Bilindiği üzere her medeniyetin bir ekonomi anlayışı bulunmaktadır. Medeniyetler, din kaynaklı olduklarına göre, esasına her dinin ekonomi anlayışından söz etmek daha doğru olur. Ne var ki, İslam dünyasında bu gerçek hep gözlerden uzak tutulmuş, ekonomi dinlerle hiç ilgisi olmayan bir sosyal bilim olarak okutulmuştur.
İslâm dünyasında böyle okutulmuş, ama Batı'da ekonomi biliminin kaynağının Yahudilik ve Hıristiyanlık olduğu sürekli vurgulanmıştır. Öyle ki, geçmişte Batı dünyasında ekonomi, dinin konusu olarak görülmüştür.
Batı'da liberalizm ve sosyalizm, birbirinin zıddı gibi sunulmuştur. Hâlbuki bu iki ekonomi modelinin kaynağı da Yahudilik ve Hıristiyanlıktır. Kaynakları aynı olduğu gibi, nihai amaçları da aynıdır. Prof. Dr. John Gray, "Kara Ayin Apokaliptik Din ve Ütopyanın Ölümü" adlı kitabında bu gerçeği ifade etmektedir.
Günümüzde okutulan ekonomi biliminin dinlerle (Yahudilik ve Hıristiyanlıkla) ilgisini gösteren birkaç alıntı daha sunalım: İtalyan eski Senato Başkanı Marcello Perra, "Hıristiyan Olduğumuzu Söylemeliyiz" adlı bir kitap yazdı. Papa 16. Benediktus, bu kitaba yazdığı önsözde şöyle demiştir: "Liberalizm, Hıristiyanlığın Tanrı inancından bağımsız ele alınamaz. Eseriniz liberalizmi temellerinden irdeleyerek, onun köken itibariyle Hıristiyanlıktaki Tanrı anlayışına uzandığının delillerini ortaya koymuyor. Eseriniz liberalizmin bu esasını inkârı durumunda kendi temelini kaybettiğini ve kendi kendini ortadan kaldırdığını da gösteriyor."
Tomas Sedlacek, "İyi, Kötü Ekonomi" adlı kitabında şöyle diyor: "Batı medeniyetin en yaygın dini olarak Hıristiyanlık, çağdaş ekonominin biçimlenmesinde devasa rol oynamıştır. Bu inancın, özellikle (ne yapılmalı gibi) normatif sorular için vereceği kesin cevaplar vardır. Batılı çağdaş piyasa ekonomisini bu olmadan hayal etmek güçtür. Kutsal kitaplar ile ekonomi arasındaki bağ, çoğumuzun düşündüğünden daha sıkıdır." (s.140).
Tomas Sedlacek, söz konusu kitabında şu tespitleri de ilâve etmektedir: "Sosyal ve ekonomik düşüncelerimizin çoğu Hıristiyanlıktan gelir veya ondan türetilmiştir? Eski ve Yeni Ahit'in ekonomiye ortaklaşa ne kadar çok yer verdiğini görmek şaşırtıcı." (s.176). "Doğrusunu söylemek gerekirse Hıristiyanlığın temel kavramları ekonomik terminoloji olmaksızın fazla anlam taşımıyor." (s.177). "Meta-ekonomi çalışması önemlidir. Ekonominin ötesine geçmeli, 'sahne gerisinde' duran inançları incelemeliyiz." (s.294).
Tomas Sedlacek'in, Müslümanları uyandırması gereken en doğru ve en ilginç tespiti şudur: "Ekonomi bilimi aynı zamanda bir inançtır? Abartılı bir yaklaşımla, ekonominin bir din haline geldiği bile söylenebilir." (s. 325).
Bu alıntılar gösteriyor ki, Türkiye dâhil tüm İslâm ülkeleri, Yahudi ve Hıristiyan kaynaklı ekonomi bilimini tarafsız ve yansız bilerek okutuyor ve uyguluyorlar. Yapılan iş, kelimenin tam anlamıyla büyük bir gaflettir, tarihi ve dini bir yanılgıdır. Bir an önce, bu çıkmaz sokaktan çıkmak ve kendi medeniyetimizin eseri olan Milli Ekonomi Modeli'ni hayata geçirmek zorundayız.
