logo
20 KASIM 2025


Kürt illeri söylemi, self determinasyon ve büyük oyun

20.11.2025 00:00:00

Sezai Temelli'nin Meclis'te "Kürt illeri" ifadesini kullanması, sadece bir ifade tarzı değildir. Bu, son yıllarda yavaş yavaş örülen bir planın, en görünür halkasıdır. Dün devlet geleneğinde yeri olmayan kavramlar, bugün Meclis kürsüsünden meşrulaştırılmaya çalışılıyor. Bu değişimin kendiliğinden olmadığını anlamak zorundayız. Bu özgüven, PKK/KCK çizgisinin yıllardır yazdığı "demokratik konfederalizm" stratejisinden geliyor. KCK belgelerinde tarif edilen model açık: Türkiye, İran, Irak ve Suriye'deki Kürt nüfusu gevşek bir üst birlik halinde birleştirmek… Yani kültürel hak talebinden çok öte, ulus-devlet yapısını aşındıran bir siyasal proje. Bugün Meclis'te rahatça kullanılan "Kürt bölgesi/Kürt illeri" gibi ifadeler, işte bu projenin toplumsal zemine sürülmüş dil mühendisliğidir. "Silah sussun, siyaset konuşsun" sloganının, masum bir barış çağrısının ötesine taşınıp geçiş sürecinin parçası haline getirildiğini görmek gerekir. 

Türkiye'nin 2003'te taraf olduğu Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi, teoride "tüm halkların kendi kaderini tayin hakkı" ilkesini içeriyor. Bu madde, tarihsel olarak sömürge halklarının bağımsızlık mücadelelerini düzenlemek için konmuş bir hükümdür; ulus-devletlerin kendi içinde etnik temelli ayrışmalar yaratmak için tasarlanmamıştır. Enteresan nokta şu: Bu sözleşme, 28 Mayıs 1999'da kurulan ANASOL-M koalisyonu (ANAP–DSP–MHP) döneminde hükümet tarafından imzalandı; 2003'te AK Parti döneminde ise onaylandı. Yani imza 28 Şubat sonrası, AB sürecinin yoğun olduğu günlerin ürünü. O yıllarda "insan hakları", "AB ilerleme raporu", "Kopenhag kriterleri" gibi kavramlar siyasetin ana ekseni olmuştu. Bu tabloya bakınca, insanın aklına şu soru ister istemez geliyor: Bu sözleşme bugün PKK'nın dil mühendisliğinde kullanılıyorsa, bunun sözde hukuki temeli gerçekten 2003'te mi atıldı? Bazı ülkeler ulus-devlet yapısını tartışmaya açmamak için çekince koydu, bazıları hiç taraf olmadı. Türkiye ise o dönem bu sözleşmeyi imzaladı…

Proje o günden mi başladı?" sorusunu besleyen birkaç gerçekten de bahsedelim. 1999 sonrası Türkiye'de yerinden yönetim, özerklik, azınlık tanımı, kimlik siyaseti kavramları ilk kez uluslararası metinlerle yoğun biçimde içeri girdi. PKK, 2000'lerin başında "demokratik konfederalizm" fikrini örgüt literatürüne yerleştirdi. AB ilerleme raporlarında "Kürtlerin kolektif hak talepleri" ilk kez incelenmeye başlandı. Tüm bunlar üst üste konunca şu cümle kendiliğinden beliriyor: Bugün Meclis'te duyduğumuz "Kürt illeri", "bölgesel statü", "kendi kaderini tayin" tarzı ifadelerin hukuki zeminini hazırlayan taşların önemli kısmı, 1999–2003 arası döşendi.

DEM/PKK hattının dili artık müzakere dili değil, dayatma dili. Yeni anayasa talebi, Lozan'ın meşruiyetini sorgulayan çıkışlar, "Kürt illeri" söyleminin normalleştirilmesi… Kimileri hâlâ "ortada pazarlık yok" diyerek meseleyi hafife almaya çalışıyor. Doğrudur: Bugün geçmişteki gibi gizli bir Oslo masası yok. Ama çok daha vahimi var: Talepler, doğrudan toplum önünde, meydan okuyarak dillendiriliyor. Bu, pazarlığın olmadığını değil, pazarlığa bile ihtiyaç duymayacak bir özgüven inşa edildiğini gösteriyor. Bütün bu dil değişiminin nihai amacı, hemen yarın bir plebisit yapmak değildir. Ama zihinleri ayrıştırmadan hiçbir plebisit mümkün olmaz. Önce kavramlar bölünür, sonra coğrafya.

