Öyle şeyler işitiyor, öyle hadiselere şahit oluyoruz ki; “insaf yahu” demekten kendimizi alamıyoruz.
Birkaç yıl oldu.
Hac ve umre organizasyonlarında görev alan hayli tanınmış bir Hocamız özel bir televizyon kanalında anlatmıştı. Almanya merkezli bir umre organizasyonunda birlikte onlarca defalarca umre ve hac yaptıkları biri, kafile başkanına şu soruyu sorar:
- Başkanım, Peygamberimiz kaç hac, kaç umre yapmış, biliyor musunuz?
Kafile başkanı demiş ki:
- Peygamberimiz bir hac ve üç umre yaptı.
Onlarca defa hac ve umre yapmış hacı efendinin verdiği cevabı işitince adeta kanım donmuştu:
- Peygamberimiz o kadar da takva sahibi değilmiş!
Tövbe estağfirullah…
Adam yaptığı hac ve umrelerle takvada Hz. Muhammed’i (s.a.v.) geçtiğini zannediyor. Allah’tan korkmuyor, Peygamberini takva eksikliği ile suçluyor. Sen Allah’ın rızası ve Resûlullah’ın şefaati için yollara düş; sonra Şeytanlaş, dinden çık…
Biz “bu kadar da olmaz” derken meğer beteri de varmış. Onu da yeni öğrendik…
Geçtiğimiz hafta bir üniversitede öğretim görevlisi olan bir kardeşimiz ziyaretimize geldi, birkaç dakika sohbet ettik. Allah (c.c.) kendilerinden razı olsun.
Sohbet sırasında başından geçen bir hadiseyi nakletti, dinleyince tuzun koktuğuna bir defa daha şahit olduk.
Rabbimiz Kur’an’ında domuz eti ve zinayı yasakladı. (Bakara, 173; Maide, 3-60; En’âm, 145).
Kur’an’ın bu açık emrine rağmen AKP iktidarı hem zinayı, hem domuz etini serbest bıraktı. Bu kardeşimiz AKP hükümetini domuz eti ve zinayı serbest bıraktığı için eleştirince, beyefendi rahatsız olmuş ve bakınız nasıl tepki göstermiş:
- Sen de fazla radikalsin!
Tövbe estağfirullah…
Beyefendi!
Domuz eti ve zinayı yasaklayanın Allah (c.c.) olduğunu bile bile, bu iki illeti serbest bıraktılar diye AKP’yi eleştiren kardeşimize “Sen de fazla radikalsin” dediğinde aslında sen Allah’a, “Sen de fazla radikalsin” demiş olmuyor musun?
Bir tarafta kendi hac ve umre sayısı ile şımarıp Peygamberini takva eksikliği ile suçlayanlar, diğer tarafta, Peygamberi de aşıp, zina ve domuz etini yasaklayan Allah’ı radikal olmakla suçlayanlar…
Bu satırları yazarken hatırladım.
Bir namaz çıkışı camiin çay ocağında Irak’ta camilerin haçlı kışlası yapılması ve Müslüman kadınların ırzına geçilmesini kendisine hatırlatılması üzerine AKP’li Hacı Amcanın, “Onlar bunu hak ettiler” dedikten sonra, “Bana Erdoğan aleyhinde laf söyletemezsin” dediğini yazarlarımızdan Yusuf Karaca okurlarıyla paylaşmıştı.
Ne oldu bize?
Bu nasıl Müslümanlık böyle?
Sözün bittiği, tuzun koktuğu yerde değiliz de neredeyiz? Bu acınası durum karşısında, “Ey iman edenler, iman edin!” (Nisa, 136) demekten başka yapabileceğimiz bir şey var mı?
Birkaç yıl oldu.
Hac ve umre organizasyonlarında görev alan hayli tanınmış bir Hocamız özel bir televizyon kanalında anlatmıştı. Almanya merkezli bir umre organizasyonunda birlikte onlarca defalarca umre ve hac yaptıkları biri, kafile başkanına şu soruyu sorar:
- Başkanım, Peygamberimiz kaç hac, kaç umre yapmış, biliyor musunuz?
Kafile başkanı demiş ki:
- Peygamberimiz bir hac ve üç umre yaptı.
