Kıbrıs Türkleri, 1 Mayıs'ta Rumlar ile birlikte Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti adı altında Avrupa Birliği'ne girerek mutlu bir başlangıca adım atacak, ekonomisi düzelecek ve insanları daha huzurlu ve demokratik bir ortamda yaşamaya devam edecek.
Öyle mi sanıyorsunuz?
1960 sonrası Türkler'e Rumlar tarafından yapılan zulümler, kanlı eylemler ve 1974 Kıbrıs Barış Harekatı sonrası, çoğu şimdiki AB mensubu olan devletlerin Türkler'e karşı uyguladığı haksız ve ikiyüzlü politikalar bitecek diye mi hayal ediyorsunuz?
AB'ye bırakın Türkler'i, Rumlar'ı dahi aldığına pişman olmaya başlayan Birlik üyeleri şu an ne Türkler'e ne Rumlar'a bir kazanım verebilir.
Ekonomik ve siyasal anlamda çöküşe geçen AB'nin Ada'ya barış ve huzur getirmesini beklemeyin.
20 yıllık bir periyotta AB'nin dağılması bile gündem edilirken her ülke kimden daha çok taviz alabir, kimden yardım talep edebilirim gibi bir ikilem içerisinde.
AB'nin ekonomik ve sosyal yönden Birleşik Kıbrıs'a pek faydası olmayacak.
Rumlar ve Türkler eş zamanlı olarak AB'ye monte edilerek Yunan ve Türk devletlerinin kontrolü sağlanacak. Büyük devletlerin başını çektiği bir oto kontrol mekanizması ile Birleştirilmiş olan Kıbrıs Adası stratejik planların vazgeçilmez üssü yapılacak.
Ada'da tarihi süreç açısından bakıldığında buranın Avrupa ülkeleri ile Rusya ve ABD'nin çatışma alanı olduğu rahatlıkla görülacaktir.
Ada'daki soğuk savaş zihniyetinin bitmesi ise çok uzak bir ihtimal olarak görülüyor. Tarihi paranoyalar kolay silinmeyecek.
Rumlar da bundan payını elbette alacak.
Türk tarafının ileriye dönük olarak derogasyonları dayatması bu öngörünün yansıması. Türkler kendilerini haklı olarak sağlama alma niyetini açıklıyorlar.
Kıbrıs Rum Ortodoks Kilisesi Ada'nın Türkler'in yaşadığı bölgelerden kurtarılması için sürekli çağrı yapıyordu. Kıbrıs Rum okullarında çocuklara Türk olan her şeyden nefret etmeleri öğretiliyordu. Türkler Ada vatandaşı olarak değil düşman olarak görülmekteydi.
Tüm bu Rum bakış tarzı Kıbrıs'ın birleştirilmesinden sonra son bulacak mı?
Rum-Yunan zihniyeti biranda Türkler lehine değişebilecek mi yoksa aynı tavır ve bakış açıları daha sonra da sürecek mi?
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin büyümesini sağlayan dinamikler kısa sürede bozulabilir. Rumlar'ın ekonomideki patlamaları yüksek devlet borçlanmaları yapılarak ve şüpheli ticari faaliyetler ile gelişim gösteriyordu.
Sigara kaçakçılarının,uyuşturucu kaçakçılarının, kadın tacirlerinin ve özellikle kara para aklayıcılarının ideal yeri olarak tanınan Rum Kesimi'nin AB'ye üye olduktan sonra işkollarında göstereceği performans merak ediliyor.
Kıyı bankacılığı offshore firma ve banka sayısındaki artışlar direkt yatırım olarak buraya geliyor ve Rumlar'ın vergilerine dolaylı yollardan yansıyarak önemli bir Gayri Safi Milil Hasıla kalemi olmaktaydı.
Tüm bunlar Birlik içerisinde nasıl harmonize edilecek?
Turizm ve bankacılık gibi sektörlerle ekonomisini canlandıran ve ayakta tutan Rumlar'ın AB'ye tam üye olduktan sonra daha kontrollü bir yapıda haraket etmeleri beklenecek.
Rusya ile ekonomik ve bilhassa askeri alanda sıkı işbirliği bulunan Rumlar'ın AB'ye alınmasıyla ABD yönetimi de Rusya'nın bir pazarını daha kapatmış olacak.