İslâm dünyasında böyle okutulmuş, ama Batı'da ekonomi biliminin kaynağının Yahudilik ve Hıristiyanlık olduğu sürekli vurgulanmıştır. Öyle ki, geçmişte Batı dünyasında ekonomi, dinin konusu olarak görülmüştür.
Batı'da liberalizm ve sosyalizm, birbirinin zıddı gibi sunulmuştur. Hâlbuki bu iki ekonomi modelinin kaynağı da Yahudilik ve Hıristiyanlıktır. Kaynakları aynı olduğu gibi, nihai amaçları da aynıdır. Prof. Dr. John Gray, "Kara Ayin Apokaliptik Din ve Ütopyanın Ölümü" adlı kitabında bu gerçeği ifade etmektedir.
Günümüzde okutulan ekonomi biliminin dinlerle (Yahudilik ve Hıristiyanlıkla) ilgisini gösteren birkaç alıntı daha sunalım: İtalyan eski Senato Başkanı Marcello Perra, "Hıristiyan Olduğumuzu Söylemeliyiz" adlı bir kitap yazdı. Papa 16. Benediktus, bu kitaba yazdığı önsözde şöyle demiştir: "Liberalizm, Hıristiyanlığın Tanrı inancından bağımsız ele alınamaz. Eseriniz liberalizmi temellerinden irdeleyerek, onun köken itibariyle Hıristiyanlıktaki Tanrı anlayışına uzandığının delillerini ortaya koymuyor. Eseriniz liberalizmin bu esasını inkârı durumunda kendi temelini kaybettiğini ve kendi kendini ortadan kaldırdığını da gösteriyor."
Tomas Sedlacek, "İyi, Kötü Ekonomi" adlı kitabında şöyle diyor: "Batı medeniyetin en yaygın dini olarak Hıristiyanlık, çağdaş ekonominin biçimlenmesinde devasa rol oynamıştır. Bu inancın, özellikle (ne yapılmalı gibi) normatif sorular için vereceği kesin cevaplar vardır. Batılı çağdaş piyasa ekonomisini bu olmadan hayal etmek güçtür. Kutsal kitaplar ile ekonomi arasındaki bağ, çoğumuzun düşündüğünden daha sıkıdır." (s.140).
Tomas Sedlacek, söz konusu kitabında şu tespitleri de ilâve etmektedir: "Sosyal ve ekonomik düşüncelerimizin çoğu Hıristiyanlıktan gelir veya ondan türetilmiştir? Eski ve Yeni Ahit'in ekonomiye ortaklaşa ne kadar çok yer verdiğini görmek şaşırtıcı." (s.176). "Doğrusunu söylemek gerekirse Hıristiyanlığın temel kavramları ekonomik terminoloji olmaksızın fazla anlam taşımıyor." (s.177). "Meta-ekonomi çalışması önemlidir. Ekonominin ötesine geçmeli, 'sahne gerisinde' duran inançları incelemeliyiz." (s.294).
Tomas Sedlacek'in, Müslümanları uyandırması gereken en doğru ve en ilginç tespiti şudur: "Ekonomi bilimi aynı zamanda bir inançtır? Abartılı bir yaklaşımla, ekonominin bir din haline geldiği bile söylenebilir." (s. 325).
Bu alıntılar gösteriyor ki, Türkiye dâhil tüm İslâm ülkeleri, Yahudi ve Hıristiyan kaynaklı ekonomi bilimini tarafsız ve yansız bilerek okutuyor ve uyguluyorlar. Yapılan iş, kelimenin tam anlamıyla büyük bir gaflettir, tarihi ve dini bir yanılgıdır. Bir an önce, bu çıkmaz sokaktan çıkmak ve kendi medeniyetimizin eseri olan Milli Ekonomi Modeli'ni hayata geçirmek zorundayız.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018