Onlarca defa hac ve umre yapmış hacı efendinin verdiği cevabı işitince adeta kanım donmuştu:
- Peygamberimiz o kadar da takva sahibi değilmiş!
Tövbe estağfirullah…
Adam yaptığı hac ve umrelerle takvada Hz. Muhammed’i (s.a.v.) geçtiğini zannediyor. Allah’tan korkmuyor, Peygamberini takva eksikliği ile suçluyor. Sen Allah’ın rızası ve Resûlullah’ın şefaati için yollara düş; sonra Şeytanlaş, dinden çık…
Biz “bu kadar da olmaz” derken meğer beteri de varmış. Onu da yeni öğrendik…
Geçtiğimiz hafta bir üniversitede öğretim görevlisi olan bir kardeşimiz ziyaretimize geldi, birkaç dakika sohbet ettik. Allah (c.c.) kendilerinden razı olsun.
Sohbet sırasında başından geçen bir hadiseyi nakletti, dinleyince tuzun koktuğuna bir defa daha şahit olduk.
Rabbimiz Kur’an’ında domuz eti ve zinayı yasakladı. (Bakara, 173; Maide, 3-60; En’âm, 145).
Kur’an’ın bu açık emrine rağmen AKP iktidarı hem zinayı, hem domuz etini serbest bıraktı. Bu kardeşimiz AKP hükümetini domuz eti ve zinayı serbest bıraktığı için eleştirince, beyefendi rahatsız olmuş ve bakınız nasıl tepki göstermiş:
- Sen de fazla radikalsin!
Tövbe estağfirullah…
Beyefendi!
Domuz eti ve zinayı yasaklayanın Allah (c.c.) olduğunu bile bile, bu iki illeti serbest bıraktılar diye AKP’yi eleştiren kardeşimize “Sen de fazla radikalsin” dediğinde aslında sen Allah’a, “Sen de fazla radikalsin” demiş olmuyor musun?
Bir tarafta kendi hac ve umre sayısı ile şımarıp Peygamberini takva eksikliği ile suçlayanlar, diğer tarafta, Peygamberi de aşıp, zina ve domuz etini yasaklayan Allah’ı radikal olmakla suçlayanlar…
Bu satırları yazarken hatırladım.
Bir namaz çıkışı camiin çay ocağında Irak’ta camilerin haçlı kışlası yapılması ve Müslüman kadınların ırzına geçilmesini kendisine hatırlatılması üzerine AKP’li Hacı Amcanın, “Onlar bunu hak ettiler” dedikten sonra, “Bana Erdoğan aleyhinde laf söyletemezsin” dediğini yazarlarımızdan Yusuf Karaca okurlarıyla paylaşmıştı.
Ne oldu bize?
Bu nasıl Müslümanlık böyle?
Sözün bittiği, tuzun koktuğu yerde değiliz de neredeyiz? Bu acınası durum karşısında, “Ey iman edenler, iman edin!” (Nisa, 136) demekten başka yapabileceğimiz bir şey var mı?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hasan Demir / diğer yazıları
- Artık yeter! / 02.11.2015
- Artık yeter! / 28.09.2015
- Sandıktan ne çıkacak! / 21.09.2015
- Böyle milliyetçilik olur mu? / 12.09.2015
- AKP başımıza neler getirecek! / 11.09.2015
- Şehit ve gaziden korkanlar! / 07.09.2015
- Kripto Ermeniler! / 29.08.2015
- Atatürk sandıktan çıkmadı! / 24.08.2015
- Bu ne biçim üslup böyle! / 22.08.2015
- Asalet nerede? / 16.08.2015
- Artık yeter! / 28.09.2015
- Sandıktan ne çıkacak! / 21.09.2015
- Böyle milliyetçilik olur mu? / 12.09.2015
- AKP başımıza neler getirecek! / 11.09.2015
- Şehit ve gaziden korkanlar! / 07.09.2015
- Kripto Ermeniler! / 29.08.2015
- Atatürk sandıktan çıkmadı! / 24.08.2015
- Bu ne biçim üslup böyle! / 22.08.2015
- Asalet nerede? / 16.08.2015