Mehmet Âkif Ersoy: Bir milletin vicdanı ve şairi
Mehmet Âkif Ersoy, yalnızca İstiklal Marşı'nın şairi değil; aynı zamanda Türk milletinin tarihsel hafızasında yer etmiş, fikirleriyle bir dönemin ruhunu şekillendirmiş, edebi ve entelektüel bir öncüdür
19.10.2025 18:27:00 / Güncelleme: 19.10.2025 18:38:43
Hasan Gündoğdu
Hasan Gündoğdu





Onun şiiri, düşüncesi ve yaşamı, Osmanlı'dan Cumhuriyet'e geçiş sürecinde bir aydın olarak üstlendiği sorumlulukla bütünleşmiştir.


Hayatı ve eğitim süreci
1873 yılında İstanbul'un Fatih ilçesinde dünyaya gelen Mehmet Âkif, Arnavut kökenli bir baba ve Buharalı bir annenin evladıdır. Babası Mehmet Tahir Efendi, Fatih Medresesi'nde müderrislik yapmış bir din âlimidir.
Bu entelektüel ortam, Âkif'in hem dini hem de edebi gelişimini şekillendirmiştir. Mülkiye Mektebi'nde aldığı eğitim, ona hem Batı düşüncesini hem de modern bilimleri tanıma imkânı sunmuştur.


Edebi kişiliği ve safahat
Mehmet Âkif'in edebi mirasının temel taşı, yedi kitaptan oluşan Safahat adlı şiir külliyatıdır. Bu eser, yalnızca bir şiir kitabı değil; aynı zamanda dönemin sosyal, siyasal ve ahlaki meselelerine ışık tutan bir fikir manifestosudur. Âkif'in şiirlerinde halk dili, aruz vezniyle ustalıkla harmanlanmış; sokaktaki insanın sesi, edebi bir derinlikle yansıtılmıştır.

Düşünce dünyası ve İslamcılık
Âkif, İslam'ın özüne dönülmesi gerektiğini savunmuştur. Ona göre din, sadece bireysel bir inanç değil; toplumsal bir ahlak sistemidir. Bu bağlamda, Batı'nın bilim ve teknolojisini alırken, Doğu'nun manevi değerlerinin korunması gerektiğini vurgulamıştır.


Siyasi kimliği ve Milli Mücadele
Mehmet Âkif, Birinci Meclis'te Burdur milletvekili olarak görev yapmış; Anadolu'da halkı Milli Mücadele'ye teşvik eden vaazlar vermiştir. Onun kaleme aldığı İstiklal Marşı, yalnızca bir şiir değil; bir milletin bağımsızlık idealinin sembolüdür. Bu marş, hem edebi hem de siyasi bir manifesto olarak kabul edilir.

Eleştirel bakış ve modernleşme
Âkif, Tanzimat'tan itibaren başlayan modernleşme sürecine eleştirel bir gözle bakmıştır. Ona göre, Batı'nın taklit edilmesi değil; onun bilimsel ve teknik birikiminin özümsenmesi gereklidir. Bu bağlamda, yozlaşmış Batı özentiliği yerine, ahlaki ve fikri bir dirilişi savunmuştur.
Mehmet Âkif Ersoy, Türk edebiyatının ve düşünce tarihinin en önemli figürlerinden biridir. Onun şiiri, yalnızca estetik bir ifade değil; aynı zamanda bir fikir ve dava taşıyıcısıdır. Âkif'in hayatı, eserleri ve fikirleri, bugün hâlâ güncelliğini koruyan bir entelektüel miras sunmaktadır. O, bir şairden öte, bir milletin vicdanı olmayı başarmıştır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.