Daha düne kadar Türkiye'den aldığı kırmızı pasaportla ülke değiştirebilen Talabani, Irak geçici Devlet Başkanı olduktan sonra bir anda söylemlerini değiştiriverdi.
Düne kadar bağımsız bir Kürdistan'ın hayalleriyle yaşayan Talabani, neidüğü belirsiz bir seçimden sonra kendini aniden Irak'ın başında bulunca ne yapacağını da bilemedi.
Talabani'nin yönünü belirlemek amacıyla ABD heyetleri tarafından iki ziyaret gerçekleştirildi Irak'a.
ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld'in sürpriz ziyaretinden bir gün sonra Irak'a gelen Zoellick ile Felluce'deki Amerikan askerleriyle kentin yeniden yapılandırılması konusunda konuşan Talabani, keskin bir viraj alarak "Bağımsız bir Kürdistan hayaldir" beyanatını verdi.
Bu beyanatın sahiplerinin belli olması münasebetiyle Bağımsız bir Kürdistan naralarının da yine kimler tarafından attırıldığı aşikardır.
Bağımsız(!) bir Kürdistan'ın altyapısının hazır olmasına rağmen önünde daha bir çok diplomatik engel olduğunu tahmin eden Talabani, içi boşaltılmış, doldurulmaya hazır bir ülkenin başına geçince hemen dümensuyunu buldu ve akılbabalarından gerekli yönlendirmeyi alarak işe başladı.
Peki ilk etapta ne yapacaktı Talabani?
Emir üzre hemen Kürt kardeşlerine ilk mesajı verdi: "Bağımsız Kürdistan yerine bağımsız Irak".
Ardından Fransız Liberation gazetesine bir beyanat daha: "Yabancı askerler, Irak birlikleri istikrarı temin edemediği ve terörizmin kökünü kurutamadığı sürece kalmalıdır. Bu sağlandığında ayrılmalarını isteyeceğiz."
Kukla bir devlet olduğu da bu beyanatıyla ilan etti Talabani. Ve işgal kuvvetleri legalleşti.
Talabani bu açıklamalarıyla ileride vücuda gelebilecek bir Kürt devletinin de bekasını garanti altına almış oldu aslında. Dizginler artık kendindeydi yani.
Beyanatının devamında ise "Hayal birşeydir, gerçek başka şey. Kürtler, bağımsızlık değil, Irak çerçevesinde bir federallik isteyen listemize (Kürt bloğuna) oy verdi" dedi.
Bu sözün "Talabani'nin Türkiye ya da Suriye üzerinden Akdeniz'e açılma planlarının bir köşelerde ileride hayata geçirilmek üzere hazır tutulduğu" anlamına geldiğini belirtmeden geçmeyelim.
Söylemini değiştiren Talabani'nin Irak'ı Güney Kürdistan olarak planladığı düşüncesini tabana yayarak dile getirmemesi ise, ileriki yıllarda komşumuz olan Irak(!)'la hangi konularda ihtilafa düşeceğimizin göstergesidir.
Bu tespitten sonra Kuzey Irak'ın nereleri olduğunu tahmin etmişsinizdir.
***
Ne gariptir ki, Irak seçimlerinde Türkmenlere karşı her türlü dalavereyi çeviren Talabani, Irak Türkmen Cephesi'nin desteğini(!) de aldı.
Akabinde de Irak Türkmen Cephesi (ITC), Irak devlet başkanlığına getirilen Celal Talabani'nin şahsında Kürtlerin artık Türkmenleri inkar edemeyeceğini belirterek, Talabani'ye (zoraki) desteğini açıkladı.
Elinden gelse Türkleri bir kaşık suda boğmak isteyen ve Kürtlere Kerkük'ü talan ettiren ABD'nin güdümünde olan Talabani'ye yani.
Olmayacak duaya amin demek diye bir atasözü vardır ya, tam oturdu.
Peki neydi Türkmenlerin Talabani'ye olan bu iltifatının altında yatan sebep.
Ne mi? Tabii ki Türkiye'nin Irak'ta olup bitenler karşısında seyirci gibi olayları seyretmesi; başka ne olabilir!
ABD askerleri tarafından başına çuval geçirilen ve bu hareket karşısında kayıtsız kalan, kendi askerini koruyamayan bir hükümetin Irak'taki Türkmenlere yardım etmesi tabii ki düşünülemez.
Bunların böyle olduğu bilen Türkmenler de Türkiye'ye değil de Talabani'ye sığındı.
Ne kadar acı değil mi!
Bugüne kadar birçok Türk'ün bel bağlayıp önder olarak bildiği Türkiye, başındaki hükümetiyle ne başına geçirilen çuvala ses çıkarabiliyor ne de Kürtlerin kucağına itilen Müslüman Türk kardeşlerine.
Düne kadar bağımsız bir Kürdistan'ın hayalleriyle yaşayan Talabani, neidüğü belirsiz bir seçimden sonra kendini aniden Irak'ın başında bulunca ne yapacağını da bilemedi.
Talabani'nin yönünü belirlemek amacıyla ABD heyetleri tarafından iki ziyaret gerçekleştirildi Irak'a.
ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld'in sürpriz ziyaretinden bir gün sonra Irak'a gelen Zoellick ile Felluce'deki Amerikan askerleriyle kentin yeniden yapılandırılması konusunda konuşan Talabani, keskin bir viraj alarak "Bağımsız bir Kürdistan hayaldir" beyanatını verdi.
