Bu millet canını dişine takarak dağılan koca bir imparatorluğun küllerinden yeni bir devlet, Türkiye Cumhuriyeti Devletini kurarak dünyanın dört bir yanındaki mazlum milletlere umut kaynağı olmuştu.Dünyanın dört bir tarafındaki mazlum milletler Müslüman Türk milletinin kazandığı bağımsızlığı ve kurduğu bağımsız devleti örnek alarak azimlerini artırarak istiklallerine kavuştular.Yakın bir zamana kadar belki bu millet yine mazlum milletlerin, özellikle İslam coğrafyasındaki mazlumların umut kapısı idi ama ne zaman ki mevcut iktidar partisi 2002 seçimlerinin hemen ardından kardeş komşu Irak'ı haçlı-siyonist işgalcilerin önüne attı, kardeşine değil de katillerine her çeşit lojistik desteği sağladı, işte o günden beri mazlum milletlerin Anadolu'ya bakışı da beklentisi de değişti ne yazık ki.Osmanlı Devleti'nin bakiyesi olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yönetimine 3 Kasım 2002 tarihi itibariyle el koyan siyasi irade ne yazık ki o günden beri tercihlerini sürekli zalimlerden yana kullandı, küresel tefecilerden, küresel işgalcilerden yana kullandı, dolayısıyla mazlumların umutlarını kursaklarında bıraktı.İslami söylemleri kullanarak iş başına gelen bu kadro, İslam coğrafyasını hallaç pamuğu gibi atma projesi olan, dolayısıyla İslam'ın insanlara pompaladığı umutları söndürmeyi hedefleyen BOP'un eş başkanlığını da üstlenerek "umutların söndürülmesi" bahsindeki rolünü de dünyaya ilan etmiş oldu.On dört seneden beri ülkeyi yöneten mevcut AKP iktidarı sadece bu ülke insanının umutlarını değil, sadece bu ülkenin yer altı ve yer üstü kaynaklarını değil, sadece bu ülkenin maden yataklarını değil, sadece bu ülkenin tarımını değil, aynı zamanda İslam coğrafyasında inim inim inleyen mazlum milletlerin umutlarını da tüketti.BOP'un bir alt projesi olan "Arap Baharı" furyasında olanları düşünün, bu fitneye tabi tutulan ülkelerin ne hale geldiğini hatırlayın, ardından bu fitne-fesat furyasının son kurbanı seçilen Suriye konusunda haçlı-siyonistlerle beraber iş tutulduğu, aynı safta yer alındığı için ülkenin ve ülkemizin ne hale geldiğini bir tefekkür edin, demek istediğimizi daha rahat anlayacaksınız.Her faniye ömrü hayatında hem kendi ülkesin de hem de çevre ülkelerde bu kadar tahribat, bu kadar yıkım, bu kadar kıyım yapmak nasip olmaz.Bu kadronun bir araya gelerek, başlarını ellerinin arasına alarak koro halinde, ortak akılla derin derin tefekküre dalıp;" Ya Rab! Biz hangi günahları işledik ki bizim elimizle bu kadar yıkım, bu kadar tahribat gerçekleşti?" sorularının cevaplarını aramaları lazım.Malum, dünya fani, bugün varız yarız yokuz.Tevbede acele etmek lazım.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Dağıtım şebekesi dağılmış vaziyette / 07.05.2024
- Adını siz koyun / 06.05.2024
- Yalana vergi konulsa… / 05.05.2024
- Ümmete ürperti gerek / 04.05.2024
- Talancılar olmasaydı… / 03.05.2024
- Şair çeşmesi / 01.05.2024
- İnanalım mı? / 30.04.2024
- Oduncu baltası ile arıcı ise bal tası ile gelir / 28.04.2024
- Gazze’de katliam sonlandı mı? / 27.04.2024
- Milletin ‘not etmeleri’ daha farklı oluyor / 26.04.2024
- Adını siz koyun / 06.05.2024
- Yalana vergi konulsa… / 05.05.2024
- Ümmete ürperti gerek / 04.05.2024
- Talancılar olmasaydı… / 03.05.2024
- Şair çeşmesi / 01.05.2024
- İnanalım mı? / 30.04.2024
- Oduncu baltası ile arıcı ise bal tası ile gelir / 28.04.2024
- Gazze’de katliam sonlandı mı? / 27.04.2024
- Milletin ‘not etmeleri’ daha farklı oluyor / 26.04.2024