Maalesef yalnız kaldık
Türkiye, izlediği ABD yanlısı dış politika nedeniyle sadece bölgemizde değil, dünyada yalnız kaldı. Sözde müttefik ABD, terörle mücadelede bile Türkiye'ye değil PKK'ya destek veriyor
25.06.2012 00:00:00
RECEP BAHAR - ANALİZ
Suriye'nin geçtiğimiz Cuma günü Türk Hava Kuvvetlerine ait F-4 keşif uçağımızı düşürmesi, son yıllarda Türkiye'nin izlediği dış politikanın ne kadar ‘omurgasız' olduğunu bir kez daha ortaya koydu. ABD'den Almanya'ya, Fransa'dan İngiltere dışişleri bakanları ‘yürü koçum, arkandayız' diyerek, Türkiye'yi savaş istikametinde kışkırtmaktan başka bir söylem üretmiyor. Bereket versin ki, Ankara'da savaş eğilimi yok. Üst üste yapılan zirvelerden “savaş yok” kararı çıktı.
Türkiye meseleyi NATO ve Birleşmiş Milletler'e taşıyacak. Ancak Türkiye'nin Salı günü meseleyi getireceği NATO'nun da yapacağı da pek fazla bir şey bulunmuyor zira Suriye'nin uluslararası arenada iki güçlü hamisi var: Rusya ve Çin... NATO bu iki ülkeyi Türkiye için karşısına almaz! Dahası uluslararası arenada “ABD için İsrail ne ise, Rusya için de Suriye o olmaya” başladı. Nasıl ki ABD, Birleşmiş Milletler zemininde İsrail karşıtı her önergeyi veto ediyorsa, Rusya da Suriye konusunda aynı yaklaşımı sergiliyor. Bu nedenle Suriye'yi BM'ye şikâyet etmemizin de bir anlamı yok!
Sebeplerini kendimizde aramalıyız
Geçtiğimiz Cumartesi günü İcmal Yayıncılık'ın düzenlediği “4. Birliğimiz ve Beraberliğimiz için Ehl-i Beyt Sempozyumu” için Hacıbektaş'taydık. Hünkâr Hacı Bektaşi Veli'nin çok güzel bir sözünü orada hatırladık: “Ne ararsan kendinde ara”. Türkiye de Suriye'nin savaş uçağımızı neden düşürdüğünü kendinde aramalıdır ve şu soruyu kendine sormalıdır. “Komşumuzda kurulu sisteme meydan okuyan olayların başladığı 15 Mart 2011 öncesinde yani iki ülkenin dost olduğu günlerde Suriye böyle bir eylemde bulunur muydu, hava sahasına giren bir Türk savaş uçağını düşürür müydü?” Suriye'nin F-4 savaş uçağımızı düşürdüğü gün, ABD Merkezi Haberalma Teşkilatı CIA, isyancılara Türkiye üzerinden yüklü silah geçirmekle meşguldü. Milli İstihbarat Teşkilatı'nın (MİT) Katar ve Suudi Arabistan kaynaklı silahları Suriye'deki militanlara transfer etmesiyle ilgili haber de yetkililerce yalanlanmadı. Neticede bir ülkedeki rejimi açıkça hedefe oturtursanız, o ülke de sizi açıkça hedef alır!
İsyancılar Türkiye'de ‘üs'lendi
Dahası Türkiye, Suriyeli isyancılara ev sahipliği yapmaya devam ediyor. Suriye resmi Haber Ajansı SANA'da yer alan dünkü haber de bunu bir kez daha ortaya koyuyor. Haber şöyle: “Lazkiye kırsalında Türkiye ile sınır bölgesinde bulunan el-Yemame köyü karakolu Pazar günü Türkiye topraklarından gelen silahlı bir terör grubunun saldırısına maruz kaldı. Karakolda bulunan güvenlik birimlerinin teröristlerin saldırısına karşılık vermesi sonucu çıkan çatışmada silahlı terör grubunun birçok üyesi etkisiz hale getirildi, birçoğu yaralandı geri kalanlar da Türkiye topraklarına doğru geri kaçmayı başardılar.” Türkiye'nin Hatay, Kilis ve Şanlıurfa'da kurduğu kamplarda yaşayanlar Şam yönetimi tarafından ‘vatan haini ve isyancı' olarak niteleniyor.
Suriye güvenlik güçleri, Türkiye'deki kamplardan ülkeye girenleri ise vuruyor. Durum bu olunca Suriye, ülkeye Türkiye tarafından sınır kapıları dışında karadan, havadan ya da denizden girenleri ‘düşman' olarak algılamaya başladı. Dahası Suriye her gün onlarca ‘şehidini' uğurluyor. Defnedilen şehit sayısı Cumartesi günü 68, Pazar günü 44'tü. Suriye, bu şehitlerin müsebbibi olarak da Türkiye'yi görüyor. Oysa biz PKK'nin şehit ettiği askerlerimizin müsebbibi olarak Barzani ile Talabani'yi ısrarla göremiyoruz!