Bu beyanatın sahiplerinin belli olması münasebetiyle Bağımsız bir Kürdistan naralarının da yine kimler tarafından attırıldığı aşikardır.
Bağımsız(!) bir Kürdistan'ın altyapısının hazır olmasına rağmen önünde daha bir çok diplomatik engel olduğunu tahmin eden Talabani, içi boşaltılmış, doldurulmaya hazır bir ülkenin başına geçince hemen dümensuyunu buldu ve akılbabalarından gerekli yönlendirmeyi alarak işe başladı.
Peki ilk etapta ne yapacaktı Talabani?
Emir üzre hemen Kürt kardeşlerine ilk mesajı verdi: "Bağımsız Kürdistan yerine bağımsız Irak".
Ardından Fransız Liberation gazetesine bir beyanat daha: "Yabancı askerler, Irak birlikleri istikrarı temin edemediği ve terörizmin kökünü kurutamadığı sürece kalmalıdır. Bu sağlandığında ayrılmalarını isteyeceğiz."
Kukla bir devlet olduğu da bu beyanatıyla ilan etti Talabani. Ve işgal kuvvetleri legalleşti.
Talabani bu açıklamalarıyla ileride vücuda gelebilecek bir Kürt devletinin de bekasını garanti altına almış oldu aslında. Dizginler artık kendindeydi yani.
Beyanatının devamında ise "Hayal birşeydir, gerçek başka şey. Kürtler, bağımsızlık değil, Irak çerçevesinde bir federallik isteyen listemize (Kürt bloğuna) oy verdi" dedi.
Bu sözün "Talabani'nin Türkiye ya da Suriye üzerinden Akdeniz'e açılma planlarının bir köşelerde ileride hayata geçirilmek üzere hazır tutulduğu" anlamına geldiğini belirtmeden geçmeyelim.
Söylemini değiştiren Talabani'nin Irak'ı Güney Kürdistan olarak planladığı düşüncesini tabana yayarak dile getirmemesi ise, ileriki yıllarda komşumuz olan Irak(!)'la hangi konularda ihtilafa düşeceğimizin göstergesidir.
Bu tespitten sonra Kuzey Irak'ın nereleri olduğunu tahmin etmişsinizdir.
***
Ne gariptir ki, Irak seçimlerinde Türkmenlere karşı her türlü dalavereyi çeviren Talabani, Irak Türkmen Cephesi'nin desteğini(!) de aldı.
Akabinde de Irak Türkmen Cephesi (ITC), Irak devlet başkanlığına getirilen Celal Talabani'nin şahsında Kürtlerin artık Türkmenleri inkar edemeyeceğini belirterek, Talabani'ye (zoraki) desteğini açıkladı.
Elinden gelse Türkleri bir kaşık suda boğmak isteyen ve Kürtlere Kerkük'ü talan ettiren ABD'nin güdümünde olan Talabani'ye yani.
Olmayacak duaya amin demek diye bir atasözü vardır ya, tam oturdu.
Peki neydi Türkmenlerin Talabani'ye olan bu iltifatının altında yatan sebep.
Ne mi? Tabii ki Türkiye'nin Irak'ta olup bitenler karşısında seyirci gibi olayları seyretmesi; başka ne olabilir!
ABD askerleri tarafından başına çuval geçirilen ve bu hareket karşısında kayıtsız kalan, kendi askerini koruyamayan bir hükümetin Irak'taki Türkmenlere yardım etmesi tabii ki düşünülemez.
Bunların böyle olduğu bilen Türkmenler de Türkiye'ye değil de Talabani'ye sığındı.
Ne kadar acı değil mi!
Bugüne kadar birçok Türk'ün bel bağlayıp önder olarak bildiği Türkiye, başındaki hükümetiyle ne başına geçirilen çuvala ses çıkarabiliyor ne de Kürtlerin kucağına itilen Müslüman Türk kardeşlerine.
Ender Karabulut / diğer yazıları
- Sistem yanlış / 08.12.2020
- "Ben PKK'yı bitireyim, sen Kürdistan'ı tanı" / 19.12.2007
- PKK'ya af devlet politikası mı? / 06.12.2007
- Kürt' sorunu mu, 'Terör' sorunu mu / 24.11.2007
- Erdoğan ABD'ye neden gitti? / 22.12.2006
- Tebrikler Paşam! / 09.12.2006
- 50 milyon "Ortaçağ" kafalı! / 07.12.2006
- Papa'ya tepkimiz(!) çok komik oldu / 01.12.2006
- Deniz bitti! / 30.11.2006
- Papa ne yaptı, biz ne yapıyoruz! / 29.11.2006
- "Ben PKK'yı bitireyim, sen Kürdistan'ı tanı" / 19.12.2007
- PKK'ya af devlet politikası mı? / 06.12.2007
- Kürt' sorunu mu, 'Terör' sorunu mu / 24.11.2007
- Erdoğan ABD'ye neden gitti? / 22.12.2006
- Tebrikler Paşam! / 09.12.2006
- 50 milyon "Ortaçağ" kafalı! / 07.12.2006
- Papa'ya tepkimiz(!) çok komik oldu / 01.12.2006
- Deniz bitti! / 30.11.2006
- Papa ne yaptı, biz ne yapıyoruz! / 29.11.2006