Kıbrıs üzerinde yıllardan beri oynanan oyunlar bundan sonra da Birleşik Kıbrıs üzerinde sürdürülecek.
Değişen bir şey olmayacak.
Öyle mi sanıyorsunuz?
1960 sonrası Türkler'e Rumlar tarafından yapılan zulümler, kanlı eylemler ve 1974 Kıbrıs Barış Harekatı sonrası, çoğu şimdiki AB mensubu olan devletlerin Türkler'e karşı uyguladığı haksız ve ikiyüzlü politikalar bitecek diye mi hayal ediyorsunuz?
AB'ye bırakın Türkler'i, Rumlar'ı dahi aldığına pişman olmaya başlayan Birlik üyeleri şu an ne Türkler'e ne Rumlar'a bir kazanım verebilir.
Ekonomik ve siyasal anlamda çöküşe geçen AB'nin Ada'ya barış ve huzur getirmesini beklemeyin.
20 yıllık bir periyotta AB'nin dağılması bile gündem edilirken her ülke kimden daha çok taviz alabir, kimden yardım talep edebilirim gibi bir ikilem içerisinde.
AB'nin ekonomik ve sosyal yönden Birleşik Kıbrıs'a pek faydası olmayacak.
Rumlar ve Türkler eş zamanlı olarak AB'ye monte edilerek Yunan ve Türk devletlerinin kontrolü sağlanacak. Büyük devletlerin başını çektiği bir oto kontrol mekanizması ile Birleştirilmiş olan Kıbrıs Adası stratejik planların vazgeçilmez üssü yapılacak.
Ada'da tarihi süreç açısından bakıldığında buranın Avrupa ülkeleri ile Rusya ve ABD'nin çatışma alanı olduğu rahatlıkla görülacaktir.
Ada'daki soğuk savaş zihniyetinin bitmesi ise çok uzak bir ihtimal olarak görülüyor. Tarihi paranoyalar kolay silinmeyecek.
Rumlar da bundan payını elbette alacak.
Türk tarafının ileriye dönük olarak derogasyonları dayatması bu öngörünün yansıması. Türkler kendilerini haklı olarak sağlama alma niyetini açıklıyorlar.
Kıbrıs Rum Ortodoks Kilisesi Ada'nın Türkler'in yaşadığı bölgelerden kurtarılması için sürekli çağrı yapıyordu. Kıbrıs Rum okullarında çocuklara Türk olan her şeyden nefret etmeleri öğretiliyordu. Türkler Ada vatandaşı olarak değil düşman olarak görülmekteydi.
Tüm bu Rum bakış tarzı Kıbrıs'ın birleştirilmesinden sonra son bulacak mı?
Rum-Yunan zihniyeti biranda Türkler lehine değişebilecek mi yoksa aynı tavır ve bakış açıları daha sonra da sürecek mi?
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin büyümesini sağlayan dinamikler kısa sürede bozulabilir. Rumlar'ın ekonomideki patlamaları yüksek devlet borçlanmaları yapılarak ve şüpheli ticari faaliyetler ile gelişim gösteriyordu.
Sigara kaçakçılarının,uyuşturucu kaçakçılarının, kadın tacirlerinin ve özellikle kara para aklayıcılarının ideal yeri olarak tanınan Rum Kesimi'nin AB'ye üye olduktan sonra işkollarında göstereceği performans merak ediliyor.
Kıyı bankacılığı offshore firma ve banka sayısındaki artışlar direkt yatırım olarak buraya geliyor ve Rumlar'ın vergilerine dolaylı yollardan yansıyarak önemli bir Gayri Safi Milil Hasıla kalemi olmaktaydı.
Tüm bunlar Birlik içerisinde nasıl harmonize edilecek?
Turizm ve bankacılık gibi sektörlerle ekonomisini canlandıran ve ayakta tutan Rumlar'ın AB'ye tam üye olduktan sonra daha kontrollü bir yapıda haraket etmeleri beklenecek.
Rusya ile ekonomik ve bilhassa askeri alanda sıkı işbirliği bulunan Rumlar'ın AB'ye alınmasıyla ABD yönetimi de Rusya'nın bir pazarını daha kapatmış olacak.
Kıbrıs üzerinde yıllardan beri oynanan oyunlar bundan sonra da Birleşik Kıbrıs üzerinde sürdürülecek.
Değişen bir şey olmayacak.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005