Suriye'nin geçtiğimiz Cuma günü Türk Hava Kuvvetlerine ait F-4 keşif uçağımızı düşürmesi, son yıllarda Türkiye'nin izlediği dış politikanın ne kadar ‘omurgasız' olduğunu bir kez daha ortaya koydu. ABD'den Almanya'ya, Fransa'dan İngiltere dışişleri bakanları ‘yürü koçum, arkandayız' diyerek, Türkiye'yi savaş istikametinde kışkırtmaktan başka bir söylem üretmiyor. Bereket versin ki, Ankara'da savaş eğilimi yok. Üst üste yapılan zirvelerden “savaş yok” kararı çıktı.
Türkiye meseleyi NATO ve Birleşmiş Milletler'e taşıyacak. Ancak Türkiye'nin Salı günü meseleyi getireceği NATO'nun da yapacağı da pek fazla bir şey bulunmuyor zira Suriye'nin uluslararası arenada iki güçlü hamisi var: Rusya ve Çin... NATO bu iki ülkeyi Türkiye için karşısına almaz! Dahası uluslararası arenada “ABD için İsrail ne ise, Rusya için de Suriye o olmaya” başladı. Nasıl ki ABD, Birleşmiş Milletler zemininde İsrail karşıtı her önergeyi veto ediyorsa, Rusya da Suriye konusunda aynı yaklaşımı sergiliyor. Bu nedenle Suriye'yi BM'ye şikâyet etmemizin de bir anlamı yok!
Sebeplerini kendimizde aramalıyız
Geçtiğimiz Cumartesi günü İcmal Yayıncılık'ın düzenlediği “4. Birliğimiz ve Beraberliğimiz için Ehl-i Beyt Sempozyumu” için Hacıbektaş'taydık. Hünkâr Hacı Bektaşi Veli'nin çok güzel bir sözünü orada hatırladık: “Ne ararsan kendinde ara”. Türkiye de Suriye'nin savaş uçağımızı neden düşürdüğünü kendinde aramalıdır ve şu soruyu kendine sormalıdır. “Komşumuzda kurulu sisteme meydan okuyan olayların başladığı 15 Mart 2011 öncesinde yani iki ülkenin dost olduğu günlerde Suriye böyle bir eylemde bulunur muydu, hava sahasına giren bir Türk savaş uçağını düşürür müydü?” Suriye'nin F-4 savaş uçağımızı düşürdüğü gün, ABD Merkezi Haberalma Teşkilatı CIA, isyancılara Türkiye üzerinden yüklü silah geçirmekle meşguldü. Milli İstihbarat Teşkilatı'nın (MİT) Katar ve Suudi Arabistan kaynaklı silahları Suriye'deki militanlara transfer etmesiyle ilgili haber de yetkililerce yalanlanmadı. Neticede bir ülkedeki rejimi açıkça hedefe oturtursanız, o ülke de sizi açıkça hedef alır!
İsyancılar Türkiye'de ‘üs'lendi
Dahası Türkiye, Suriyeli isyancılara ev sahipliği yapmaya devam ediyor. Suriye resmi Haber Ajansı SANA'da yer alan dünkü haber de bunu bir kez daha ortaya koyuyor. Haber şöyle: “Lazkiye kırsalında Türkiye ile sınır bölgesinde bulunan el-Yemame köyü karakolu Pazar günü Türkiye topraklarından gelen silahlı bir terör grubunun saldırısına maruz kaldı. Karakolda bulunan güvenlik birimlerinin teröristlerin saldırısına karşılık vermesi sonucu çıkan çatışmada silahlı terör grubunun birçok üyesi etkisiz hale getirildi, birçoğu yaralandı geri kalanlar da Türkiye topraklarına doğru geri kaçmayı başardılar.” Türkiye'nin Hatay, Kilis ve Şanlıurfa'da kurduğu kamplarda yaşayanlar Şam yönetimi tarafından ‘vatan haini ve isyancı' olarak niteleniyor.
Suriye güvenlik güçleri, Türkiye'deki kamplardan ülkeye girenleri ise vuruyor. Durum bu olunca Suriye, ülkeye Türkiye tarafından sınır kapıları dışında karadan, havadan ya da denizden girenleri ‘düşman' olarak algılamaya başladı. Dahası Suriye her gün onlarca ‘şehidini' uğurluyor. Defnedilen şehit sayısı Cumartesi günü 68, Pazar günü 44'tü. Suriye, bu şehitlerin müsebbibi olarak da Türkiye'yi görüyor. Oysa biz PKK'nin şehit ettiği askerlerimizin müsebbibi olarak Barzani ile Talabani'yi ısrarla göremiyoruz!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.