına alınan ülkelerde bütün bu aşamalar gerçekleşiyor; bir de bu girdabın içine çekilmek istenen milletler bu sömürü çarkına dahil oluyor, kendi içinden çıkabilecek milli çözümlere sırtını çeviriyor, hatta küresel efendilerin planlarına hizmet için canını bile feda edebilecek noktaya geliyorsa, bilinen ifadesiyle "paralı asker olarak bir ihraç unsuru" haline geliyorlarsa işte o zaman durum oldukça vahimdir.İşte size küreselleşme, büyük dünya devleti?Bütün insanlık köle, bütün insanlık küresel bir yalana teslim?Peki, bu kötü gidişata dur diyecek bir model yok mu? Tabii ki var: Prof. Dr. Haydar Baş'ın Sosyal Devlet- Milli Devlet anlayışı.Küreselleşmenin yıkıcı ve köleleştirici etkisini yok edecek tek anlayış "Milli Devlet" anlayışıdır.Öyle bir milli devlet ki, ekonomisini Milli Ekonomi Modeli ile dışa bağımlılıktan tamamen kurtarmış; güçlü devlet, güçlü millet temel ilkesine sahip; sosyal devlet projeleri ile milleti yaşatarak devleti ayakta tutacak, kendi ayakları üzerinde dimdik durabilecek?Öyle milli devlet ki, borçlanmayacak, kendi emisyonunu devreye koyacakÖyle milli devlet ki, yer altı ve yerüstü kaynaklarını devlet millet ortaklığıyla işletecekÖyle milli devlet ki, basını, medyası, iş adamı, akademisyeni, siyasileri millete hizmet için yarışacak. Ekmeğini, dışardan gelen fonlardan değil, devletinden alacakÖyle milli devlet ki, sosyal projelerle tüketimi canlandıracak, maliyetleri arttırarak üretimi canlandıracak, hammaddesini yerli kaynaklardan sağlayacak, ürettikçe tüketecek, tükettikçe üretecek, büyüyecek ve büyüdükçe senyoraj gelirini devreye koyacak, kısaca sürekli sağlıklı büyüyecek?Öyle milli devlet ki, projesi olan herkes finanse edilecek, bu sayede yepyeni teknolojileri kendisi devreye koyabilecekÖyle milli devlet ki, askeri güçlü olacak, son teknoloji ile donatılacak, bütün tehditleri rahatlıkla defedebilecekÖyle milli devlet ki, kimse kimseye muhtaç olmayacak, herkes devletine, milletine, askerine dua edecekÖyle milli devlet ki, ferdi özgürlükler siyaset malzemesi yapılarak, yabancı taşeronluğu uğruna tartışma konusu yapılamayacak?Bunlar hayal değil, bunlar olması gereken.İşte Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Devlet anlayışı bunların hepsini devletlere kazandırıyor.Çözüm varken çözümsüzlüğün girdabına kapılmayalım.Kölelik mi, gerçek özgürlük mü?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025