Bugün "Türkiye'nin 81 ili" yerine "Kürt illeri / diğer iller" ikilemi üretiliyorsa, bu toplumsal mimaride zihinsel ayrışmanın inşa edildiği anlamına gelir. Asıl tehlike zaten burada: Halkın gönlünde görünmez sınırlar çizmek. Bu noktada doğru çerçeveyi kurmadan ilerlemek mümkün değildir: Kürt kardeşlerimiz bu ülkenin asli, şerefli evlatlarıdır. Sorun, PKK'nın ayrılıkçı projesini demokratik söylemle meşrulaştırmaya çalışan siyasî mühendisliktir. Türkiye, bütün vatandaşlarını olduğu gibi Kürt yurttaşlarının da haklarını korumak zorundadır; fakat bunu üniter devlet yapısını tartışmaya açan bir düzleme teslim olmadan yapmak mümkündür ve gereklidir. Bugün yaşananlar, farklı başlıklarda görünen ama aynı hedefe yönelen gelişmelerdir: KCK'nın konfederalizm stratejisi, uluslararası sözleşmeler üzerinden yürütülen tartışmalar, meclis'teki dil değişimi… Bunlar rastlantı değildir; aynı fotoğrafın farklı kareleridir. Bu gerçeği görmezden gelmek, "abartılıyor" demek, sadece tehlikeyi derinleştirir. Türkiye'nin bugün ihtiyacı olan şey, soğukkanlılıkla gerçeği görmek; ama bu oyunu da kardeşliği zedeleyen bir nefret diline kapılmadan bozabilmektir. 

Oyunu görelim ve oyuna gelmeyelim.

Ne terörün siyasallaştırılmış taleplerine teslim olalım, ne de yüzlerce yıllık kardeşliğimizi incitecek ayrımcı bir dile prim verelim. Bu toprakların ihtiyacı yeni bir model değil; daha adil, daha eşit ama aynı derecede bir ve bütün bir Türkiye'dir.

Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
 
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi / diğer yazıları
MSB'den haftalık bilgilendirme toplantısı
"(İskenderun'da) Alay ve Tabur Komutanı dâhil 4 personelin TSK'dan ilişiği kesildi"
Güllü'nün ölümündeki sırrı çözecek raporlar bekleniyor
Yeni bir savcı daha görevlendirildi
Trump tasarıyı onayladı
Epstein dosyaları resmen açıklanacak!
İsrail'in Filistinlileri sürgün planı devrede
Güney Afrika, İsrail'in planına kapıları kapattı
Zehirlenme olayında skandallar zinciri
İlaçlama şirketi çalışanı sertifikası olmadığını kabul etti
Bunlarla mı müzakere yapılacak?
Güney Kıbrıs lideri Hristodulidis, EOKA müzesinin açılışını yaptı
Önce Ankara, sonra Viyana!
BTP lideri Bursa'da konuştu
Erdoğan grup toplantısında konuştu
'Kim varsa, gözünün yaşına bakılmayacak'
Hamas heyeti de İstanbul'da
Witkoff, Hamas heyetiyle görüşecek
Kumar bağımlılığı tırmanıyor
Erişim kolaylaştı, gençler ve kadınlarda başvurular arttı
Trump, Suudi Arabistan'ı böyle tanımladı:
"NATO Üyesi Olmayan Önemli Müttefik"
Atama ve görevden alma kararları Resmi Gazete'de
Suriye Büyükelçiliğine Nuh Yılmaz getirildi
İsrail'in Filistin soykırımında yeni boyut
Mahkumları zehirli iğneyle idam edecek
Tüm Jeffrey Epstein dosyaları açılacak
ABD Kongresi tasarıyı kabul etti
Hiç gol yememişlerdi
İspanya'nın unvanına son verdik
MSB'den haftalık bilgilendirme toplantısı
"(İskenderun'da) Alay ve Tabur Komutanı dâhil 4 personelin TSK'dan ilişiği kesildi"
Güllü'nün ölümündeki sırrı çözecek raporlar bekleniyor
Yeni bir savcı daha görevlendirildi
Trump tasarıyı onayladı
Epstein dosyaları resmen açıklanacak!
İsrail'in Filistinlileri sürgün planı devrede
Güney Afrika, İsrail'in planına kapıları kapattı
Zehirlenme olayında skandallar zinciri
İlaçlama şirketi çalışanı sertifikası olmadığını kabul etti
Bunlarla mı müzakere yapılacak?
Güney Kıbrıs lideri Hristodulidis, EOKA müzesinin açılışını yaptı
Önce Ankara, sonra Viyana!
BTP lideri Bursa'da konuştu
Erdoğan grup toplantısında konuştu
'Kim varsa, gözünün yaşına bakılmayacak'
Hamas heyeti de İstanbul'da
Witkoff, Hamas heyetiyle görüşecek
Kumar bağımlılığı tırmanıyor
Erişim kolaylaştı, gençler ve kadınlarda başvurular arttı
Trump, Suudi Arabistan'ı böyle tanımladı:
"NATO Üyesi Olmayan Önemli Müttefik"
Atama ve görevden alma kararları Resmi Gazete'de
Suriye Büyükelçiliğine Nuh Yılmaz getirildi
İsrail'in Filistin soykırımında yeni boyut
Mahkumları zehirli iğneyle idam edecek
Tüm Jeffrey Epstein dosyaları açılacak
ABD Kongresi tasarıyı kabul etti
Hiç gol yememişlerdi
İspanya'nın unvanına son verdik
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.